Geçen haftaki yazımda, TÜRKİYE DEĞİŞİM PARTİSİNİN kuruluşu ile irtibatlandırarak, Ülkemizin değişikliğe ihtiyacı olduğunu, bu konuyu daha geniş bir şekilde ele alacağımı yazmıştım. MUSTAFA SARIGÜL ile ilgili değerlendirmelerim de eksik bir noktayı tamamlamak istiyorum Şişli Belediye Başkanlığı yaptığı günlerde, hizmet anlayışı, Şişli Belediye sınırları, hatta İstanbul İli sınırları dışına taşmıştı. Anadolu’ya gidecek cenazelere, cenaze arabası tahsis etmek, Anadolu’daki okullara, camilere, cem evlerine yardımcı, olmak, engelli araçları temin etmek, köy muhtarlıklarının ihtiyaçlarını karşılamak gibi hizmetleri de olmuştur. Kişisel olarak Anadolu’nun birçok köşesinde karşılığı, sempati duyanı bulunur. Bunlar siyasette başarı için yeterlimdir, tabii ’ki hayır. Partinin Kurucular Kurulu, Programı, Tüzüğü, maddi imkânları ve en önemlisi Liderin çizeceği portre, kamuoyunun gerçek gündemini yakalama becerisi, samimiyeti, toplumu ikna kabiliyeti, çözüm önerileri, başarı için önemli faktörlerdir. Bu konularda ’ki değerlendirmelerimi daha ilerde yapacağım.

Türkiye’nin siyasette değişime ihtiyacı var mı sorusuna, yok diyecek aklı başın da birinin olduğunu zannetmiyorum. Ülkesini seven, içinde bulunduğumuz durumu doğru değerlendirebilen her vatandaşımızın, değişim ihtiyacını hissettiğini düşünüyorum. Bu noktada önemli olan nelerin, nasıl ve şekilde değişeceğidir. Değişim tek başına yeterli bir anlayış değildir. Öyle olsaydı, değiştirdiğimiz siyasi sitemimiz bu kadar tartışma konusu olmazdı. İçinde bulunduğumuz siyasi, ekonomik, sosyal ve hukuki sorunlar da, doğru tespit edilmeden yapılan değişikliklerin, yeni sorunlar getirdiğini yaşayarak gördük. Değişimin, Ülkenin gerçek gündemine çözüm bulacak, çare olacak şekilde gerçekleşmesi gerekir.

Bu günlerde Ülkenin gerçek gündemi EKONOMİ VE SALGINDIR. Salgın bütün dünyayı ilgilendiren

boyutta bir olaydır. Salgınla mücadele etmek, başarılı olmak, ekonomideki başarıya bağlıdır. Bu nedenle EKONOMİ en önemli sorunumuzdur. Bu sorunun ana kaynağı ülke yönetimi ile ilgilidir. Yönetim şeklini değiştirerek Başkanlık sistemine geçtik. TBMM devre dışı bırakılarak Bakanlar Kurulunu dışardan atadık. Meclis, Devlet Başkanının tasdik makamı haline geldi. Siyasetin şeffaflığı, denetimi ortadan kalktı. Sonunda 18 yıllık iktidar mensupları bile hukukta reformdan bahsetmeye başladı Aslında bahsedilen reform, toplumun ihtiyacı olan ADALET için değil, yabancı yatırımcının güvenini kazanmak için, yapılacak değişikliklerle ilgili. Dünyada en yüksek faizle borçlanan ülkesiyiz. Merkez Bankası rezervlerinin, Cumhuriyet Tarihinde ilk defa, döviz bazında eksiye düştüğü belirtiliyor. Dün, faiz sebep, enflasyon neticedir derken, bugün üç ayda Merkez Bankası Politika Faizi beş puan yükseltildi. İşsizlik gençler de yüzde yirmi beş seviyesinde. İşçi, memur, emekli aldığı maaşla geçinemiyor.Çifci,esnaf,kobiler, sanayici borç batağında.İcra dosyaları otuz milyonu buldu.Vergi rekortmeni şirketler sıralamasında ilk on sırada beş banka var. Dünya Bankası verilerine göre en büyük kamu ihalesi alan şirketler arasında ilk onda, beş Türk şirketi var. Bir tarafta boşalan Devlet Kasası, diğer tarafta dolan banka kasaları, özel şirket kasaları. Bir bağımsız araştırma kuruluşu incelese eminim ’ki gelir dağılımı ve vergide adaletsizlikte en ön sıraları kimseye kaptırmayız. Evet, bu sebeplerle değişime ihtiyacımız var. Yapılan bir takım yatırımları, iyi şeyleri sıralayarak’ ’bizde bunları yaptık’’ diyerek işin içinden sıyrılamazsınız. Her iktidar bu ülkeye bir şeyler yapmıştır. Yaptık dedikleriniz vatandaşın karnını doyurmuyor. Geleceğini ipotek altına alıyor. İşte bu gibi birçok nedenle değişime ihtiyacımız var. Anayasada siyasette, hukukta, ekonomide, devlet yönetiminde acilen değişikliğe gitmemiz gerekli, yoksa bu Millet bu yükü daha fazla taşıyamaz.

Gelelim değişimi kim ve nasıl gerçekleştirecek sorusunun cevabına. İşte sorun burada. İktidarın böyle bir gücü var. Ancak hatalarından dönecek basirette olmaları şart. FETÖ olayında olduğu gibi, kendi canları yanmadan yanlışlardan dönmeleri, başkalarının yaşadığı olumsuzlukları hissetmeleri ile mümkün. Muhalefetin yapacağı ise, halkın gerçek gündemini iyi tespit edip, lüzumsuz polemikler yerine doğru politikalar üretmek, kaliteli kadrolarla ve doğru çözümlerle vatandaşın derdine tercüman olmaya çalışmaktır. Bunlar olmazsa ne olur? Korkmayın, bazılarının şeytani bir planı varsa, onu bozacak Tanrının da bir planı vardır. TÜRK MİLLETİ BÜYÜK MİLLETTİR ,TANRI HİÇ BİR DÖNEMDE TÜRK MİLLETİNİ ÇARESİZ BIRAKMAMIŞTIR.

Sağlıklı günler dileğiyle…