Geçen haftanın gezi yazıları, can arkadaşlarımdan 30 yıl önceleri Erdoğan’ın Köftesi sayesinde öğrendiğim Kazımpaşa’da bitiyor.

Gider ve dönerken Serdivan yollarında kilometreler geçtim. Ne acıdır ki; “ harala gürele Serdivan!” için bir şey yazmak içimden gelmiyor.

Bu söz,“ Artık Serdivan’ı izlemem, yazmam!” anlamı içermez. Serdivan, Türkiye’nin Şehridir ve Sakaryalıların gözbebeğidir, öyle de olacak!

Camili Bisiklet Vadisi sonrası, bu kez Tıp Fakültesi’ne uğramadan geçtim. Okul açılınca giderim. Tıp Fakülteleri’ne bir Hükümet Davası ( Devlet değil) var gibi?

Korucuk-Alandüzü köylerini bağlayan eski yola girdim. İstanbul 3. Köprüden gelip, Akyazı’da 1.TEM ile birleşecek 2.TEM’in oradaki köprü inşaatı felaket;

Korucuk-Alandüzü TEM Köprü ayakları aylardır Orhun Anıtlarının Dikili Anıt Taşları gibi kalmış. Yapan iflas mı etti? Hükümet’te para bitince İŞ’i mi bıraktı?

Camili’ye girerken, 2.TEM’in Adapazarı Girişi orada yapılıyor gibi. İki yıl önce çok yoğun çalışmalar vardı, işler hızla ilerliyordu. Orası da şimdi enkaz gibi?

Orada yapılacak çok yönlü kavşak çok büyüktü. Bir yıla yakın zaman, Valiliğe gelirken yol uyarı işaretleri ile nerdeyse tek şeride iniyordu.

2.TEM Gebze-İzmit-Adapazarı-Akyazı arası sözde 2019 yılı sonu açılacaktı?

Valilik kavşağına yakın Giriş’in temeline yüzlerce ton demir-çimento atıldı. Demirler 1 yıldır yağmura, soğuğa, rüzgara, güneşe açık.

Bilim adamları O demirlerin niteliğini kaybetmesi konusunda ne der bilmem? Açıktaki O demirler özelliklerini tüketmemişse, nasıl korunur düşünelim mi?

İnsan kendi kendini Çakma Ombudsman ilan ederse boş işlerle uğraşıyor?

Çıktım Alandüzü’ne; köylümüzün kime oy verdiğine üzülmem de; Uyandığında geri dönüşü çok zor kayıplarının ardından yıkılmasına kahrolurum.

Çünkü, köylünün en küçük kaybının zararı mutlaka sana da, bana da; tüm ülkeye, halka da yansıyacak.

Onun için Alandüzü tepelerinden inerken tarlaları, mahsullerin durumunu, GÖKÇEÖREN’in yıkıp geçtiği emeklerimizi gözlemledim.

Alandüzü de, Gökçeören’in direkt veya dolaylı zarar verdiği tüm köyler de şunu bilsin:

Tufan yaşanınca Köylerine koşup gelen İktidar Milletvekillerinin verdiği sözler her ay medyalarımızda sorulmalı. Siyasi Yapabilme Güçlerini göreceksiniz!

Evet, 30 yıldan önce; Kazımpaşa’yı pek bilmezdim. Beni dışarıda yemek yerken görmek de zordur. İstisnalar Erdoğan’ın Köftesi gibilerdir.

Kazımpaşa’nın, bence, halkımızca tanınmasının ilk ayağı Erdoğan’ın Köfte restoranıdır. Gittim ki, Erdoğan restoranı harika yenilemiş;

Kazımpaşa; hayvancılığın, tarımın insanlarıyla Kazımpaşa olmuştur. Yediğin et orada beslenen hayvandan; Süt-Yoğurt oranın ineğinden-mandasından.

Dilerim; Boşnak Mutfağı’ndan dedikleri sunumlar da Kazımpaşa evlerinde yapılan ürünlerdir? Manda Yoğurdu zaten bambaşka bir lezzet : -)

Erdoğan’ın yenilenen tesisi nefis olmuş. Lezzetler bildiğiniz gibi : -) İstikrarı, servis ve fiyat kalitesini koruyan övgüyü de hak ediyor.

TunaTan’ı yıllarca Sakarya medyası neden dilden düşürmedi? Hem malzeme, hem sunum, hem de fiyat istikrarı her sektörü geleceğe taşıyan unsurlardır.

Geyve’de Üretici Kadınlar için açılan işletmemizi biraz farklı yere koyarım. Her zaman Siyasi Ayrım görmeden karşılandık da; Yerel, ama Bireysel Girişim değil.

Geyve’nin pazar desteği de hazır(?) Temizlik, çalışanların ilgili tavrı, üretilen yerel gıdaların hemen hepsi nefis. Fiyatlar yerel halka da uygun olabilse?

Kazımpaşa’da Erdoğan’ın da, Sakarya’nın her köşesindeki esnaf anlayışının da; Özgün ve Organik Özgün Gıda Ürünleri kullanarak büyümelerini öncelerim.

Pazarda köylü,“ Organik abi, tarlamdan!” der. Tarlada her şey organik değil ki? Doğal değil? Tohum, gübre, ilaç, mazot ithal…Hepsi Milli-Yerel olmalı : -)

O Köylü bu ülkenin özgün Tarım Köylerini taşa çeviren siyasete neden-nasıl oy verir anlayamam?

Manavda marul 2,5-3 lira, maydanoz 1,5-2 lira ise;

Halk ve basın,” Geçen yıl marul 1-1,5 lira, maydanoz 50 kuruş-1 liraydı, ne bu ya?” demeye başlar.

Kimse köylünün geçen yıl tohumu, gübreyi, ilacı, mazotu kaça aldığını sormaz. Kimse, Köylü köyü neden satıp şehre kaçıyor diye de sormaz; git sen yaşa!

Siyasi İktidarlar susar; Köylü suçlu imiş gibi ortada kalır. Köylü O Siyasi İktidarlara ders vermedikçe hepimiz birlikte kaybedeceğiz.

Köyler, tarlalar, Meralar-Hayvancılık yok oluyor; başka şahide de gerek yok!