İl Başkanı Tever: “24 yıl önce meydana gelen ve asrın felaketi olarak adlandırılan Marmara Depremi, milletimizin yaşadığı en acı felaketlerden biri olarak tarihteki yerini almıştır. Ülkemiz için büyük bir felaket olan Marmara depreminde, binlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiş, on binlerce vatandaşımız yaralanmış ve evsiz kalmıştır. Geçen yıllar yaraları sarsa da, ne acılarımızı azalttı ne de kaybettiklerimizi unutturdu. Bundan sonra geçecek yıllar da asla unutturmayacaktır.

Bu süreçte devletimiz, maddi kayıpları telafi etmiş, gerekli birçok yasal düzenlemeleri hayata geçirmiş ve şehirlerimizin alt ve üst yapılarını yenilemiştir. Ancak giden canları geri getirmek mümkün olmadığı gibi her zaman depreme ve doğal afetlere karşı daha duyarlı ve bilinçli olmamız gerçeğini ortaya koymuştur. Bununla birlikte hala yapılacak çok şey olduğu gerçeğini de kabul etmek zorundayız. Deprem gerçeğine karşı toplum olarak her zaman hazır olmamız gerektiğini asla unutmamalı, yapı stoklarımızı sürekli denetime tabii tutmalı ve kentsel dönüşümün devam etmesi için cesur adımlar atmayı hep birlikte sürdürmeliyiz.

Şüphesiz ki ülkemiz, dünyanın en önemli deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Ülkemizi derinden sarsan 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremde binlerce vatandaşımız enkaz altında kaldı, milyonlarca vatandaşımızın evi hasar gördü ve yıkıldı. Burada da üzerinden 6 ay geçmesine rağmen hükümetimiz, 11 vilayetimizin tamamında ihya ve inşa çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. TOKİ’miz başta olmak üzere ilgili bakanlıklarımız ve kuruluşlarımız bölgenin yeniden inşa sürecinde öncü rol oynuyor. Binalar hızla yükseliyor. Kasım ayı itibariyle yapımı tamamlanan konutların teslimatı gerçekleşecek. Devletimizin amacı bir yıl gibi kısa bir sürede 319 Bin deprem konutunu vatandaşına teslim etmek olacak. Bölgede toplam 650 Bin konut inşa edilecek. Depremden korunmanın birincil yolu riskleri azaltmaktır. Riskli yapılarımızın dönüşümü, ada bazlı kentsel dönüşüm çalışmaları hayati önem arz etmektedir. Kentsel dönüşüm konusunda vatandaşlarımızın, yerel yöneticilerimize yardımcı olması gerektiği ve dönüşüm projelerinin en önemli unsuru vatandaşlarımızın rızası olduğunu asla unutmamalıyız.

Geçmişte yaşanan depremin günümüzde ve gelecekte de yaşanılması kaçınılmaz olacaktır. Burada en önemli husus, depremle yaşayabilmeyi öğrenmek, yapı stoklarımızı, evlerimizi ve işyerlerimizi depreme dayanıklı hale getirmektir. Yaşadığımız yüzyılın bilimsel verileri ışığında sahip olduğumuz bilgi, birikim ve teknolojinin imkânlarını kullanarak tedbirlerimizi almamız, kurumlarımız ve vatandaşlarımızla bir bütünlük içerisinde her zaman depreme hazırlıklı olmamız ve yaşanan bu büyük acıdan ders çıkarmamız gerekmektedir.

25-30 yıl aralıkla şehrimiz deprem görüyor. Bu tabloya baktığımızda yeni bir depremin yaklaştığını hepimiz söyleyebiliriz. Depremi unutmamak ve hazır halde bir şehir olmak için çalışmalarımızı gündemden düşürmeden sürdürmeliyiz. Depremin zararları üzerinden Sakarya’da çok ciddi çalışmalar yapıldı, kararlar alındı. Sakarya’da yatay mimarinin çok güzel örnekleri uygulandı ve uygulanmaya devam ediliyor. Sakarya’nın yaşadığı deprem tecrübeleri dikkate alındığında daha güvenli olan ve insan fıtratına da daha uygun olan yatay mimarinin önemi gün gibi ortaya çıkıyor. Türkiye’de çok fazla plan yapılır fakat uygulamaya gelince sınırlı kalır. Biz deprem gerçeğini göz önünde bulundurarak şehir olarak planlarımıza sadık kaldık. Şehir olarak en büyük hazırlığımızın da bu olduğunu düşünüyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle; böyle bir felaketin ve acının şehrimizde ve ülkemizde bir daha yaşanmamasını temenni ediyor, depremde hayatını kaybeden deprem şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına da tekrar tekrar başsağlığı ve sabır diliyorum” dedi.

Editör: Serkan Çağlar