AKP Sakarya Milletvekili Kenan Sofuoğlu, kendisi dâhil herkes için sürpriz olarak nitelendirdiği milletvekilliğinin hayatını nasıl etkilediğini anlattı. Adaylığını, adayların açıklandığı gün öğrendiğini belirten Sofuoğlu, aday tanıtım toplantısında “İnanamıyorum, benim ne işim var burada” dediğini kaydetti. Sofuoğlu, hiç hazırlığı olmadığı bu süreçte çeşitli zorluklarla karşılaştığını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Sakarya mitingine gelirken adaylıktan ayrılma kararı aldığını söyledi. Düşüncesini bildirmek için Erdoğan’ın konuşmasının bitmesini beklediğini kaydeden Sofuoğlu, bekleme esnasında Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a kararını bildirdiğini, Albayrak’ın kendisine “Eğer bunu yaparsan onu çok üzersin” dediğini ve bunun üzerine kararından vazgeçtiğini belirtti.

Hayatı boyunca hiçbir siyasi oluşumun içinde yer almadığını ve herhangi bir partinin içinde olmadığını anlatan Sofuoğlu, yalnızca Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan sevgisinden dolayı AKP’yi sevdiğini söyledi. Sofuoğlu, bu sevgisinin dışında siyaseti hiç bilmediğini, Sakarya’daki milletvekillerini, il başkanlarını dahi tanımadığını kaydetti ve “İl başkanını tanımıyorum. Sakarya milletvekillerini ismen biliyordum, sima olarak görsem belki de bilmezdim. Siyasete o kadar uzak biriydim ki” dedi. Kendisini siyasetçi olarak görmediğini aktaran Sofuoğlu, “Bu görevi Cumhurbaşkanı istedi diye kabul ettim. Göreve devam etmek gibi bir niyetim yok. 600 milletvekili varsa belki de içlerinde bu göreve en az meraklı olan kişiyim. Ama bu demek değil ki, ‘Ben bu görevi aldım, yatacağım.’ Benim yapacağım işler var” diye konuştu.

Şadi Tanış

Milletvekilliği nereden aklına geldi? Sen, dünyaca ünlü bir sporcuyken ve geleceğinin de spor yöneticiliğinde olacağını düşündüğüm bir kardeşim olarak pat diye siyasete girdin. Bunun sebebi nedir? Niye siyasete girdin? Ya da spor yöneticiliğini düşünmedin mi?

Kenan Sofuoğlu

Önce kendimden kısaca bahsedeyim. Ben Sakarya Akyazı’da doğmuş, babasının motosiklet tamirhanesinde büyümüş birisiyim. Babam, tamirhanede 3 kardeş olduğumuz için aramızda kavgalar çıkıyordu, en küçük ben olduğum için beni bir dönem sizin (Şadi Tanış) yanınıza yolladı. Hep de onu kendime ve yetiştirdiğim gençlere örnek veririm. Babamın beni, başka bir arkadaşının işyerine göndermesini, çarşının merkezinde, esnafın içinde kısa süre de olsa bırakması hayatımdaki en güzel tecrübelerden birisi olmuştu.

Çünkü bazen babanızın işyerinde bir şeyler öğrenemiyorsunuz. Başkalarının yanında, özellikle esnafın çok yoğun olduğu bir ortamda bir dönem geçirmek, hayatımda iz bırakan zamanlardan biriydi. Orada insanların her türlü yönünü ve her türlü insanı tanıma fırsatı bulmuştum. O anlamda size teşekkür ederim, onun için size teşekkür ederim. Benim için o dönem değerini anlayamadığım büyük bir fırsattı.

