Sevgili okurlar,
"Brüksel-Sakarya gidiş, gelişlerimiz" devam ediyor...
Bu "gidiş-gelişlerde" hem ülkemizin içinde bulunduğu durumu, hem de memleketim Sakarya'daki gelişmeleri yakından takip etme, bir mukayese yapma imkanı buluyorum..
Brüksel'den, Beringen'e, oradan, Köln'e geçtik..
Pegasus Havayollarına ait bir uçak ile İstanbul Sabiha Gökçen'e yolculuk yapacağız..
Gurbetçilikten, "iş adamlığına" yükselme başarısı gösteren vatandaşlarımızın varlığı, göğsümüzü kabartıyor..
Köln Havaalanın, hemen yanında, "alternatif park" alanları oluşturan girişimcilerimizin varlığı, takdire şayandır..
Köln'e gelinir de, dostlarımız bizi hatırlamaz mı?
Hemen davet mesajları gönderenler kadar, bizzat telefon ederek, hal hatır sorunların olması, ne güzel..
Brüksel'den yola çıktığımız da, hava sisli, bulutlu kapalı ve yağmurlu idi..
Bu durum, klişeleşmiş bir sözü hatırlatmadı değil..
"Bu Belçika'nın değişken, aldatan hali!"
Beringen ile Maastriht arası otoban dadıyız..
Belçika sınırlarını aştık, yağmur kesildi, hava açıldı ve güneş yüzünü gösterdi..
Yağmur damlacıklarını kovalayan sil geçler, rahatladı..

VER ELİNİ ALMANYA?
Belçika, Hollanda ve ver elini Almanya!
Almanya'nın en önde gelen kentlerinden ve Türklerin yoğun olarak yaşadıkları kent, Köln'deyiz..
Gül Hanım, minibüsün direksiyonuna geçti, yolcularını parktan, havaalanına götürecek..
Mükemmel Almancası ile yanına oturan iki Alman bayan ile sohbet ve kahkahalar arasında, havaalanına geldik..
Köln havaalanı tamamen çelik konstrüksiyon yapımı bir binadan ibaret..
Başta Türk Hava Yolları olmak üzere, Pegasus ve diğer şirketlerin ofisleri, yolcularına hizmet için yarışıyor..
Bizleri, "havaalanında bir dönerci mekanı" buyur ediyor..
Nar gibi kızarmış döner, görüntüsü ile muhteşem bir albeni sunuyor..
Polonya asıllı milli futbolcu Podolski ile genç girişimci Metin Dağ'ın, ortak girişimleri olan dönerci mekanı, müşterilerine servis için hazır..

TANKSIZ,TOPSUZ HAREKET?
"Avrupa Birliği(AB)", Türkiye'yi kabul etmese de, vatandaşlarımız çoktan "Birlik" üyesi olmuşlar..
"Döner" ile ilgili olarak, bir meslektaşımız olan Fatih Güllapoğlu, vaktinde "Tanksız, topsuz hareket" diye bir kitap yazmıştı..
Gerçekten de, "döner, sadece Almanya'yı değil, Avrupa Birliği ülkelerini" feth etmiş durumda...
Döner bu, sınır tanımıyor, vize de istemiyor!
"Döner kebap", Avrupa'da Türkleri temsil eden, en önemli ürünlerin başında geliyor..
Türkleri, "bu kadar iyi ve güzel" anlatan bir başka lezzet ne olabilir ki?
Döner kebaba gel gel, döner kebaba!
İşte Alman Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'in, "Türkiye ziyaretine, hem döner, hem de döner ustası ile çıkıp gelmesi", büyük bir jest oldu..
Alman Cumhurbaşkanı Steinmeier, "sanki bizden biri gibi ziyaretlerde, temaslarda" bulundu..

KADİM DOSTLUK?
Tarih boyunca, Almanya ile Türkiye'nin birlikteliğini bilmeyenimiz yok..
Hatta, "Dünya savaşında", Almanlar yenik sayıldığı için, yenik sayılmadık mı?
"Almanlar ile Türkler arasındaki bu kadim dostluğu, şimdi, Almanya'nın kalkınmasına hizmet eden, büyük bir katma değer katan Türkler" pekiştirmiyor mu?
Bu kadim, güzel dostluğun simgelerinden birinin de," döner olması, romanlara konu olacak" bir durum..
Bir aşk hikayesi gibi?
Merhum sanatçımız Kayhan'ı ve şarkısın hatırladım birden..
Gerçekten, " siyah, film gibi biraz,
Gözyaşı umut ve ihtiras,
Bizimkisi alev gibi biraz..."
 şarkıda anlatıldığı gibi..
Berlin'de, Münih, Hamburg'da ihtiras, Solingen'de gözyaşı, Frankfurt, Dortmund ve diğer kentlerde umut..
Bir başka Türkiye inşa edildi Almanya'da, bir başka Türkiye?..

ÇOK SEVİYORUZ!
Uçağımız, salına, salına, bulutların üzerinden süzülüp indi İstanbul'a..
Bavullarımız alıp, bizi bekleyen iş insanı Turgay Çetin ile Sakarya'ya yollandık..
Laf döndü, dolaştı havalara geldi..
Sevgili Turgay Çetin, gülerek, "buraya Belçika havasını da getirdiniz" dedi!?..
Evet, Türkiye'de hava durumu, Belçika'dan farklı değil..
Dert değil, biz bu şarkı ve türküler eşliğinde, bu havalara alışığız..
Belçika'yı da, Almanya'yı da, Türkiye'yi de çok seviyoruz..

TÜRK SOFRASI
Adapazarı Mithatpaşa Mahallesi'ndeki evimize uğramadan, iş insanı Turgay Çetin'in, bir Akyazı akşamında konuğu oluyoruz..
Yakın akrabam Emine Çetin-Güner, Alaağaç köyü adetlerini ve lezzetlerini bir sofrada toplamış..
Kara lahana çorbası, eşliğinde mis gibi kokan mısır ekmeği, yoğurt, Akyazı dağlarından toplanmış kaldirik tavası, fasulye kavurması ve pilavda, zerde..
Daha ne olsun?
Allah bereketlerini artırsın!
Bir sofrada buluşmak, hasret gidermek, bir küçük parça ekmeği bile bölüşmek, ne güzellik!..
Torunum Elif, kuzeni Zeynep ile doya, doya oyunlar oynadı, mahalle kedilerini kovaladı, ilk defa can eriği, kan kırmızısı kiraz ile tanıştı..
"Can eriği ekşisi, kırmızı küpeli kiraz tadında Türkiye'm de, sevdiklerim ile buluşmak", ne mutluluk..
Hoş bulduk kardeşim!
Yusuf Cinal yazıyor, 30 Nisan 2024