Sevgili okurlar,
Bu sabah Türk Futbolunun unutulmayanlarından biri olan Fenerbahçeli Can Bartu’yu kaybettiğimiz haberi televizyon ve gazetelerde yer aldı..
Can Bartu, benim kuşağımın idollerindendir..
O yıllar, hep hayalimizde Can Bartu, Metin Oktay, Cemil Turan ve diğer ünlü futbolcular gibi top koşturmak, ünlü olmak isteği ile yeşil sahalardan kopamazdık..
En büyük tutkumuz futbol idi..
Topla yatar, topla kalkar idik..
Akyazı’nın Alaağaç Köyü ile Karaçalılık Köyü meralarında top koşturmak için hafta sonlarını iple çekerdik..
Köyümüz büyüklerinden Ali Bulut, Vehbi Sevencan, İzzet Sevencan, Hasan Şafak, Sedat Çetin, Ali ihsan Yalçın, Dursun Aydın, Yılmaz Erdem. Ayhan Pirinç, Enver Öztürk. Mehmet Öksüz, Yusuf Güner ile diğerlerinin ardından top koşturmak için, arkadaşlarımız ile bir araya gelirdik..
Ne günlerdi , o günler..
Siyah-beyaz yıllar..
İrfan Ünlütürk, Orhan Erdem, İrfan Erdem, Ramazan Açıkel, Kemal Dertli, Yılmaz Çetin, Hüseyin Sağır, Mehmet Sezgin ve diğer arkadaşlarımız ile olduğu kadar, Akyazı’dan sevgili  İhsan Necati Sarı,  Remzi Nehir, Mehmet Uzun, Yusuf Özmert, Yaşar Yılmaz,  Mehmet Hünkar Baykal, Erol Baykal, Kemal Sarı, Vedat Kardeş, Turgut Yazıcı ve daha birçok arkadaşlarımız ile buluşur, antrenmanlarda birliktelik yaptığımız gibi resmi maçlar, kaymakamlık turnuvası maçları, köyler arası dostluk maçlarına çıkardık..
O zamanlar Akyazı’da, en büyük idollerimiz Naci Fazlıoğlu, Fuat Aktürk,  Ali Osman Uygun ve futbolları ile bizleri hayran bırakan Arap Yetkin, Deve Turan, Uşaklı Ahmet, Divist Osman, Rüzgar Hayri, Suat Boztepe,  Polis Sedat, Kaleci Metin, Kazançılı İsmail, Pazarköylü Nihat ve diğer büyüklerimiz idi..
1949 Yılında Akyazı Gençlikspor’u kurmuş olan Akyazı gençleri, daha sonra alternatif bir spor kulübü olarak 1957 yılında Akınspor’u kurdular..
Akyazı’ya büyük katma değer katan bu futbol takımlarının, 2000’ yıllarda birleşmesi ile Akyazıspor üçüncü lige adım attı..
Ancak bu profesyonel adımı, Akyazılılar çok uzun sürdüremediler.. Yönetim eksiklikleri, maddi imkansızlıklar Akyazıspor’u mahalli lige kadar indirdi..
Akyazı Gençlik ve Akınspor yılları unutulacak gibi değil.. O yıllar, futbolları gönüllerde taht kuran gençlerin dar alandaki paslaşmaları, filmlere bile konu oldu.. Aslında bu alanda yazılacak ne kadar çok anı var ki?
Arkadaşlarımızın bir bölümü hayatlarını kaybetti!..
Allah gani, gani rahmet eylesin!..
Onları unutmak olur mu?..
O büyük-küçük sevgi saygı anlayışı..
O güzel dostluklar, arkadaşlıklar unutulur mu?
Meşin yuvarlağın peşinden koştuğumuz yıllar, bir başka sevdamız ise Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş idi..
Sonra Sakaryaspor, Trabzonspor, Eskişehir ve Bursaspor ile diğer spor kulüpleri spor tarihine imza attılar..
Bizim hemen ardımızdan Ali Nail Durmuş, Cengiz Aydın, Mustafa Pektemek ve diğer arkadaşlar, bu futbol sevgisinin elçisi oldular..
