Son dönemde yalancı ile başlayan birçok yemek ismi duyuyoruz. Yalancı dolma, yalancı mantı, yalancı işkembe çorbası, yalancı tavukgöğsü, yalancı su böreği bunların en çok bilinenleri. Et yemeklerinden, hamur işlerine, tatlılardan, çorbalara, hatta en bilinen yabancı yemeklere kadar hepsinin yalancısı yapılıyor. Bizim zamanımızda böyle şeyler duymazdık. Nedenini merak edip araştırdım. Öncelikle ekonomik gerekçeler çıktı karşıma. Kullanılan ana malzemeler pahalı olduğu için, benzeri daha ucuz malzeme veya eksik malzeme ile aynı tadı vermeye çalışıldığı için yapılıyordu bu yemekler. Bir de yapılışı daha kolay oluyordu, ustalık gerektirmiyordu. Anlayacağınız her yalanda olduğu gibi ucuzluk ve basitlik ön plana çıkıyordu.

Bu noktadan hareket ederek hayatımızda ’ki diğer yalanları ve yalancıları düşünmeye başladım. Aklıma o kadar çok yalan ve yalancı geldi ’ki şaşırıp kaldım. Eğitimden sağlığa, ekonomiden politikaya, sosyal hayattan iş hayatımıza kadar birçok alanda yalanlarla ve yalancılarla dolu bir dünya da yaşıyoruz. Yalanlara ortak olmak, yalancı şahitlik yapmak en geçerli meslek olmuş. Yalandan kim ölmüş sözü darbımesel halini almış. Atasözü gibi kullanıyoruz. Yalanı ve yalancıyı kutsuyoruz.

Her insan hayatında yalan söylemiştir. Yalanı kategorize edenler, pembe yalanlar, zararsız yalanlar, mecburi yalanlar gibi kategorilere ayırıp, hafifletmeye, yalana kılıf uydurmaya çalışmışlar. Bu çabalar gerçeği değiştirmez, yalan yalandır. Zamanında yapılmayan bir itirafın affı yoktur. Zaten gerçeklerin de eninde sonunda ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.

Şimdi diyeceksiniz ’ki yalan ve yalancıya niye bu kadar takıldın? Nasıl takılmayayım, başımıza ne geliyorsa bu nedenle geliyor. Her an, her sebeple aldatılıyoruz.

Adam DEMOKRATIM diyor, DEMOKRATLIKLA alakası yok, bildiğin DİKTATÖR.

Adam BİLİM ADAMIYIM diyor, BİLİMSEL BİR MAKALESİ YOK. Unvanını intihal ile almış. Yani çalmış.

Adam SENDİKACIYIM diyor. İŞÇİNİN HAKKINI SAVUNMUYOR.

Adam MİLLİYETCİYİM diyor, MİLLİYETİ BELLİ DEĞİL.

Adam MÜSLÜMANIM diyor, İSLAMIN EN TEMEL KURLLARINI ÇİĞNİYOR.

Adam HUKUKCUYUM diyor, HUKUKTAN, ADALETTEN HABERİ YOK.

Örnekleri çoğaltabiliriz, kısaca söyleyeyim ADAM, ASLINDA ADAM DEĞİL, bildiğiniz SAHTEKÂR.

İSTİSNALAR KAİDEYİ BOZMAZ.

Aslında bir imkân olsa bu adamları yalan makinasına soksak veya şu meşhur doğruları söyleten ilaçtan içirsek, neler duyarız acaba? Ne şenlik olur değil mi? Varmı böyle bir uygulamaya evet diyecek BABAYİĞİT, DELİKANLI? Bir de biz hazır mıyız gerçekleri duymaya, kumdan kalelerimizin yıkılmasına, aklımızı kiraladığımız, kör gibi peşinden gittiğimiz bu adamların gerçek yüzünü görmeye? İşte bundan şüpheliyim.

NE ARDIĞINI BİLMEYENLER, BULDUKLARI ZAMAN ANLAMZLAR.

DOLMANIN TADINI BİLMEYENLER, YALANCI DOLMAYI DOLMA ZANNEDERLER.

Yalansız, dolansız sağlıklı günler dileğiyle…