Benim büyük hayallerim vardı. Ağabeylerim yarışırken beni yarıştırmıyorlardı. ‘2 tane yeter’ dediklerinde de ben çok istiyordum onlarla yarışmayı… Tabi sadece onlarla yarışmak değil, daha da üstüne çıkıp Avrupa ve dünya arenasına çıkan ilk sporcu olmak istiyordum. Rabbim hepsini nasip etti. Ağabeylerimle yarışmayı, ardından da Dünya Şampiyonası’na çıkmayı, 2007 yılında ilk kez şampiyonluğu…

Yani 1 kez dünya şampiyonluğu hayaliyle gittiğim kariyerimde, Allah bana 5 kez dünya şampiyonluğu nasip etti. Yani istediğimin 5 katını nasip etti. Maddi ve manevi olarak her türlü hayalime ulaşmış biriydim. Ve artık şunu gördüm; ülkemi temsil eden bir sporcuyum, yetiştirmiş olduğum sporcular var. Kariyerimi noktaladıktan sonra sporcularla ilgileneceğim. Maddi beklenti için değil, sadece Türk sporcusunun daha iyi yerlere gelmesini sağlayabilmek için mücadelemi verecek bir sporcu gözüyle bakıyordum, son zamanlarda kariyerime.

Ama tabi 2017 yılının sonunda büyük bir kaza yapmıştım. Orada belim kırıldığında Cumhurbaşkanımız beni hemen Türkiye’ye getirtmişti. Bu, benim için çok önemliydi. Eğer Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı o uçağı yollamasaydı oralarda aylarca hastanelerde kalmam gerekiyordu. Belki de yanlış bir müdahaleyle bir daha normal yürüme şansım bile olmayacakken hemen o gece uçak gönderip beni Türkiye’ye getirtmesi, burada en iyi doktorların benimle ilgilenmesi, sadece 4 hafta gibi bir sürede ayağa kalkmama vesile oldu. Kariyerime hızlı bir şekilde devam fırsatı buldum.

Yalnız, Cumhurbaşkanım orada artık bırakmamı çok istedi. Kariyerim boyunca da hep yanımda olmuş biriydi. Onu, bir Türk vatandaşı olarak ülkeye yapmış olduğu hizmetlerden ötürü vefa borcu olan biri olarak görüyorum. Ben, hiçbir zaman kendisinden samimiyetimizden ötürü hiçbir şey talep etmemişimdir. Hiçbir türlü de bir isteğimin karşılığı olarak demiyorum vefa borcunu… Ülkemize yaptığı hizmetlerden ötürü ona bir vefa borcu olan vatandaş olarak görüyordum kendimi…

Sakarya’ya geldiğinde erken seçim olayı yokken ‘Artık yarışları bırakacaksın’ dedi. O anda kendisine net cevap da veremedim. Çünkü imzalamış olduğum anlaşmalarım, almış olduğum paralar, sponsorlarım programlarımız, her şeyi iptal etmemiz gerekiyordu. Baya bir uğraşın ardından, tabi vakit gelmişti ama ne zaman olacağı belli değildi, ismini koyacaktım. Cumhurbaşkanımın da isteği üzerine bıraktım.

Benim hayalimde 1-2 sene daha yarışmak vardı. ‘2019-2020 yılında falan bitiririm’ diyordum. Biraz erken bir süreçte bitirmiş oldum. Öyle bir şey denince ben de artık hayatıma farklı baktım. ‘Sporcularımın hem menajerliğini yapayım hem ağabeyliğini yapayım. Sevdiğim işe devam edeceğim. Ailemle daha fazla vakit geçiririm. Stresli hayat bitiyor. Artık daha sakin ve ailemle vakit geçireceğim. Her hafta Avrupa’ya, dünyanın bir ucuna uçmamı gerektirecek bir hayat artık yok’ dediğim sakin bir hayatı düşünüyorum.

