Müslümansınız…
İslam; yaşama, yaşatma, mücadele ve tebliğ dinidir, bilirsiniz.
Yani mensubu olduğunuz dini yaşayacak, yaşatacak ve tebliğ edeceksiniz.
Tebliğden kasıt anlatmaktır, aktarmaktır, öğretmektir, bilgilendirmektir, iyiliği tavsiye etmek, kötülükten sakındırmak ama bütün bunları yaparken de efendimizin ‘korkutmayınız, müjdeleyiniz ve nefret ettirmeyiniz, sevdiriniz’ ölçüsü ile hareket etmektir.
Maalesef çoğunuz bu tebliğ konusunu cihad, savaş, kavga ve cedelleşme olarak algıladınız, öyle uyguladınız.
Dolayısıyla korkuttunuz, nefret ettirdiniz, soğuttunuz…
“Bir kötülük gördüğünüzde onu elinizle, gücünüz yetmez ise dilinizle, ona da gücünüz yetmezse kalbinizle buğz ediniz. Bu da imanın en düşük noktasıdır” diyerek size yol gösteren Sevgili Peygamberin ümmetisiniz, değil mi?
Bakıyorum da siz, emri bil maruf ve nehyi münker olayını yanlış mı anladınız yoksa işinize öyle mi geliyor bilemem de, sizinle aynı dine mensup ama aynı cemaat, tarikattan ve partiden olan insan ve gruplara karşı oldukça müsamahalı, aksi olan kişi ve gruplara karşı oldukça şiddetlisiniz…
Haksızlığı, hırsızlığı, şirki yapan ama sizden olanlar için mazeret üretiyorsunuz da, sizden olmayan günahkarlara bile hiç tahammülünüz yok maşallah!
Mesela şu yılbaşı olayı…
Hazreti Muhammed’e AKP amblemiyle nüfus cüzdanı çıkardılar, sustunuz.
Peygamberimizin çocuklarının arasına “Tayyip” ismini koydular, sustunuz.
“Tayyip’i üzmek, Allah’ı üzmektir” nakaratlı şiiri ilahiye çevirdiler, sustunuz.
“Tayyip Erdoğan bizim için ikinci peygamber gibidir” dediler, sustunuz.
“Tayyip Erdoğan’a dokunmak ibadettir” dediler, sustunuz.
“Erdoğan’ın doğup büyümesine vesile olan Rize, İstanbul ve Siirt’i ‘mübarek şehirler’ ilan edildi, sustunuz.
Akp milletvekili “Allahu tealanın bütün vasıflarını üzerinde toplayan lider” dedi, sustunuz.
Cami avlusunda miting yaptılar, başbakan yardımcısı, mihrapta imamla beraber seçim konuşması yaptı, cenaze merasimini mitinge çevirdiler, musalla başında oy istediler, umreye gidip, Kâbe’de kendileri alkışlatıp sloganlar attırdılar, sustunuz.
Belediye binasının önüne Kâbe maketi kurdular, millete sözde tavaf yaptırdılar, sustunuz.
Bir başka belediye de, maketten hicret parkuru düzenledi, sustunuz.
“Bu CeHaPe var ya, camileri ahıra çevirdi” diyenler cami yıktılar, rantı yükselen cami arsalarını sattılar, sustunuz.
Hepsini geçtim, tarikat cemaat evlerinde oğlan çocuklarına tecavüz edildi de, ona bile ses çıkarmadınız.
Şimdi yılbaşı geldi ya, Müslümanlığınız kabardı, çeneniz açıldı, fetvalarınız havada uçuyor;
Yılbaşı ağacı süslemek, yılbaşı gecesi eğlenmek, piyango bileti almak, içki içmek hadi bunları geçtim de yılbaşı niyetine bir fındık tanesi yemek bile harammış!!!
Şimdi, bu tavrınızla alaya alındığınızın farkında mısınız?
Kendinizi ve temsilcisi olduğunuzu iddia ettiğiniz mukaddes dini, bu kadar küçültmeye hakkınız var mı?
Yılbaşı kutlayanların katli vacip de, boğazına kadar şirk bataklığına saplanmış olanların, ırz düşmanlarının, beytül mala el uzatanların değil, öyle mi?
Hadi len ordan…


BAŞBAKAN FIKRA NİYETİNE SÖYLEDİYSE AMENNA!
Başbakan Binali Yıldırım, TBMM’de bütçe görüşmeleri esnasında “Tarımda Avrupa birincisiyiz” deyince bırakın muhalefeti AKP’lileri bile bir gülme aldı.
Meralarımızı imara açtık toplu konut ya da hapishane yapıyoruz.
Samanı, Gürcistan'tan, canlı hayvanı Uruguay'dan, eti Sırbistan'dan alıyoruz....
Yıllar evvel tohumunu bizden alan Kanada'dan, Mercimek alıyoruz...
Dünya'da üretilen 26 çeşit Buğdayın 20 çeşidini, üreten verimli toprağımız olmasına rağmen ekmek yapmak için dışarıya el açıyoruz...
Hatta Buğdayın en kalitelisi olan Anadolu durum buğdayını ABD'ye verdik, üretme zahmetine girmeden, şimdi başta ABD, Rusya ve Romanya'dan Buğday alıyoruz...
Dünyanın en kaliteli pamuğunu üretmekten vazgeçip, ABD'den, Türkmenistan'dan, Brezilya'dan pamuk alıyoruz...
Milli gıdamız, Kuru fasulyemizi İspir yerine, Meksika'dan, Arjantin'den alıyoruz...
Nohut'u Meksika'dan, Hindistan'dan alıyoruz...
Petrol'den sonra en büyük gider kalemimiz olan yağlı tohumları milyarlarca dolar ödeyerek, Rusya, Romanya, Moldova, Ukrayna ve Malezya'dan alıyoruz...
Acı biberi Antep yerine Meksika’dan, cevizi Manisa yerine ABD'den alıyoruz...
Niye?
2007 yılında 20 milyon 838 bin kişi olan Köylü nüfusumuzu, 2017 yılında 6 milyon kişiye düşürüp, 14 milyon vatandaşımızı şehirli yaptık da ondan…
Ben üreteceğim diyen çiftçiye ananı al da git dedik de ondan.
Çiftçinin bütün girdilerine zam yapıp, ürün fiyatlarını yerinde saydırdık da ondan…
Şimdi…
Koskoca başbakan meclis kürsüsünden yalan söyleyecek değil ya?
Haliyle fıkradır o, fıkra…
Gülünüz…


YENİ YILINIZ…?
Yeni yılı sevinçle karşılamak, eskisini çöpe atmak ve yeni yılınızı kutlamak isterdim ama bir öncekini aratacağına yüzde yüz emin olduğum bir yeni yılı kucaklayarak, çok arayacağım bir önceki yıla haksızlık etmek istemedim.
Dileğim odur ki önümüzdeki yıl, huzura, barışa, kardeşliğe ve bütün dünya insanlarının mutluluğuna vesile olsun.