İktidar, hayali düşman yaratma stratejisi ile kendisine oy verip de bir dahaki seçimde vermemeyi düşünenleri bile ikna edebileceğini, 2007 seçimleri öncesi keşfetmiş, kimine göre kendi tezgahladığı o e-muhtıra olayından dibine kadar yararlanmayı becerebilmişti.

Baktılar ki işe yarıyor, bunu daha sonraları Ergenekon, Gezi Olayları ve 17-25 Aralık konusunda kullandılar.

15 Temmuz darbe girişimini ise yenisi bulununcaya kadar kullanmaya devam edecekler.

Yani, sihirli kelime ‘darbe’ kelimesi, ki söylentisi bile yetiyor.

Söylentisi bile bırakın yanlışlıklarını, beceriksizliklerini, ayyuka çıkan yolsuzluk iddialarını bile örtebiliyor.

Haliyle burnundan soluyan AKP tabanını ve seçmenini konsolide eden tetik kelime ‘darbe’ olunca, bunu her köşeye sıkıştıklarında duyuyoruz ve duymaya da devam edeceğiz.

Nitekim yine kullanılmaya başlandı

Her türlü melanet unutuldu, gündem bir kez daha ‘darbe’ kelimesine boğduruldu.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, basın açıklamasında “Saray rejiminin sonu geliyor” deyince, koptu kıyamet…

Halbuki Özgür Özel ‘sonunuz geliyor’ derken cümlenin önüne veya arkasına darbe yapacağız falan demedi ama olsun, bu günlerde hükümete ‘yıkılacaksınız’ deseniz hemen ‘ey halkım bunlar darbeci, bize darbe yapacaklar’ diye ortalığı vaveylaya veriyorlar.

Ne demişti, bakalım.

Tartışma Bahçeli’nin, CHP’ye yönelik ‘Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmayız’ sözüyle başlamıştı malumunuz.

Devlet Bahçeli, “Diyanet İşleri Başkanı’nın geçen haftaki Cuma Hutbesi’nde dini akidelerimize muvafık şekilde paylaştığı vaazına başta CHP zihniyeti olmak üzere, Ankara ve İzmir Barolarının izansız, insafsız ve itibarsız tepkileri hayasızlığın siyaset ve hukuk kılıfına bürünmesi olarak görülmelidir. İslamofibi faillerini uzaklarda aramaya hacet yoktur. Elbette herkesin inanç, ifade, yaşayış ve tercih özgürlüğüne saygı duyulmalıdır. Fakat hiç kimse de Müslüman mahallesinde salyangoz satma küstahlığına, bunu da aklama ve haklı çıkarma kütüklüğüne heves etmemelidir” demiş, Buna karşılık Özgür Özel’de;

“Talimatla yaptığı açıklamada kullandığı ifade, ‘Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmayız.’ Sivas katliamının olduğu gün Sivas Hakikat gazetesi bu sürmanşetle çıktı. Bu kelimeyi duyunca insanların tüyleri diken diken oluyor. Sayın Bahçeli, bu ülkeye bu işi yapmayın. Bu cümle özel seçilmiş cümledir. Bu cümle Sivas Katliamı’nın azmettirici sloganıdır. Bu yalan yanlış işlerle, beyhude işlerle uğraşmayın, toplumun bir kesimini şeytanlaştırmak suretiyle iktidarınızı sürdürme hevesinizden vazgeçin. Korkunun ecele faydası yok, siyaseten eceliniz gelmiştir, tükendiniz, geldiğiniz sandık sizi gönderecek” dedi.

Açıklamanın AKP’ye yönelik yani darbe tartışmalarını başlatan kısmı da şöyle;

 “Saray rejimi buz gibi yavaş yavaş ama kendisi de hissederek erimekte, küçülmekte, güç kaybetmektedir.”

MHP, kendine has üslubu ile cevap verdi;

“Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmayız sözü üzerinden Sivas katliamında yaşanan acılara gönderme yapıp Genel Başkanımızı katliama teşvik ile suçlamak senin de, partinin de, arkanızdakilerin de haddi değildir. Haddini bil. Ülkücü Hareket sana haddini bildirmeyi bilir.”

AKP ve yandaşları da olayı darbe paranoyasına çektiler, her zaman ki gibi;

Eski fetö sağ kolu Hüseyin Gülerce çok kızdı;

“CHP “erken seçimle veya başka şekilde” iktidar değişikliğinden söz ediyor. Özgür Özel de, “Saray rejiminin sonu geliyor, çok değerli bürokratların korkmasına gerek yok” diyor…

Bu laflar evet, bir darbe tehdididir”  sözleriyle mazisini unutturmaya çalıştı haliyle…

Çifte maaşları ve arsa kapatma suçlamalarıyla köşeye sıkışan Fahrettin Altun, fırsatı kaçırır mı?

Kendisiyle ilgili haberlere yayın yasağı getiren Altun da olaya balıklama daldı;

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin başarısının hazmedemediğini ve sistemin meşruiyetine dil uzattığını belirtti. Altun ''Aba altından sopa gösteren hadsizler bilmelidir ki Recep Tayyip Erdoğan ve yol arkadaşları hiçbir tehdide boyun eğmez.”

Seçim kaybetmenin suçluluğunu ciğerlerine kadar hissedip, olayı tekrar göze girme fırsatı olarak değerlendiren Mehmet Özhaseki de durmadı elbet;

“Şapkasını alıp gidecek bir Cumhurbaşkanı ve yol arkadaşları yok. Eski Türkiye yok, bunu bilesiniz.”

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, görev icabı topa girdi;

Milletimizin seçtiği Cumhurbaşkanımıza ve hükümetimize ‘saray rejimi’ diyerek yine eski rejim kavgaları peşinde koşanların inandığı tek rejimin ‘Yassıada rejimi’ olduğunu biliyoruz.”

Şimdi bütün bunlar, Özgün Özel’in “Saray rejiminin, Saray düzeninin sonu geliyor. O son, Atatürk’ün kemiklerini sızlatacak bütün bu atamaları, bütün bu liyakatsizliklerin sonunu getirecek.

Herkes şunu bilsin. Bütün devlet memurları, görevini devlet memuru gibi yapan devlet memurları, hangi ülkeye hizmet ettiğini bilen çok değerli bürokratlar hiç korkmasınlar.

Türkiye Cumhuriyeti devleti gelir, saat gibi işlemeye başlar. O saatin en kıymetli çarkları da siz olursunuz. Eğer koltuğunuza liyakatle oturduysanız, devletinize sadakatle çalışıyorsanız” sözlerine cevap mı yoksa cevap diye verilenler yine ve yeni bir algı operasyonunun başlangıcı mı, karar siz değerli okurların…

Ama benim siyasilere tavsiyem; Lütfen, fırsat vermeyin. Belli ki yeni taktik bu: Muhalefeti darbeci ve terörist ilan ederek, bir seçim daha kazanmak istiyorlar.

Polemiğe girmeyin…