Merhabalar,

Bugün içinde yaşadığımız toplum düşünüldüğünde, gerek sosyal çevrede gerek iş yaşamında dezavantaj olarak görülen, zaman zaman hepimizin dâhil olabildiği, pek de ‘farkında olunmayan’  kişisel bir özellikten bahsetmek istiyorum.

İçe kapanıklık (introvert) olarak bildiğimiz, ileri safhası literatürde ‘şizoid kişilik bozukluğu’ olarak adlandırılan kavramdan bahsedeceğim. Kişilik bozukluğu seviyesinde çok fazla karşılaşmasak da içe kapanıklık durumu kişisel bir özellik olarak karşımıza çıkmakta. Bunun bir sosyal anksiyete ya da utangaçlık olmadığını da belirtmekte fayda var.

Bir kişilik tipi olarak özellikleri sıralayacak olursak;

  • Yalnız, kendisiyle olmayı kalabalık sosyal gruplarla olmaya tercih eden
  • Daha sessiz, duygularını göstermekten kaçınan
  • Enerjisini dışardan değil kendi içinden alan, öz farkındalığı yüksek
  • Gözlemci, izleyerek öğrenen
  • Havadan sudan konuşmanın gereksiz olduğunu düşünen
  • Küçük bir arkadaş grubuna sahip
  • İnsanlar tarafından sessiz, sıkıcı, utangaç ya da soğuk olarak bilinen
  • Takım çalışmasından ziyade bireysel, soyut, analiz/araştırma ağırlıklı işlerde daha başarılı

olarak sıralayabiliriz.

Eski dönemlerde, geleneksel toplumda içe kapanık olmak muhtemelen günümüze kıyasla ciddi sayılabilecek bir olay bile değildi. İnsanlar zaten mikro bir toplumda pek de fazla insanla tanışmıyor, iletişim kurmuyordu ki böyle bir zorunluluğu da yoktu. Bu özelliğe sahip olsanız bile insanlar en fazla sizin için ‘kendi halinde, içe kapanık’ biri olduğunuzu düşünürlerdi ki bu da o anki sosyal yaşantınızın kalitesini düşürebilecek bir engel sayılmazdı. Uygun eş adayı bulma konusuna gelince ise aileler kendi konumlarına uygun diğer ailelerle anlaşıp zaten olayı sizin için çözüyorlardı. Sonuç olarak burada da kendilerini karşı cinse kanıtlama ihtiyacına pek de gerek yoktu ve bu durum bir sorun teşkil etmiyordu.

Günümüze baktığımızda ise nerdeyse tüm sosyal alanda, aile ve iş yaşamında, ikili ilişkilerde sürekli yeni birileriyle tanışmak, karşımızdakinde iyi intibalar uyandırmak, her alanda tuttuğunu koparan olmayı başarmak zorundayız. Tüm bunlar günümüz koşulları için normal sayılan özellikler olsa da bir ‘içe kapanık’ açısından hayat kalitesini negatif etkileyecek düzeyde can sıkıcı olabiliyor. Söylediğimiz gibi bu özellikler geçmişte bir gereklilik olarak görülmezken, günümüzde adeta hayatta kalmamız, kaliteli yaşayabilmemiz diğer insanlarla iyi ilişkiler kurmamıza bağlı hale geldi. Olduğunuz gibi kalmaya devam ederseniz asosyal, sıkıcı, silik ya da soğuk damgası yemeniz kaçınılmaz olurken, koşullara uyum sağlamak adına rol yapmaya girişirseniz samimiyetsiz olarak nitelendirilebilirsiniz.

   Ne yapılmalı, nasıl davranılmalı?

Diğer tüm çözümlerde olduğu gibi sorunun önce farkında olmakla başlanmalı, bunun da diğer insanlara karşı daha duyarlı olmakla mümkün olacağı kanaatindeyim. Çevrenizde bu özelliklere sahip insanlar varsa;

Yalnız kalma ihtiyaçlarına saygı gösterilmeli, yalnız kalmak istemesi canı sıkkın olduğu anlamına gelmez, başkalarıyla birlikte olmak onu sizden çok daha fazla yoruyor, kişisel algılanmamalı. Yoğun heyecanlar göstermemesi/duygularını göstermiyor oluşu duygularının olmadığı anlamına gelmez. Zaten çok konuşmaktan hoşlanmayan bu insanlardan bir de boş gevezelik etmesini, havadan sudan konuşmasını, dedikodu yapmasını beklemek onlar için zulüm olacaktır, zorlanmamalı J. Samimiyetsizlikle, soğuklukla suçlanmamalı. Son olarak tamamen yalnızlığa gömülmesine de izin verilmemeli.

Eğer yönetici pozisyonundaysanız;

Herkesin takım çalışmasına yatkın ya da lider özelliklerine sahip olması biraz hayalcilik olur, çalışanı iyi tanımak ve potansiyeline uygun işler vermek en yüksek verimliliği almak adına yararlı olacaktır. Bu kişilikteki bir insanı çok fazla insanla muhatap olması gereken, kalabalık ortamlardaki pozisyonlara yerleştirmek iki taraf için de hayal kırıklığı olacaktır. Kötü bir yönetici olacağına iyi bir uzman olabilir. Çalışanlardan nasıl yararlanılacağını bilmek gerekir.

Son olarak bu insan sizseniz;

Eğer kişisel özellikten çok bir bozukluk derecesinde olduğunu düşünüyorsanız elbette profesyonel yardım alınmalı. Bunun dışında diğer insanlar gibi olmak zorunda değilsiniz. Çevresinde çok fazla insan olan bireylerin hepsiyle sağlıklı ilişkilerinin olmadığı gerçeğini hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla kabul görmek için zorlama yakınlaşmalar kurmak zorunda değilsiniz. Son olarak çok zengin bir iç dünyaya sahip olması nedeniyle birçok sanatçı, yazar, araştırmacı, bilim insanı vs. bu kişilik özelliğine sahip insanlardan çıktığı aşikâr. Kendinize uygun bu tür işleri seçmeye gayret ederseniz içindeki potansiyeli de en iyi şekilde kullanmış olursunuz.

  Herkesin dışa dönük, popüler, lider, takım çalışmasına yatkın olmasının beklendiği günümüzde unutulmaması gereken gerçek hepimizin programlanabilir makineler değil, farklı niteliklere sahip insanlar olduğumuz gerçeğidir. Belki bu özellikler törpülenebilir fakat istenilen şekil verilemez. Bu yüzden ilişkilerde yontmaya karşımızdakinden değil kendimizden başlanmalı, iyi bir yönetici değil iyi bir ‘lider’ olmayı başarmalı. En önemlisi her şeyden önce diğer insanlara karşı duyarlı ve farkında olabilmeli.

Sevgiler.