Karasu’da ortaya çıkan ishal salgını üzerine medyada koparılan şamatayı gördükçe kendi kendime soruyorum:

Acaba kafayı mı yedik?

Karasu’da ne oldu?...

On bine yakın insan, ishal, mide bulantısı, kusma türü şikayetlerle hastanelik oldu…

Peki, bu kitlesel sağlık sorununun sebebi ne?...

Aşağıdaki deyişlerden hangisi yanıt yerine cuk diye oturuyor:

Norovirüs…

Kaçak su şebekeleri…

Liyakat…

Ciddiyet…

Yoksa medyamızdaki kimi entel kardeşlerimiz gibi kafamızı kuma gömüp tecahül-ü arifane’yi mi yeğleyelim:

***

Hans, İkinci Dünya Savaşı’nda dört yıl boyunca o cephe senin, bu cephe benim savaştıktan sonra terhis edilip ülkesi Almanya’ya dönmüş…

Münih’te ki evine dönünce ne görsün?...

Üç yaşındaki bir bebek salondaki halının üzerinde oynuyor…

Küplere binip karısına dönmüş:

-Bu ne?

Karısı:

-Bir bebek..

Hans köpürmüş:

-Ben bunun babası olamam!..

Kadın omuz silkmiş:

-Aman canım, demiş, ne kızıyorsun, o da sana baba demiyor ki…

Peki, bu adına ‘norovirüs’ denilen illetin anası belli de babası kim?..

***

Ne hazin bir durum!...

Bizim yetkililer daha çocuğun adını bile koymaktan çekiniyorlar…

Ülkede ve yerel yönetimlerde kamu kurumu işlev ve yönetimi konusunda yasaları ve liyakat esasını rafa kaldıranlar, halk sağlığını tehdit eden olay karşısında altı kaval üstü şişhane bir dünya görüşünün çelişkisini yaşamak zorunda kaldıklarından küçük dillerini yuttular:

-Söylesene birader…

-Neyi?..

- Bu salgının sebebini…

- Hık..pık

İl Sağlık Müdürü Aziz Öğütlü, norovirüsün ortaya çıkış koşullarını belirttikten sonra demiş ki:

“-Bakanlığımız yetkilerinde bir görev ihmali söz konusu değil. Salgınla birlikte gereken tüm çalışmalar yapılmıştır…

SASKİ Genel Müdürü Rüstem Keleş’de demiş ki:

“- Karasu ilçesinde yapılan denetimlerde su şebekemize 827 kaçak bağlantı tespit edilmiştir. Bunu yapan vatandaşlar için yasal işlem başlattık…

***

Pes!..

Daha sorunun adını koyamayan kent yönetimi, ileride ortaya çıkacak bir başka kitlesel sağlık tehdidine karşı nasıl mücadele edecek?