Sevgili okurlar,
Acısı ile tatlısı ile bir yılı daha geride bırakıyoruz..
Evet,” umutlar” gelecek yılda..
Eğer “umut” ediyorsak elbette!
Şu salgın döneminde yaşadıklarımızı, bir teraziye koyup tartarak, muhasebesini yapmak ve ondan sonra gelecekte yaşayacaklarımızın öngörülerini hesaplamak durumundayız!..
Maalesef, gelişmeler hayal ettiğimiz gibi çıkmıyor!
İşte bu noktada, gelecek için neyi “umut” edebiliriz ki?
Bir kuru ekmeyi mi?
Askıda ekmeyi mi?
Askıya alınan hak, hukuk adaleti mi?

Çevremizden başlayarak, şöyle geçen bir yılın hesabını yapan kaç kişi var aramızda?
Şu “Koronavirüsü” illetinin pençesine düşerek, hayatlarını kaybeden sevdiklerimizin durumunu kim düşünebilirdi ki?
Evet, ölüm bir gerçek!
Şair öyle diyor zaten;
“ O bir köprüdür, ondan herkes geçecektir..
Bu bir badedir, ondan herkes içecektir!”

İlahi adalete, ne itirazımız olabilir ki?
İtirazımız, “yaşanmışlıklar içindeki adaletsizliklere, eşitsizliklere, yalana, riyaya ve diğer nemelazımcılıklara, umursamazlıklaradır!..”
Bir sabah salası ile cenaze namazına bile duramadığımız, şöyle huşu içinde, acısını bile yaşayamadan uğurlayamadıklarımızı hatırladıkça, yarının neler getirip, getirmeyeceğini kim bilebilir ki?
İşte böyle karamsarlıklar arasında bile, “o yaşama sevinci, hayata tutunma, geleceğe bir gülüş, bir el sallama bile”, sevdiklerimiz için neler ifade etmiyor ki?
Salgın döneminde; “ilaç, tedavi, hastane, ambulans, doktor, sağlıkçı, aşı, buluş” kelimelerini sıkça duyan bu toplumun bireyleri olarak, insanı yaşatmanın önemini kavramayan mı vardır?
Bin derde deva aradığımız bu günlerden, yeni bir yıla evrilirken, elbette söyleyeceklerimizin olması kaçınılmazdır..
Her milletin bireyleri, kendi kültür değerlerini koruyarak, yaşayarak, çevresindekiler ile uyum içinde yaşamaya özen göstermelidir..
Bugün yaşadığımız Avrupa Birliği ülkelerinde, buruk bir Noel ve buruk bir yılbaşı için kentler yine de süslendi..
“Umutlar, tüm beklentiler” yeni yıla bırakıldı..
Koronavirüsü salgını ölüm korkuları bizleri evlere hapsetse de, gelecek için umut ışığı aralayanların, “evrensel değerler adına, yaşama, yaşatma, birlikte geleceğe yürüme, kinsiz, öfkesiz, terörsüz günler dileği”, bizi çok ama çok umutlandırıyor.
Amansız bir savaş içinde olanların, dünyaya hâkim olma peşinde koşanların inadına, insani değerlerde buluşup, kardeşlik türküsü söyleyenlerin seslerini duyuyor musunuz?
Kan ve barut kokusundan, terör ve şiddetten uzak, yakılmış, yıkılmış kentlerden koparılan, bir bilinmeyene sürülen insanların acısı yüreğimizdeyken, insanlık bu yeni yılda artık, “bu birlik ve beraberliği, kardeşliği, adaleti, hakkı ve hukuku, tolerans ve tahammülü, birlikte yaşamı, çok kültürlü hayatı” keşfetmelidir..
Bu “Koronavirüsü” aşısının bulunması, ne kadar önemli ve sevindiricidir..
Kimin bulması, insanlık hizmetine sunması çok konuşulan bir meselede değil..
Önemli olan böyle bir umut ışığının yakılması değimlidir?
İşte Almanya’da yaşayan Türk kökenli Uğur Şahin Çiftinin bulduğu Koronavirüsü aşısı ile diğer aşılar, bizleri ne kadar sevindirmişse de, bu aşıların insanlığa eşit, adil bir şekilde sunulması da önemlidir..
Şimdi ülkeler bu hizmet yarışında ve rekabet içindeler..
İnsanların artık günümüzde nerede, nasıl yaşadığı çok önemli değildir..Önemli olan o insanların bulundukları ülkelerde, nasıl, ne şekilde ülke imkanlarından, zenginliklerinden yararlandığıdır..
O nedenle Almanya’nın imkân ve kabiliyetleri ile eğitimini tamamlayan, orada yeni bir hayat içinde yaşayan Uğur Şahin çiftinden, bir Türk vatandaşı gibi hareket etmesini kimse bekleyemez?
Hatta bir “Alman konuşsaydı” diye kimse tafra satamaz, terbiyesizlikte bulunamaz?!
Siz böyle söylemlerle kendinizi haklı çıkarmaya çalışırken, öte yandakiler, “bir Müslüman’ın bulduğu aşıyı mı vurduracağız” diye ortaya çıkarlar!
Gelin, insanlık adına yeni buluşlar, yeni icatlar yapanları, Ay’da, Mars’ta, Merih’te, yeni yaşam izleri arayanlara destek verelim, onları alkışlayalım..
Onların dini, ırki, kültürel farklılıklarının ne önemi var?..
“Kim, kimler insanlık adına güzel sözler söylüyorsa, buluşlar yapıyor ve bunları destekliyorsa, birlik ve beraberlik içinde yaşamı özendiriyorsa, hepimiz kardeşiz diyorsa, yoksulun, fakirin, düşkünün durumunu dert ediniyorsa” mesele nedir?
Yeni yıldan umut etmek, birlikte, uygar ve medeni bir şekilde yaşamak için hayaller kurmak bizlere yakışır..
“Savaşları, kini, öfkeyi, bağnazlıkları öteleyen, özgür ve barış içinde yaşam için”, hepimize düşen görev ve sorumluluklar vardır..
En azından vefat ettiğinizde, arkanızdan; “barış, özgürlük, insanlık, adil ve eşit, hakça bir düzen içinde yaşamaya kendini adamıştı..Özü, sözü birdi, insanlık adına yaşadı, yaşatmaya özen gösterdi “denilmesini kim istemez?!
Bu değerler için mücadele etmek, o kadar zor mu?
Yeni yılınızı şimdiden, en kalbi duygular ile tebrik ediyor, insanlığın kin ve öfkeyi, düşmanlığı ötelediği, barışa el uzattığı yılları görme temennisini buradan dile getiriyorum..
Gelin, sevgi ve saygıda, hoşgörü ve toleransta, güzelliklerde buluşalım..
Ne dersiniz?

TEŞEKKÜR
Sevgili Portre Yazarı Fahri Tuna’nın son çalışmalarından biri olan “ Hakikatin peşinde bir ömür Yusuf Cinal” adlı biyografi kitabı için, görüş ve düşüncelerini kaleme alan tüm sevdiklerime, dostlarıma ve sevgili öğrencilerim Fahri Tuna, Adem Sarı ve katkı yapanlara teşekkür ederim..
Ayrıca İstanbul’da başarılı bir operasyonla, eski sağlığına kavuşan Bizim Sakarya Gazetesi Genel Müdürü, sevgili dostum Özgür Arık ustaya da buradan “geçmiş olsun” dileklerimi iletiyorum..
Saygılarımla..