Çok partili demokrasiye geçildikten sonra, sağ-sol yelpazeden gelen iktidarlar aradan 5-10 yıl geçince ülkeyi krize sokmuştur.

    Öyle böyle krizler değil; sosyal ve ekonomik yıkımlara gidebilecek çok ciddi zamanlar geçildi. İçeride de, dışarıda da Silahlı Kuvvetlerin ağırlığı çoktu.

    Ama, şu ironi de klasik Siyaset Söylemi olmuştur:” Ekonomi çok kötü. İktidarı 3-5 sene sol partilere verelim; ekonomi düzelince alırız!”

    27 Mayıs 1960 İhtilali önemli siyasi travmaların başı gibi anılır. Oysa, ülkemiz  asırlarca Avrupa ile Asya’yı bağlayan köprü olmanın bedelini ödemiştir. 

    Yakın tarihte de, 12 Eylül 1980 Darbesi soldaki partilere de, milliyetçi, liberal  partilere de çok büyük bedeller ödetti, ödetiyor.     

   Her siyasi dalgalanma bir dolu genç kuşağa büyük kayıplar yaşattı. 12 Eylül’le, Yüksek Planlama Teşkilatı’nın(?) ÖZAL Kardeşleri Anavatan Partisi’ni kurdu.

    ANAP tek başına İktidara oldu. İç ve dış, sağ ve liberal iş dünyası desteğiyle, sosyal ve ekonomik krizler biraz aşıldı. Radikal sağ siyasetler de palazlandırıldı.

     1993 Yılında Cumhurbaşkanı Özal’ın ölümü ile AK Parti’yi iktidara taşıyan 2002 seçimleri arasında, Türkiye Siyasetine büyük bedeller ödetildi.

    25 Günlük hükümet vardı, 114, 128, 137, 150 günlük hükümetler oldu; en büyükleri 1 yıl 2 gün, 1 yıl 195 günlük hükümetler.

   2002 Seçimlerinden tek başına ve güçlü hükümet olarak çıkan, AK Parti İktidarı;

   Şu gün Cumhur İttifakı diye isimlendirilen ve kendilerince dillendirilen,” Topal Ördek?” durumuna indirgenen AK Parti İktidarı günlerine gelindik   

    AK Parti,“ Topal Ördek!” lafını, Büyükşehir Belediyesi Seçimlerini kazanan CHP için manşete taşıdığını ülke bilir.

    “ Büyükşehir başkanlıklarını CHP kazansa da, Meclis çoğunlukları AK Parti’de. Meclis kararı alamaz, çalışamazlar! CHP’li belediyeler Topal Ördek” denmişti.                         

     Eee Müslüman! Belediye de; O şehrin tüm halkı da bizim halkımız değil mi? Böyle bir şey olmaz, olamaz da;

    Amcamlar güçlü iktidar günlerinde, tren son hızla giderken, arkalarındaki tüm köprüleri mi attılar? Geri dönecek hiç köprü mü yok?

   

   Geri dönülecek köprünün eşiğinde CHP ve tüm Millet İttifakı var olabilir?

   Şu gün, Millet İttifakı’nı oluşturan tüm siyasi partiler ülke halkına da, dünyaya da büyük umutlar vaat ediyorlar.

    Çekil köşene, ülkenin önündeki 2 seçime kadar Millet İttifakı’nın nasıl bir İktidar yaptığını izle. İlk 4-5 yıl en küçük köstekte yapma, izle.

    İlk 4-5 yılda zaten İktidarın genel gidişi çok net belli olur. Hepimiz, tüm halk kötü yönetilen bir ülkede yeni çözümler aramaya başlarız. Ve;

   Ülke sosyal-ekonomik rahatlama günlerine yürüyebiliyor gibiyse; siyasetinizi gelecek ilk seçimlere hazırlamaya da başlarsınız.

   Belki geçmişte yaptığınız yanlışları da revize edersiniz:

    “ Biz Bize!” derken,” 83 Milyon insanımızla, Tüm Halkımızla!” sözcükleri Yeni AK Parti demeleri olur.

    “ Bizim Tren, komşu ülkelerle sıfır sorun!” diyerek yola çıkmıştı. Nasıl makas değiştirdik, niye anlayamadık;” Gelecek komşularla sıfır sorun da!” denir.   

   

    Sosyal ve ekonomik dertlerimiz büyük, çözümü de ufukta görünür gibi değil.  AK Parti içinde, Kimi Karunlar da dış ülkelerde kendini sağlama almıştır bile?

    Zaten giyim kuşamlarına, ev ve iş mekanlarının, arabalarının paralarına bakın; bu çağda herkes cillop gibi yaşamak istiyor.

    Kimse kimseyi kandırmasın! Ülkenin 83 milyon insanı da çağdaş, iyi güzel ve huzurlu yaşamak istiyor. Tek engel nedir?

     Siyaset gücünü, konforunu eline geçirmiş, sayısı da 5-10 bini geçmeyecek ülke insanı. Kendileri kurtarır da, çoluk çocuklarını düşünecekler!

    83 Milyon ülke insanı Türkiye’nin klasik iktidar çözümünü bulur. Dünya Devi Amerika bile başka çözüm kalmayınca; anahtarını Kendi Demokratlarına verdi.

    Türkiye çok kritik kararların eşiğinde; halkımız da, tüm dünya da ülkemizi özenle izliyor. İktidar değişimi olursa, kimse hazırlıksız yakalandık da diyemez!