Okullar kapandı, tatil dönemi geldi.

Şehir neredeyse boşaldı.

23 Haziran seçimleri sonrasında siyasetçiler de tatile girdi.

Seçim değerlendirmeleri, ziyaretler, törenler dışında görünmez oldular.
1 yıla 3 seçim sığdırdılar, yorgunluğunu atıyorlar.
24 Haziran, 31 Mart ve genel seçime dönüşen 23 Haziran İstanbul seçimleri…

Öyle bir yorgunluk ki, 31 Mart’ın üzerinden 3 ay geçmesine rağmen yerel yönetimlerden sonu cek ile can ile biten açıklamalar dışında bir icraata henüz rastlamadık.

Sabırla cek-cak’ların olmasını bekleyeceğiz.
Olmayanları hatırlatıp, olanları; doğru şeylerse alkışlayacağız.

Gazetelerde de izinler başladı.

Bizim gazetede Soru Yağmuru tatile girdi, yazarlarımız izin yapmaya başladı.

Haber kaynakları tatilde olunca habercilerin işi zorlaşıyor.
Eylül’e kadar sürecek bu dönemde sıcak haberlerden çok özel içerikle, söyleşilerle karşınıza çıkacağız.
Umarız bu ölü dönemde yaptımız gazeteleri beğenirsiniz.

Mektuplara uzun süre ara vermiştim.
Bu süreçte bizde de bir iki değişiklik oldu.
Gazetemizin üst yönetiminde nöbet değişimi oldu.
Aydın Yüksel görevi ailenin yeni kuşak temsilcisi Azer Yüksel’e devretti.

Bu dönemde bir de ayrılık yaşadık.

Haber Müdürümüz Kadir Utku Çolakoğlu, kendi işini kurmak ve ailesinin yürüttüğü işlere daha fazla katkı sağlamak amacıyla bu görevinden ayrıldı.

Kendisine çizdiği yolda üstün başarılar diliyoruz.

Bizden bir güzel haber daha; staj dönemini gazetemizde geçiren ve söyleşilerinin yanı sıra özel haberleriyle tanıdığınız İrem Karabacak, İletişim Fakültesi’nden mezun oldu ve aramıza katıldı.

Geçen haftayı Sakarya Üniversitesi Rektörlüğü’nün çok eleştirilen bir kararıyla tamamlamıştık.

Rektörlük bir iktisadi teşekkül oluşturarak, üniversitede işletmeciler tarafından üstlenilen kuaförlük, kantincilik, güzellik salonu ve büfelerin sözleşmelerini yenilemeyeceğini duyurdu.

Bunda bir beis yok.

Ne var ki yıllardır bu işi sürdüren, yaşamını buna göre planlayan, yatırımlar yapan birçok girişimciye, “Sözleşmeni yenilemiyorum, başının çaresine bak” demek, ne yasalara ne de vicdana sığar.
Bu işverenin yıllarca çalıştırdığı işçiyi, tazminatını ödemeden kapı dışarı etmesi gibidir.
Sonuçta işletmeciler mağdur olmuş ve hakkını aramak üzere yargıya başvurmuştur.
Mesleki örgütleri tavırlarını koymuş, esnafın yanında yer almıştır.
Tartışmalar önümüzdeki günlerde de sürecek.

Sanırım son sözü de yargı söyleyecek.

Umarım hakkını arayan esnaf en az zararla bu süreci tamamlar.
 

Ve o işletmeler üniversiteye geçerse de…
Dilerim ki, söylenildiği gibi üniversitenin iktisadi işletmesi tarafından işletilir, biz de ‘Bu vakıflar nereden çıktı?’ diye sormak durumunda kalmayız…