Uzun bir aradan sonra gazetemiz BİZİM SAKARYA ile buluşmak çok güzel.

BİZİM SAKARYA ile birlikte siz okurlarla buluşmak bir başka güzel.

Uzun bir aradan sonra sizlere yeniden merhaba sevgili dostlar.

Gündem o kadar dolu ki,

Nereden başlayalım bilemiyorum ?

Bu kez haftada iki kez beraber olacağız.

Haftanın iki günü Dünya ‘nın, Türkiye ’nin, Sakarya ’nın, Adapazarı ’nın Gündem ’indeki konuları birlikte değerlendirceğiz.

Siz okurlardan gelen onlarca e-mail, telefonlar Gündem ’i değerlendirmede bana yine en önemli ışık olacaktır.

Katkı, öneri ve eleştirilerinizi bekliyor, bu vesile ile en içten duygularla siz okurlarımı saygı ile selamlıyorum.

DEVLET DEVLET ‘TİR

Tarihte çok farklı devlet tanımları olduğunu biliyoruz.

Bugün de üzerinde her kesin, her kesimin anlaştığı bir devlet tanımı yoktur.

Tanımda uzlaşalım  veya uzlaşmayalım  devlet denilen tüzel kişiliğe toplumların ihtiyacı vardır

İnsan oğlunun varlığından bu yana kendisini oluşturan bireylerin ortak ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir organizasyon olarak karşımıza çıkmaktadır Devlet.

Devletlerin yönetim biçimleri çok farklı olduğu gibi, devleti yönetenler de farklı kişilerden oluşmaktadır.

Tarihte onlarca irili ufaklı onlarca devlet kuran Türkler daima devletlerine bağlı olmuşlardır.

Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk;

Millî egemenlik esası üzerinde idare edilen medeni devletlerde, kabul edilmiş ve fiilen geçerli bulunan esas; milletin genel isteklerini en çok temsil eden ve bu isteklerin bağlı olduğu menfaat ve gerekleri, en yüksek kudretle ve selâhiyetle yapabilecek siyasî grubun, devlet işlerinin idaresini üzerine alması ve bu mesuliyeti en yüksek liderinin omuzuna bırakması prensibinden ibarettir. demiştir.

Şöyle devam etmiştir Büyük Önder Atatürk;

Zaten bu şartları kazanamayan bir hükümet vazife yapamaz. Hükümetin, kuvvetli grup üyeleri arasından ve fakat birinci derecede olmayanlarından zayıf bir hükümet yapmak ve onu partinin birinci liderlerini emir ve öğütleriyle yürütmeye kalkışmak fikri, elbette doğru değildir. Bunun feci neticeleri bilhassa Osmanlı Devletinin son günlerinde görülmüştür. İttihat ve Terakki liderlerinin elinde oyuncak olan sadrazamlardan ve onların hükümetlerin den, millete gelen zararlar sayılamayacak kadar çok değil midir ?

Osmanlı İmparatorluğunu yöneten 36 padişah içerisinde zafereden zafere koşan Yavuz Sultan Selim Devletleri yıkan tüm hatanın altında, nice gururun gafleti yatar diyerek devleti yönetenleri asırlar önce çok güzel uyarmıştır.

Kanuni Sultan Süleyman Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi sözüyle yaşamın içindeki gerçeklere vurgu yapıyor.

Evet ; Devlet devlettir.

Ve bu devlet hepimizindir.

Devletimiz sağlık, adalet, eğitim, güvenlik görevlerini ayrım gözetmeksizin tüm yurttaşlarına sunmalıdır.

Refah, mutluluk, zenginlik, huzur vatandaşın en önemli beklentileridir.

Kendi vatandaşına sunmadığı görev ve hizmetleri başkalarına sunduğunda devlete ve onu yönetenlere güven azalmaktadır.

Yurttaş olarak bizden söylemesi…

TEMEL İLE DURSUN

Temel ve Dursun sinemada yan yana oturmuş, bir kovboy filmi seyretmektedirler.

Filmin en heyecanlı yerlerinden birinde, kovboy kayanın arkasına gizlenmiş, gelen Kızılderilileri tuzak kurar.

Tam bu sırada Dursun, Temele dönerek:
Uyy Temel uşağum, ha pu Kızılderililer yine tuzağa düşecek.
Temel

Nerden piliyusun da ? Pelki bu sefer tüşmezler …!
Ve filmde Dursun’un dediği olur, Kızılderililer tuzağa düşer.


Uyyy ula Temel şu Kızılderililere her gün film izlerken sesleniyorum kayanın ardında silahlı kovboy var. Ama beni tinlemeyurler,  her tefasında tuzağa tuşeyurler.
Dursun bir itirafta bulunur ;
Ula Temel ben bu filmu daha önce seyretmişidum.
Temel'in aklı ermemiştir bu işe ;
Ula Tursun ben de seyretmişidum ama Kızılderililerun ayni hatayı bir daha yapacağını nerden pileyum.

Rahmet olsun Sultan İkinci Abdülhamit Han’a ; Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor demekle ne kadar haklı imiş…!