Eşim de bu hayatı bekliyordu. Eşim yabancı ve Sakarya’ya benim için gelmiş biri. Bırakıp artık sakin bir hayat yaşayacağımız günleri bekliyorduk. Çarşıya bir yere yemek yemeye gidip insanların sürekli gelmesi benim için sorun değil, ben alıştım ama ailemle gittiğim zaman onlar yoruluyordu. ‘Bitecek’ diyordum. Yarışları bırakayım, insanlar 2 yılda unutur bizi sonra istediğimiz rahat hayatı yaşarız. Ama erken seçim çıktı, hakkımda ‘Milletvekili olacak. Adaylık koydu’ gibi söylentiler çok çıktı. Sadece Sakarya değil, Türkiye genelinde de çıktı. Hiçbirisine cevap vermedim çünkü öyle bir şey yoktu, olmayacaktı.

Ta ki 21 Mayıs günü Cumhurbaşkanı telefon edene kadar. Bana da soruldu, ben herkese de söyledim; ‘Aday adayı olmadım. Böyle bir talebim olmadı. Böyle bir beklentim ve isteğim de kesinlikle yok.’ Çünkü o da ayrı bir dert. Gerçekten dert. O derdi şu anda yaşıyorum, içinde olduğum için… Böyle bir beklentim de yok. Hayatım hep stresle geçmiş, bari kalan kısmı… Şöyle derim ben; ’34 yaşındayım. Normal yaşasak herhalde ömrümüzün yarısı bitti. Bundan sonraki yarısında artık ailemle vakit geçireceğim, stresi az bir hayat yaşayacağım’ derdim hep, sporcuyken…

Tabi Cumhurbaşkanımın bana ‘Rızan varsa seni listelerimize koyacağız’ demesine, ‘Efendim siz isterseniz ihtiyaç duyarsanız bu işi yaparım’ dedim. O telefon bana gelmemiş, ben de milletvekili olmamış olsaydım çoktan bırakırdım bu işi. Bırakıp giderdim. Görmüşsünüzdür, bana yapılan eleştiriler, her gün Sözcü’nün manşetinde olmak, Halk TV’de olmak, sürekli eleştirilmek… ‘Sakarya’da sevilen adamken insanların eleştirdiği adam’ konumuna düşmek, hak ettiğim bir durum değil benim.

Benim, bu milletvekilliği görevini kabul etmem demek, haftanın yarısında ailemden ayrılacağım demek. Her hafta… Ben tam ‘bitti’ derken daha büyük bir girdaba giriyorum. Eşim direkt zaten tavrını koydu, ‘Biz senin için Türkiye’ye geldik. Sen yokken biz ne yapacağız burada’ dedi. Ailemle bile bu konuda zorluk yaşamaya başladım. Sonuna kadar da haklı. ‘Ne işin var siyasette’ dedi. Ben de tabi anlatmaya çalıştım. Cumhurbaşkanım istemiş. Bizlerin ona vefa borcu var.

Ardından bu sürece başlamak, bir anda seçim çalışmalarına girmek… Milletvekilliği görevinin ya da meşakkatlerinin ne olduğunu bilen biri değildim. Bunların hepsini bu süreçte öğrenmeye başladım. Ama biraz benim için sürpriz bir giriş oldu siyasete…  Şöyle söyleyebilirim; biz, yarışlara çıkmadan önce antrenman yaparız, yarışlara hazırlanırız. Siyasete adayların açıklanacağı gün girdim. Aday adaylığı süreci yaşar ya insanlar, kendini hazırlar adaylığa…

Adayların açıklandığı akşam, aday olduğumu televizyonda gördüm. Evet bir telefon görüşmesi yaptık. ‘Hayırlı olsun’ dedi Cumhurbaşkanım, sonra televizyonda gördüm ve ertesi sabah itibariyle çalışmalar başladı. Neyin içine girdiğimin, nasıl bir ortama girdiğimin bilincinde değildim.

Özgür Arık

Sizce Sayın Cumhurbaşkanı neden sizi milletvekili olarak görmek istedi? Size göre neden?