Demem o ki, futbol arkadaşlığı kadar güzel ne olabilir?
Bu öyle bir arkadaşlık ki, karşılıksız, saf, temiz, duru ve yıllara rağmen unutulmayan bir sevgi timsali..
Can Bartu’nun vefatı beni eski günlere götürdü..
O zamanlar maçlara gitmek ne mümkün..
Yıl 1964, daha 10 yaşlardayız..
İçimize düşen futbol ateşi ile yeşil alanlara yeni çıkıyoruz..
Futbol kulüplerinin  isimleri dillerde..
Kimi Fenerbahçeli, kimi Galatasaraylı ve kimi de Beşiktaşlı oluyor, o yıllar..
Bizim içimizde bir Metin Oktay sevgisi var ve Galatasaray renklerine gönül veriyoruz..
O yıllar köyde en çok taraftar ise Galatasaray ile Fenerbahçe topluyor..
Günlerden bir gün Yılmaz Çetin, Ahmet Aktuna ve Mustafa Gürgen ile birlikte İstanbul’da maça gidiyoruz..
Fenerbahçe-Galatasaray maçı bu!..
Metin Oktay ile Can Bartu’nun artık son yılları, bu yıllar..
Dolmabahçe Stadı önlerindeyiz..
Maça girecek paramız yok!..
Deniz tarafından maça girmeye çalışıyoruz.. O büyük duvardan bizi  alıp yukarı çıkarıyorlar..
Allah’ım  o ne büyük coşku!..
Hani hep derler ya, anlatılmaz, yaşanmalı!..
Aynen öyle!..
İnanılır gibi değil, tarihi bir maça tanıklık ediyoruz..
Bu maç sonrası futbol ateşi içimi daha da sarıyor. Akyazı’ya dönüyoruz, Akyazı Gençlikspor forması altında yıllara damga vuruyoruz.. Bu arada Adapazarı’ndan, Karasu’dan, Sapanca’dan, Hendek ilçesinden yeni arkadaşlıklar oluşturuyoruz..
Yıllar sonra futbola bir gazeteci olarak hizmete devam!
Sonra ver elini Belçika!
Belçika Türk Spor Federasyonu Başkanı olarak, Belçika’daki Türk gençlerine sahip çıkıyoruz.Her futbol takımının forma rengi artık kırmızı-beyaz..
Belçika’da kırımızı-beyazlı yıllar da çabuk geçiyor.
Ve geriye dönüp baktığımızda futbol arkadaşlığı kadar bir güzel arkadaşlık ve dostluk bize miras kalmamış..
Futbol arkadaşlığı, spor kardeşliği…
Evet, çocukluk arkadaşlarım arasında, top peşinde koştuklarımızı unutmak mümkün mü?
Metin Oktay’ı, Can Bartu’yu, Turgay Şeren’i, Şeref Has’ı, Cemil Turan’ı, Yusuf Tunalıoğlu’nu unutmak mümkün mü?
Onlar bizim futboldaki idollerimiz idi..
Sevgili Can Bartu’yu da kaybettik!..
O nesil bir, bir  bu dünyadan göçüp gidiyor!..
1969 Yılında Metin Oktay’ın jübile maçında, iki rakip futbolcu karşı, karşıya geliyor..
Galatasaray forması ile Metin Oktay, Fenerbahçe forması ile Can Bartu sahada.. İki kaptan, iki futbol dostu, Türkiye’nin iki starı formalarını maç öncesi değiştiriyor..
Ve maç böyle devam ediyor..
Şimdi bu sevgiyi, bu güzelliği, bu dostluğu yaşatabilecek, sergileyecek kaç futbolcu var ki?
Yaşasın futbol, yaşasın futbol arkadaşlığı!..
Temiz, yalansız ve hilesiz!
Allah rahmet eylesin, onları unutmak olmaz, hele de adsız kahramanları..
Geride miras olarak dostlukları bırakmak ne güzel!
Ne mutlu onlara ki, bize bu güzellikleri bırakıp gittiler!