Arçelik, tüm hayatını eğitime adamış, binlerce öğrenci yetiştirerek topluma faydalı bireyler kazandırmış ve emekli olmuş öğretmenleri ‘Yılın Emekli Öğretmeni’ projesiyle ödüllendiriyor.

Yılın Emekli Öğretmeni Ödül Töreninde yıllar sonra öğretmen ile öğrencisi buluştu!...

Hendek Arçelik Bayisi Eymen Atabek ile İlkokul Öğretmeni Servet Bağdatlı, Arçelik firmasının 24 Kasım Öğretmenler Günü ile ilgili düzenlediği “ Yılın Emekli Öğretmeni” ödül töreninde bir araya geldi!...

O gün yapılan Ödül Töreni küçük olsa da anlamı çok büyüktü!...

Törene katılan insanlara baktığımda, konuşulanları duyduğumda kendi kendime iyi ki bu törene katılmışım dedim!...

O küçük Ödül Töreni sayesinde anlamını ve varlığını toplum olarak unuttuğumuz eli öpülesi Cumhuriyet Öğretmenlerini hatırladım!...

Servet Öğretmen konuştukça, kurulduğu günden beri iç ve dış mihraklar tarafından yıkılmak istenen TC Devletinin neden yıkılmadığını daha iyi anladım!...

Cumhuriyet Öğretmeni Servet Öğretmen, TC Devletinin temelini sağlamlaştırmak için nasıl harç taşıdıklarını anlatırken orada bulunan herkesin gözleri doldu!...

Servet Öğretmen, yoksulluğun olduğu 1940 lı yıllarda harap ve bitap düşmüş köylerde nasıl öğretmenlik yaptıklarını anlattı.

Servet Öğretmenin konuştuğu her cümle bir ders niteliğindeydi…

SERVET ÖĞRETMEN NELER KONUŞTU?...

- Ben, Cumhuriyet Öğretmeniyim. Bizi o yıllarda çok güzel yetiştirdiler. Eğitime İlkokulda başlayıp, Öğretmen Okulunda devam ettim. Öğretmen Okulundan mezun olduktan sonra Öğretmenliğe başladım.

- O yıllarda şartlar çok zordu. Millet, fakirlikle ve cehaletle boğuşuyordu. Kızlar okula gönderilmiyordu. Cehalet dört koldan etrafımızı sarmaya çalışıyordu.

- Okuma yazma bilmeyen kızlar bana gelir, onların mektuplarını yazardım. Askerde sevgilisi, eşi olan genç kızların mektuplarını çok yazdım. Onlara okumaları yönünde nasihat veriyordum. Bu yüzden hakarete uğrayıp dayak yediğimiz çok oldu. Hatta bu yüzden bayan Öğretmenler bile dayak yiyordu!...

- O yıllarda okula devam mecburiyeti vardı. Yoksulluktan ötürü kimse okumak istemiyordu. Okula gelmeyen öğrencileri rapor ediyorduk. Rapor ettiğimiz öğrenci velileri Kara Hakimin karşısına çıkıyordu. Kara Hakim, çocuklarını okullara göndermeyen velilere hapis cezası veriyordu.

- Bir gün hapis yatan bir veliyle terzi dükkanında karşılaştım. Adam bana terzinin makasıyla saldırdı. Canımı zor kurtardım. Bu durumu duyan Kara Hakim hapis cezası yerine para cezası vermeye başladı!...

Bu kötü olayların yanı sıra güzel olaylar da yaşadık. Tatildeyken yaşadığım bir olayı hiç unutmam. Köyde yaptığımız tütünleri teslim etmek üzere şehre getirdim. Öküz arabasını bile süremiyordum. Tütün denki yapmasını beceremiyordum. O gün beni gören tüccar Kazım Konuk yanıma gelerek, Sen ne iş yapıyorsun? diye sordu. Ben de kendisine, Öğretmen Okulunda öğrenciyim dedim.

Benim cevabımdan sonra tüccar Kazım Konuk etrafındakilere dönerek, Muallime yardımcı olun, ona iş yaptırmayın! Dedi. Kazım Konuk’un Öğretmen mesleğine saygısını hatırladıkça, meslek hayatımda yaşadığım kötü olayları unutuyorum.

ESKİ REKTÖR YARDIMCISI VAHDETTİN SEVİNÇTE ORADAYDI…

Sakarya Üniversitesi eski Rektör yardımcısı Vahdettin Sevinç ilkokul öğretmenini ödül töreninde yalnız bırakmadı. Vahdettin Sevinç, yaptığı konuşmada; ” Servet hoca bize vatan, bayrak, millet, devlet sevgisini ve ahlaklı olmayı öğretti” Diye konuştu.

Vahdettin Sevinç’in cümleleri Servet Öğretmen ve Cumhuriyet Öğretmenlerinin bu ülke için ne kadar önemli olduklarını açıklıyordu!...

Vahdettin Sevinç, Servet Öğretmenin yetiştirdiği yüzlerce öğrenciden biri…

Vahdettin Sevinç, Sakarya Üniversitesinde rektör yardımcılığı yaparken, Hendek Eğitim Fakültesi için çok mücadele verdi. Kendileri aynı zamanda Hendek Eğitim Fakültesi Kurucu Dekanıdır…

Vahdettin Sevinç gibi isimleri yetiştirerek bu ülkeye hizmet eden Cumhuriyet Öğretmeni Servet Bağdatlının ellerinden öpüyorum. Düzenlediği Ödül Töreniyle bize Cumhuriyet Öğretmenlerini hatırlatan Arçelik bayisi Eymen Atabek’e de teşekkür ediyorum

“Unutmayınız ki Cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir.” Atatürk’ün bu sözü, Cumhuriyet Öğretmenlerini daha iyi anlatıyor.