Türkiye Cumhuriyeti’me,“ İslam’ı en doğru ve en iyi uygulayan ülke!” derim.

          İranlı model Negin Ahm’ın, pazartesi günkü Hürriyet’te, “ Artık İran’a dönemem “ haberini okuyunca, Ülkemi daha da çok sevdim!

                                                          **

           İranlı model, “ Neden Türkiye’ye gelmeye karar verdiniz?” sorusuna:

“  Burası özgür bir ülke. Müslüman bir ülke olması da tercihimde önemli bir rol oynadı.” diye cevap vermiş.

                                                          **

          Yazı hayatımda, “ Türkiye, İslam’ı en doğru ve en doğru ve iyi öğreten, yaşayan, yaşatan bir ülkedir.

          Başta Arap ülkeleri ve tüm İslam ülkeleri bence Türkiye hayranıdır. Hepsi, ülkelerini sevseler de, bize özenirler, yaşamak için Türkiye’yi tercih ederler.

          Yaşam tarzımız da, kalitemiz de, temizliğimiz de İslam ülkeleri için doğru ve iyi örnektir.

         Şehirlerimiz ve coğrafyamız zaten eşsizdir. Her şeye karşın, özgür toplum yapımız hiçbir İslam ülkesinde yoktur.

         Kim ne derse desin; giyim kuşamda da, kadın-erkek eşitliğinde de hiçbir İslam ülkesi elimize su dökemez!

          Özellikle Arap Dünyası ve tüm İslam ülkelerin halkları; tv, bilgisayar, gazete cep tlf., ve filmlerden bunu bugün çok daha somut görüyor, biliyor.

                                                      **

          Ülkemle gurur duyarım. İranlı model, artık İran’a dönemem !” demiş. “ Ne efsunkar imişsin ah ey didar-ı hürriyet !” diyen Namık Kemal’in ülkesi burası!

                      SAPANCA’DA KURU YAPRAK, DAL YAKMA ZAMANI !

        Sonbahar geldi, yapraklar kurumaya başladı. 20-25 gün içinde fotoğraf çekmenin en keyifli renk cümbüşleri başlar.

        Büyükşehir belki, “ Sonbahar’da Sakarya, Fotoğraf Maratonu “ düzenler!

        Gerçi, dereler artık çamur akıyor! Siteler için orman kesildi, dağlar kazıldı. Cam gibi berrak dereler artık çamur akıyor!

                                                              **

          Sapanca Belediyesine kimi önerileri erken yapmak için yazıyorum bugün.

         Hani, “ Sakarya, turizmde kalkınma öncelikli 4-5 il içine alındı!” gibi bir gündem olmuştu. Buna gönül koyanlar da özveriyle uğraşıyor.

         “ Belediyeler, kamu ve halk, Turizmde kalkınma kimliği oluşturamazsa, biz O güzel rüyayı göremeyiz!” derim.

                                                             **

           Kırkpınar’da, Güral Otele 200 mt uzakta, ana caddede oturuyoruz.

         Yaprak dökümü günleri geldi. Güral Otelin de çevresinde, ortalık her gün  yakılan kuru dal yaprak duman bulutları altında. Hatta o da yetmiyor.

          İnşaat artığı naylon ambalajlar, paçavralar da akşam üstü şantiye temizliği yapılırken ateşe veriliyor. Ortalık zehirli dumanlarla rezalet.

                                                                       **

          Sapanca Belediyesi; siyah naylon çöp torbalarına koyulan; çim, yaprak, dal çöplerini Çöp Konteynırları yanına koyulursa alıyordu. Şimdi nazla alınıyor ?

          Sapanca belediyesi; büyük inşaat atıklarını da; maliyetine gibi bir parayla, kepçe, damperli kamyon yollayıp alıyor, moloz dökme alanına taşıyordu.               

        Bu uygulama yanlış bir kararla kalktı gibi. Şimdi molozlar, koltuklar, yataklar, duvarlar, klozetler, banyolar Kurtköy dere kenarında!

          Belediye bence, bu uygulamayı yine başlatabilir. Sapanca’da en az 30-40 kepçe-kamyon boş durur. Bunlarla sözleşme yapılabilir.

         Belediye müracaatı ve parayı peşin alır. Telefonla işi sözleşmeli kepçe ve kamyona iletir. Çöp ve inşaat molozları da doğru yere atılabilir.

         

                                MAHALLE BAKKALIM KİME OY VERİR ?

        Yere göğe koyamadığım Mahalle Muhtarları acaba kime-kimlere oy verir?  

        Mahalle Bakkalım da nefis bir aile babası. Gerektiğinde tüm aile işin başına geçip, bakkalın işlerini aksatmaz.

        Ama, işler 10-12 yıldır her geçen gün gerilemeye doğru hızla gidiyor : -( Kazanımı olmayan iş sevindirmiyor. Hiçbir çıkarım yok ama; içim eziliyor!

                                                            **

         Tamam; ülke değişecek, ülke gelişecek. Pekiii!..

         Bir yandan, “ Şehir dışında ve doğru yerlere yapın şu marketleri, AVM’leri!” diyeceksin.

          Öte yandan; Kamu da, belediyeler de; şehrin trafiğini, alışveriş hayatını kökten kazıyan noktalarına hiper marketler kurulmasına izin verecek!

                                                            **

           Hepimiz hiper marketlerde, AVM’lerdeyiz şimdi! Girerken almak hiç aklımızdan geçmeyen, ihtiyacımız olmayan şeylere, trink para ödeyip çıkıyoruz.

          Bizi, “ Yaz deftere, maaş günü babam öder!” gibi günlerden, bu günlere getiren mahalle bakkalı yok artık. Var olan da bakkal da, gittiği yere kadar!

          Bu tabloyu ben yaratmadım!

          Da; Mahalle Bakkalım da bizi bu günlere getirenlere mi oy verir acaba?