Kenan Sofuoğlu

Burada önce bir kader çizgisi var diye düşünüyorum. Kendi planı da yok, bizim de bir planımız olmadı. Yaşanan kazalar, bir anda yarışları bıraktırmak, sonra erken seçim derken söylentilerin nereden çıktığını bilmiyorum. Söylentiler büyük ihtimalle, Cumhurbaşkanı ‘Yarışları bırak’ diye ısrar ettiğinde etrafımızda çok insan vardı. Gazetecisi de vardı, bürokrasiden insanlar da vardı, milletvekilleri de vardı. Tahminimce oradaki insanlardan çıktı. Çünkü konuşmadan 1 ay sonra erken seçim açıklandı. Açıklanır açıklanmaz ‘Sakarya’dan milletvekili Kenan Sofuoğlu’ dediler.

Özgür Arık

O zaman mı karar vermişti?

Kenan Sofuoğlu

Ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Yani Cumhurbaşkanımın ‘Yarışı bırak, seni vekil yapacağım’ diye bir planı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü aday adaylarının açıklandığı süreçte 3 ya da 4 kere aynı ortamda bulunduk Cumhurbaşkanımızla. İstanbul’da, başka yerlerde karşılaştık, her seferinde ısrarla ‘Yarışı bıraktın mı?’ diye sordu ama hiçbirinde ‘Hazır ol, sana bir görev vereceğim. İşe sokacağım. Milletvekili yapacağım’ gibi hiçbir şey söylemedi bana.

Aday adaylık süreci kapandı, aradan bir süre geçti, temayüller bitti. Sonra resmi bir son nokta vardı. 21 Mayıs… Tarihini unutmayacağım çünkü o gün her şey başladı benim için. O güne kadar 3-4 kere gördüğümde hiçbir şey söylememişti. O yüzden onun da bir planı olduğunu düşünmüyorum. Hatta beni aradığında yanındaki devlet büyüklerimizden bazılarına sordum, ‘O anda niye beni arama gereği duydu?’

Mesela Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz da demedi ‘Kenan’ı koyun’ diye, kimse de bir şey demedi. Ama niye o an, birkaç saat kala başvuru yapılıp da benim milletvekilliği listesine koyulduğum, hala cevabını bulamadığım bir sorudur. Kader meselesi demek ki, bu yola girmemiz gerekiyormuş. Ben böyle bakıyorum. ‘Hakkımızda hayırlısı buymuş’ dedim.

Orhan Topçu

Hayatınız boyunca hiç siyasetle ilgilendiniz mi?

Kenan Sofuoğlu

Hiç.

Orhan Topçu

Bir düşünceniz, bir dünya görüşünüz, ‘Şu şöyle olsa’ diye hiç aklınızdan da geçmedi mi?

Kenan Sofuoğlu

Bakın, ben hiçbir yerde içimdekini saklayarak konuşmuyorum. Neyse onu konuşan biriyim. Siyasette de onun için çok zorlanırım. Başarılı olmak gibi bir hayalim yok siyasette… Ben Cumhurbaşkanını seven biriyim. Cumhurbaşkanından ötürü de AK Parti’yi seven biriyim. Açık söyleyeyim. ‘Şuyum, buyum, siyasetin içindeyim’ falan, alakası yok. İl başkanını tanımıyorum. Sakarya milletvekillerini ismen biliyordum, sima olarak görsem belki de bilmezdim.

Siyasete o kadar uzak biriydim ki; İl Başkanlığından aradırlar, ‘Yarın basın toplantımız var, gel’ dediler. Sabah gidip de odaya girdiğimde neredeyse hiç kimseyi tanımıyordum. Ne adayları tanıyorum, eski milletvekillerini ismen tanıyorum, sima olarak bilmiyorum. İl başkanını tanımıyorum bile, inanın bana… Ben sporcuydum, benim siyasetle bir alakam yoktu.

Özgür Arık

Gözlerden anlamışsınızdır. Yadırgandınız mı orada?

