Savaştayız…

Malumunuz her savaşta tarafların asker, mühimmat, muharebe (savaş) ve muhaberat (haberleşme) tekniği önemlidir.

Bakalım bu savaşta neyimiz var, neyimiz yok, bilelim, ona göre beklenti içine girelim istedim.

Bu soruların cevabı, kısmen, Cumhuriyet Halk Partisi’nin hazırladığı “Türkiye’nin Salgına Karşı Kırılgan Sağlık Sistemi” konulu bir raporunda var.

Bu raporun mimarı; Ankara Milletvekili Eczacı Gamze Taşçıer…

İçeriği; Türkiye’deki hastane, yoğun bakım yatağı, doktor ve hemşire sayıları ile dünya ülkeleri ile kıyaslamaları…

Raporu özetleyelim;

Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilen COVID-19 (koronavirüs) salgını ülkemizde de yayılmaya başladı.

Tüm dünyada olduğu gibi, salgının sağlık hizmeti anlamında yarattığı ve yaratacağı kriz görülebilmektedir.

Ülkeler salgının sağlık hizmetlerinde ani bir talep ve bunun sonucunda da sistemin tümüyle çökmesi tehlikesine karşı, yavaş yayılım göstermesi amacıyla önlemler almaktadır.

Ancak alınan önlemlerin yetersiz kalması tehlikesi vardır.

Sağlık Bakanlığı 2018 Sağlık İstatistikleri Yıllığı’na ve OECD istatistiklerine dayandırılan rapora göre, ülkemizde hastane sayısı bin 534 iken bunlardan 889’u devlet hastanesi.

Toplamda hastanelerde 231 bin 913 hasta yatağı bulunuyorken, devlet hastanelerinde 139 bin 651, üniversite hastanelerinde 42 bin 66, özel hastanelerde 50 bin 196 hasta yatağı bulunuyor.

“OECD verilerine bakıldığında ülkemizdeki hasta yatağı sayısının diğer ülkelere oranla yetersiz olduğu açıktır...

OECD üyesi ülkeler arasında bin kişiye düşen hasta yatağı sayısı bakımından Türkiye 2.8 ile sondan 9. sıradadır.

Bu sayı Japonya’da 13.1, Almanya’da 8, Fransa’da 6, İtalya’da 3.2…

İtalya’da COVID-19 salgınının çok ciddi boyutlara ulaşması, İtalya’da büyük bir sağlık krizi yaratmıştır.

Kısa bir süre içerisinde on binlerce insanın hastalanması ve hastanelere başvurması sonucu İtalya, tedavi için hastalar arasında mecburi olarak tercihte bulunma durumuna dahi düşmüştür.

Basında yer alan haberlere göre İtalya’da 80 yaş üstü hastalar yoğun bakıma alınmamaya başlanmıştır. İtalya’nın hasta yatağı bakımından ülkemizden daha iyi durumda olduğunun altı çizilmelidir.

Virüsten etkilenen ve durumu ağır olan hastaların yoğun bakımda tedavi edilmesi gerekir.

Türkiye’de son verilere göre 38 bin 98 yoğun bakım hasta yatağı var ve buna göre ülkemizde yoğun bakım yataklarının toplam hasta yataklarına oranının yüzde 16,4…

Ancak bu yataklara yenidoğan ve çocuk yoğun bakım yatakları dahildir.

Erişkin yoğun bakım hasta yatağı sayısı, Devlet hastanelerinde 11 bin 171, üniversite hastanelerinde 4 bin 49, özel hastanelerde ise 8 bin 851toplamda 24 bin 71…

En kalabalık beş büyükşehirde ise yoğun bakım hasta yatağı sayıları Ankara’da 2 bin 591, İstanbul’da 7 bin 280, İzmir’de bin 780, Adana’da bin 391 ve Bursa’da bin 184…

Buna göre 10 bin kişiye düşen yatak sayısı Ankara’da 4.7, İstanbul’da 4.8, İzmir’de 4.1, Adana’da 6.3 ve Bursa’da 4…

Ülkemizde hekim sayısı da hali hazırda ciddi anlamda yetersiz iken, olası bir salgın hali için kesinlikle yeterli değildir.

Uzman hekim sayısı 82 bin 894, pratisyen hekim 44 bin 53, asistan hekim 26 bin 181, toplamda da 153 bin 128…

Hemşire sayısı ise 190 bin 499…

OECD üyesi ülkeler arasında bin kişiye düşen doktor sayısı bakımından Türkiye 1.9 ile son sırada…

Avusturya’da bu sayı 5.2, Almanya’da 4.3, İtalya’da 4, Fransa’da 3.4…

COVID-19 salgınında İtalya’da yaşanan kriz göz önüne alındığında, İtalya’nın bin kişiye düşen hekim sayısı bakımından ülkemizin iki katı daha iyi durumda olması, Türkiye açısından durumun vahametini ortaya koymaktadır.

OECD üyesi ülkeler arasında bin kişiye düşen hemşire sayısı bakımından da Türkiye’nin 2.1 ile yine son sırada, sağlık krizinin yaşandığı İtalya’da bin kişiye düşen hemşire sayısı Türkiye’nin üç katından fazladır.

Sonuç olarak ülkemiz olası bir COVID-19 salgını durumunda hem hasta yatakları bakımından hem de doktor bakımından toplam nüfusumuza oranla diğer ülkelerden ne yazık ki daha kötü durumdadır. Virüsün ülkemizde daha salgın halini almadan yarattığı kriz de ortadadır.

Bu virüsün ülkemizde yayılımını minimuma indirebilmek ve sağlık hizmetlerinin ani bir taleple çökmemesi için tüm önlemler kararlılıkla ve hızla alınmalıdır.

Söz konusu virüsün topluma yayılımı ne kadar yavaş olursa, sağlık hizmetleri de o kadar etkili şekilde verilebilecektir.

Ülkemizin hasta yatağı ve sağlık çalışanı açığı verilecek kararlarda göz önüne alınmalı, önlemler tereddütsüz ve çok geniş kapsamlı olarak alınmalıdır.

Kaybedilecek bir günün bile bu salgının tüm ülkeye yayılmasına neden olabileceği, Avrupa örneğinde açıkça görülebilecektir.

Durum bu…

Bakalım lafla peynir gemisi nereye kadar yürüyecek?