Marifet uçmak değil, konmak demişler.

Bizimki de böyle bir uçuş ki Allah sonumuzu hayreylesin inşallah.

Bakalım nasıl uçuyoruz?

Hep söylenir; Türkiye’yi iflas noktasına getiren, sıcak paraya dayalı tüketim ekonomisi ve üretmeden kazanma anlayışıdır.

Bunun en doğru göstergesi nereden vergi topladığımız olsa gerek.

Türkiye'nin vergi rekortmenlerine bakın, üretenler değil parayla para kazanan bankalar önde gidiyor.

Türkiye'nin 2018 yılı kurumlar vergisi rekortmeni 10 milyar 610 milyon 547 bin 65 lira vergi tahakkuk ettirilen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası oldu. Ardından Ziraat bankası, İş bankası, Yapı kredi bankası, Garanti bankası ve Vakıflar bankası geliyor.

Buna karşılık Almanya'daki ilk altı vergi rekortmeni şöyle: Volkswagen, Daimler (Mercedes), BMW, E.ON Enerji, Deutsche Telekom, 6.Siemens…

Yani üretim sektörlerinde faaliyet gösteren fabrikalar…

Hadi gelin de kalkınma masallarına inanın şimdi…

Almanya’nın ihracat geliri 1.258 Trilyon Dolar, yıllık 350 Milyar Dolar dış ticaret fazlası veriyor.

Almanya’da buna rağmen işsizlik oranı yüzde 4.9, hadi 5 diyelim. Ama Almanya’nın işsizlere, bizim çalışanlara ancak verebildiğimiz asgari ücretin neredeyse 3 katını, sadece işsizlik maaşı olarak verdiğini de bir kenara yazalım.

Almanya bu hali ile yüzde 3 büyürken, Türkiye 147 milyar Dolar ihracat, 70 milyar Dolar dış ticaret açığı, yüzde 13 işsizlik oranı ile nasıl oluyor da yüzde 7.4 büyüyor, işte bu sorunun cevabını verecek bir uzman bulamıyorum.

Hadi gelin de Türkiye büyüyor, ekonomimiz uçuyor masallarına inanın şimdi.

Ha, inananlar da var, hatta iktidara oy verme konusunda direnenler…

Örneğin, Almanya’dan emekli olmuş hacı abi anlatıyor. “1000 euro emekli maaşı alıyorum. Geçen yıl 3500 TL ediyordu. Bu yıl 6 400 Tl. Bunlar hep AKP sayesinde oldu. Tabi ki oyumu AKP’ye vereceğim. Kimse nankörlük etmesin.”

Hacı abi bu kafayla, bu hükümete müteşekkir olmasın da ne yapsın!!!

Bir ülkenin ekonomisi, durumu ve yarın ne olacağı gelir kaynakları ile ilintilidir

İşte, ülkelerin gelir kaynakları;

Çin seri üretim, Hindistan yazılım, Japonya dijital teknoloji…

Peki Türkiye?

Türkiye’nin gelir kaynakları; Trafik cezası, bedelli askerlik, imar barışı, paralı poşet, tapu sınav vesaire harçları…

Ve tabi en başta vergi geliyor.

Bakın nasıl vergi topluyorlar daha doğrusu nasıl soyuluyoruz, özetleyelim;

Bir otomobiliniz var.
Alırken KDV ve ÖTV olarak fiyatının iki misli vergi veriyorsunuz.
Aldığınız her litre yakıtın %65'ini vergi veriyorsunuz.
Yıllık taşıt vergisini veriyorsunuz.
Sigorta, kasko adı altında yıllık vergi veriyorsunuz.
İki yılda bir muayene adı altında vergi veriyorsunuz.
Servise gidiyor vergi veriyorsunuz.
Lastik, parça vs. alıp vergi veriyorsunuz.
Yoldan, köprüden geçip vergi veriyorsunuz.
Trafik cezalarıyla vergi veriyorsunuz.
Devir, ehliyet, ruhsat için vergi veriyorsunuz.
Ha, şimdi bir de arabada sigara içince vergi (ceza) veriyorsunuz.

Yine araba örneğinden yola çıkalım;

Vatandaş Ali 2001 cc üzeri araç almak istedi ve bayiye gitti.
Aracın Türkiye'ye girişi: 100.000 TL.

Hesap gayet basitti: Araç: 100.000 TL. Motorlu Taşıt Vergisi (MTV): 7.505 TL. KDV: 46.807 TL. ÖTV: 160.000 TL. Toplam: 314.312 TL…

Kısacası: 1 araba Vatandaş Ali'ye, 2 araba parası vergiye!
Bitmedi…

Vatandaş Ali’de peşin para yok, çaresiz kredi çekecek…

Ve Vatandaş Ali, beğendiği arabayı alabilmek için bankadan 36 ay vadeli taşıt kredisi aldı.
36 ay sonunda bankaya 430.000 TL ödemiş oldu.
Vatandaş Ali 100.000TL’lik arabayı 430.000TL'ye aldı.
Vatandaş Ali böylelikle 1 araba kendine, 2 araba devlete, 1 araba bankaya almış oluyor.

Yani, Vatandaş Ali gibi cömert olun!
Kıbraşmayın, itiraz etmeyin, eleştirmeyin.

Tecavüz kaçınılmazsa zevk alın yani!!!