Kenan Sofuoğlu

Çok yadırgandım. ‘Sanki paraşütle biri geldi, oraya kondu’ gibi oldu. Konuşmamda da onu söyledim, ‘Bakışlarınızdan onu hissettim. Nereden geldi der gibi bakıyor burada herkes bana’ dedim ve ‘Bana böyle bakmayın. Beni böyle de düşünmeyin. Hiçbir zaman birisini arayıp da ‘Efendim ben milletvekili olayım’ demedim’ dedim. Bunu çok kişi de yaptı, araya birilerini sokup milletvekili olabilmek için…

Ki Cumhurbaşkanımla karşılaştığım zamanlar yanındaki danışmanlar bana ‘Kenan, seni vekil yapalım’ demişti. Israrla söylediler, ‘Söyleyelim seni vekil yapsın’ diye. ‘Ağabey benim ihtiyacım yok, bana lazım değil bu işler. Benim, elhamdülillah, hayallerim bitti. Bu saatten sonra yapacağım işler belli, işim gücüm var benim. Planlarım var. Yürüyen bir sistemim var. Avrupa’da oluşturduğum altyapılarım var. Hiç söylemeyin, sakın’ dedim. ‘Biz söyleyeceğiz’ dediler, ‘Sakın söylemeyin. Söylerseniz benden bilir’ dedim. ‘Kenan söyletti diye bilir, sakın benimle alakalı cumhurbaşkanına bir şey söylemeyin, istemiyorum’ dedim.

Dedim ya; yarışlara girmeden önce antrenman yaparım, hazırlanırım, öyle çıkarım yarışlara. Bir anda kendimi o dada bulduğumda, ‘İnanamıyorum, benim ne işim var burada’ dedim. Seçim sürecinde bile defalarca gittim geldim. ‘Seçimden önce ayrılayım, listeden çıkayım. Gideyim Cumhurbaşkanına söyleyeyim.’ Defalarca…

En son Sakarya mitinginde kararımı vermiştim ve ayrılacaktım listeden. Kesinlikle istemiyordum, ayrılacaktım. Konuşmasını bekliyordum. Bitsin, gidecektim yanına ‘Efendim bana izin verin, ayrılmak istiyorum’ diyecektim. Nedenini sorarsa da hazırladım kendimi. ‘Bir anda insanların beklentileri, eleştirileri, içerideki olaylar, herkesin bakış tarzı…’

‘Nereden geldin buraya’ der gibi bakış tarzı vardı, sanki başkalarının hakkını yemiş gibi göründüm. 30 yılını siyasete ayırmış insanlar vardı. Mesela Ekrem Yüce… Ekrem Ağabey’i ben seçim çalışmalarında tanıdım. Daha önce hiç tanımıyordum. Açık ve net söyleyebilirim, yaklaşık 1 ay beraber çalıştık, seçilemediğinde o kadar üzüldüm ki, ‘Ağabey o kadar isterdim ki vekil olmanı. Keşke benim yerimde sen olsaydın. Sen vekil olsaydın da ben dışarıda kalsaydım’ dedim. O kadar üzüldüm.

Çünkü 30 yılını vermiş, konuşması güzel, insanlara hitabı çok güzel, siyaseti bilen bir insan… Onlara karşı kendimi sorumlu hissettim. Ama tabi takdir burada büyüğümüzündü, büyüğümüz böyle gördü. Mesela Ekrem Ağabey, seçim akşamı vekiller belli olduktan sonra instagram’da paylaşım yapmış. Çok güzel bir paylaşım yapmış, ‘Durmak yok yola devam, yine beraberiz’ diye…

Kindar bir şey yok, ‘Seçilemedim’ diye ne kimseye darılmış ne insanlara kızmış ne AK Parti’ye kızmış ne Cumhurbaşkanına kızmış. ’30 yıldır varım. Dünkü çocuğu geldi burada siyasetin içine soktu’ tarzından bakmayıp çalışmalarımıza iyi gözle bakmıştı. Demiştim ki; ‘Allah inşallah sana daha güzel görevler verecektir.’ Çünkü ben o insanın hak ettiğini görüyordum.

