Sevgili okurlar,
Milletçe bir “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk Bayramı”nı daha idrak ettik...
Bu yasaklı, salgın döneminde elbette bu bayram sevincini milletçe coşku ile yaşayamadık!..
Şöyle sokaklara çıkıp, bir araya gelerek şiirler okuyamadık!..
Özgürce Bayrağıımızı rüzgarlarda dalgalandıramadık!
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının bizlere armağan ettiği bu milli Bayram'da, üç-beş kişi bir araya gelemedik!
Ama, ülkemiz siyasilerinin maşallahı var!
Onlar cenazelere, siyasi toplantılara izin vermekte ve göz yummaktan geri durmadılar..
Canları sağolsun!
Bu Millet, milli bayramlarını unutmaz, unutturmaz ve coşku ile kutlamasını da bilir..
Sabırlıdır bu millet!
Bekler, zamanı geldiğinde, cümle-aleme dersini verir, hatırlatır!..
Kalbimizin bir yerine yazdık “Mustafa Kemal Atatürk” diye!..
Olmadı, bileklerimize..
Yetmedi, otomobillerimizin arka camlarına..
Işık, ışık, dalga, dalga Mustafa Kemal Atatürk..
Özgür yüreklerde, bağımsızlık anlayışlarında..
Çocuğuna mama alamayan, Ramazan rızkını düşünen insanlara cezalar yazılırken, vatandaşımız, “bu cezayı ödeyemem “ diye gözyaşı dökerken, cemaatlere, tarikatlara kol-kanat germeyi başardık..
Dahası da var, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün “Nutuk” adlı eserini bile dağıtamadık...
Vahdettin'e övgüler düzüldü..
İskilipli Atıf, mezarı başında anıldı..
Saidi Nursi risaleleri eşliğinde, son temsilcisi mezara kondu..
Cumhuriyet'in, Atatürk Türkiye'sinin emekli amirallerini, ifadeye çağırdık..
Darbeci aradık, nasihat söylemlerinde..
Muhtıracı avına başladık, sabah, akşam!
“Bağımsızlık benim karakterimdir”diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün adını sildik, o Cumhuriyet eserlerinden..
Posterlerini ters çevirdik,üniversite kapılarında..
Heykellerini taşlattık, il ve ilçe merkezlerinde, köy okulları bahçelerinde..

Yetmedi, adını ananlara kan kusturduk, “ergenekon, balyoz, kafes” kumpaslarında...
Halkın parasını iç edenlere yol verdik, hava alanlarından..
Bir türlü “Euro&Doların”, Türk Lirasını eritmesini durduramadık!..
Milyarlarımız gitti, bu yolda gece-gündüz!
Birini atadık, birinin affını istedik, başkasını göreve getirdik ülkenin bakanlıklarında..
“Muasır Medeniyetler Seviyesine” çıkmak yolundan saptık, buralara geldik...
Cübbe ve sarık, sakal, hayatın içinde...
Eh yavrum, eh kızım, eh oğlum, eh vatandaşım..
Gri, yeşil pasaportla iltica gezilerinde..

Nerede olduğunu bir türlü öğrenemediğimiz 128 Milyar Doları arar olduk, ülkenin skorbordlarında, duvarlarında..
Kripto paralarda uçtu, gitti umutlarımız..
Sokak başlarında, meydanlarda soğan, patates bekler, oyalı, yazmalı kadınlarımız..
Bu yüzle de tanımak varmış vatanı?
Bu yüzle de yaşamak, beceriksizliği, yalanı, talanı, vurgunu..
Özlem bu ya, yine “İzmir'in dağlarında çiçekler açar” şarkısını hep birlikte, coşku ile söyleriz ya..
“Egemenlik, kayıtsız, şartsız milletindir” sözünü bir daha dağlara, taşlara, yüreklere yazarız..
Bilirim bu ülke toprakları cömerttir..
Denizde kum, derede çakıl tükenir, Mustafa Kemaller tükenmez!..
Yine Samsun'dan doğar, bizi aydınlatan güneşler..
O mavi gözlü, sarı saçlı seslenir, “birlik olun, güçlü olun, çağın gereklerini yakalayın, ayrışmayın..”diye!
Umutsuzluk yok bilirim..
Bu ülkenin toprakları cömert..
İnsanı mert ve cesur..
Kula, kulluk etmeyi sevmez..
Özgürlüğünü değişmez hiçbir şeye..
Yine Sakarya boylarından,Dumlupınar'dan,Tınaztepe'den İzmir'e koşar adım gider..
“Yaslı gittim, şen geldim, aç koynunu ben geldim” diye sert adımlarla yürür..
O Özgürlük Bayrağının ardından millet yürür birlikte..
El, ele, kol, kola..
Ayrılık yok, gayrılık yok..
Sen-ben yok..
Türkiye var..
Türkiye Cumhuriyeti var, paslı yüreklerde..
Biz yılıdırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız!
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun..
Biz bu destanı milletçe yazdık..
Birlikte, el, ele, yürek, yüreğe..
Yine yazarız, yine başarırız..
Yeter ki, birlik ve beraberlikte karar kılalım..
Yeter ki?