Özgür Arık

Peki, bir milletvekili olarak Büyükşehir adaylık sürecinde Ekrem Yüce’nin aday gösterilmesiyle ilgili bir katkınız oldu mu?

Kenan Sofuoğlu

O konulara hiç girmedim. Mesela şu an il yönetimleri, ilçe yönetimleri yapılıyor. Ben hiç o konularda olmak istemiyorum. Ekrem Ağabey’in bir adaylığı yoktu bu arada… Rize’ye, ÇAYKUR’un başına gitmişti. Ekrem Ağabey de bir görev verilmesi üzerine geldi. Dedim ya; ‘Nasip seni gelecek bulacaktır…’ Ekrem Ağabey, bu işe girdiğimde beni en sıcak karşılayan insanlardan biriydi. Ben öyle gördüm. Onun bir yerlere gelmesini çok istiyordum.

Serdar Gül

Sayın vekilim, şunu merak ettim: Miting zamanı bırakmak istediğinizi, Sayın Cumhurbaşkanını beklediğinizi söylediniz. Konu sonra başka yerlere gitti. Bu düşüncenizi anlatabildiniz mi yoksa vaz mı geçtiniz?

Kenan Sofuoğlu

Berat Albayrak (Hazine ve Maliye Bakanı), Berat Ağabey benim sporculuk dönemimden beri ağabeyimdi. Bakanımıza orada ‘Böyle böyle bir fikrim var. Az sonra söyleyeceğim kendisine. Cumhurbaşkanımız ne der bana?’ diye sordum. Çünkü seçimden önce listeden ayrılırsam hiç yoktan sıra kayar ve AK Parti yine çıkaracağı milletvekilini çıkartır. Çünkü seçimden sonra ok yaydan çıkmış olacak. Araştırmalarımı da yaptım. Ok yaydan çıktıktan sonra bir milletvekili kaybetmek AK Parti için sıkıntı olur. Seçimden önce bunu söylersem sıra aşağı iner, öyle olduğunu öğrendim, çıkartacağı milletvekilini çıkartır.

Ben şuna inanıyorum; Türkiye genelinde milletvekillerinin oy getirmesi çok nadirdir. Oylar Cumhurbaşkanına… Bunu bir kere her milletvekili kabul edecek. Biz, şahıs olarak gitsek hiçbirimize 100-500-bin oyu görecek şahıs Türkiye’de çok nadirdir. Süleyman Soylu, Binalı Yıldırım gibi siyasetin içinde başarılı olmuş isimler belki oy toplayacaktır. Ama listelerde ben inanmıyorum ki ‘Şu kadar oy getirdim’ gibi bir durum söz konusu değildi ve ben ayrıldığım zaman da AK Parti yine aynı oyunu alacaktı. O yüzden de partiye zarar vermezdim. Belki basında çok çıkardı, konuşulurdu, ben de açıkça söylerdim.

1 aylık, hazır olmadan girmiş olduğum bu yol beni çok zorlamıştı. Bir anda her gün birilerinin bir şey talep etmesi, Ankara yolculukları, eşimin evde ‘Bu şekilde burada durmayız’ demesi gibi tepkilerin altında çok yoruldum ve vermiştim kararımı. Ama Berat Albayrak, orada ‘Eğer bunu yaparsan onu çok üzersin’ dedi. ‘Özellikle tam seçime birkaç gün kalmışken onu çok üzersin. Üzmek istiyorum diyorsan git söyle’ dedi.

Özgür Arık

Peki, şu an ne düşünüyorsunuz? Gelecekle ilgili planınız nedir? Siyasete devam edecek misiniz?

Kenan Sofuoğlu

Ben hiç içimden farklı düşünüp de farklı söyleyecek biri değilim. Bu görevi Cumhurbaşkanı istedi diye kabul ettim. İnanın bana, önümde 4 yıllık bir süreç var, süreç bittikten sonra kesinlikle izin isteyeceğim. Eğer lazımsam, ‘Devam et’ derse, ‘Milletvekili olarak değil, size hizmet edeyim. Geleyim yanınızda ne gerekiyorsa sizin için çalışayım.’ Ama milletvekilliği görevine devam etmek gibi bir niyetim yok.

Hakkımda konuşuyorlar, ‘İstifa et, bırak, ayağını masaya uzattın, şu, bu…’ Yahu umurumda değil. Değil de bana güvenilip bir görev verilmiş. Onun için duruyorum. Başka bir şey için değil. Yapacağım şeyleri ayrı bir kenara koydum. İnanın bana, 600 milletvekili varsa belki de içlerinde bu göreve en az meraklı olan kişiyim. Ama bu demek değil ki, ‘Ben bu görevi aldım, yatacağım.’ Benim yapacağım işler var.

Tuncer Kalaycı

Siyaseti bilmiyorsunuz, siyasete yabancısınız. Cumhurbaşkanı istedi, seçildiniz. Seçildikten sonra Cumhurbaşkanı ya da birileri sizi yönlendirdi mi? ‘Şunları yapacaksın’ dedi mi? Yol gösterdiler mi?

Kenan Sofuoğlu

Cumhurbaşkanımıza daha 1-1,5 ay önce sordum, ‘Efendim milletvekili yaptınız beni.’ İnsanların oylarıyla seçilsek de bize o koltuğu, 3’üncü sırayı veren Cumhurbaşkanımızdı. Benim yerime bu masadaki kimi oraya koysa şu an milletvekili oydu. ‘Bir emriniz var mı?’ dedim. ‘Bir hatam, emriniz ya da bir beklentiniz var mı?’ dedim. Baş başa konuşuyorduk, Spor Bakanı’mızı da çağırdı. İkimize bakarak, ‘Bu ülkede spora hizmet edin. Sizden bunu istiyorum. Spora faydalı olacak işler yapın’ dedi.

Özgür Arık

Sizi niçin milletvekili yaptığı da böylece anlaşılmış oldu. O anlamda yararlanmak için…

Kenan Sofuoğlu

Benim konum spor. Bana spor dışında bir konu söylerseniz cahilliğimi bağışlayın, benim siyaseti bilme şansım yok.

Orhan Topçu

Sizin yaptığınızı şu an yapamayanlar var. Sponsorluk yasasıyla ilgili bir siyasetçi olarak iyi bir performans gösterdiniz. Projeyi anlattınız, arkasından onu söylediniz. Bence sizin TBMM’deki en büyük hizmetlerinizden birisi olacak. Siyasete de ısınmışsınız, performansınız çok iyiydi. Dediğiniz şey yasalaşırsa siyaseten büyük bir hizmet vermiş olacaksınız.

Kenan Sofuoğlu

Meclis’te yemin töreni dışında bir kere konuşma yaptım. O konuşmamda bir tane not elime alıp okumadım. Milletvekillerinin yüzde 99’u geldiler, not okudular. Onları kötülemek için söylemiyorum ama ben oraya çıkarken ne biliyorsam, ne yaşadıysam, ne eksik gördüysem onu anlattım. AK Parti’ye bile özeleştiri yaptım orada.

Ben siyasetçi olarak görmüyorum kendimi… Görev verilmiş bana, görevini yerine getirmeye çalışan bir adam olarak görüyorum. Etrafımdaki insanlara da diyorum; ‘Vekilim demeyin bana. Eğer yaşınız büyükse Kenan kardeşim, küçükse Kenan Ağabey diye hitap edin bana. Ben kesinlikle siyasette hayalleri olan biri değilim. Hayallerine çok şükür ulaşmış biriyim. Dediğim gibi; bir görev sürem var, yapacağım işler var.

Editör: TE Bilişim