Her şey çok güzel başlamıştı. ‘’Beni seven, bana değer veren, kendimi özel hissettiren birini arıyorum.’’ demiştin. Küçük hayatımın büyük hayali olmuştun. Amacım da seni sevmek, seni özel hissettirmekti. Ta ki sen benimle çok mutlu olup, çok sevilmeye başlayana kadar. Sonrasında her şey hızlıca değişti. İnsanların beklentileri ulaşabildikleriyle her zaman değişir derlerdi de inanmazdım. Bunu diyenler ne kadar da haklıymış. Ben ise bir kişiyi seversen o kişi değişmez aksine daha da mutlu olur, seni de mutlu eder diye düşünürdüm. Ne kadar da yanılmışım. Bir o kadar da safmış düşüncelerim, beklentilerim…

Aslında artçı şokları bana sözlerinle vermiştin ama ben fark etmemiştim ya da fark etmek istememiştim. İnsan sevdiğinin kusurlarını görmek istemez derler, doğru da derler. Sevmekle hata yaptık. Aslında sevmek bize güzel anlatılmıştı ama gerçekler öyle değilmiş. Doğru bildiklerinin yanlış olduğunu görmekmiş aslında insanı üzen. Düşüncelerini değiştirmeyecek olan insanları sevdik diye kayıplar vermişiz.

Yağmurdan sonraki toprak kokusunu sevdiğini söyleyip ardından yağmuru sevmediğini söylemiştin. Gördüğünü, kokladığını seviyordun ama onu sağlayan şeyi sevmiyordun. Karmaşıktın bir o kadar da anlaşılmazdın. Anlaşılmazlığın bile hoşuma gidiyordu. Yanlış olacak şeyleri doğru görmek sevgidenmiş. İşte insanlar böyle kör oluyor, böyle âşık oluyor ve böyle üzülüyor.

Seni onunla el ele gördüğümde üzülmemiştim. Düşündüğüm tek şey acaba onun seni benim kadar sevip sevmediğiydi. Yoksa sadece seni peşinden koşturup, olmayacak sözlerle aklını mı çeliyordu. Bunu düşünmek bile üzmüştü beni. Ona da bana söylediğin şeyleri söylüyor muydun? Onun yanında da gülüp, ona da ‘’Beni seven, bana değer veren, kendimi özel hissettiren birini arıyorum.’’ demiş miydin? Demişsindir tabii ki benim ki de soru işte. Bazen insan ne diyeceğini bilemiyor. Olsun…

O günün sabahında hiçbir şey yokmuş gibi mesaj atmıştın. Görüşelim, diyordun. Şaşırmıştım çünkü görüşmelerimizi hep ben istiyordum. Buradan da farkına varmalıydım ama işte neylersin sevince bunları göremiyorsun. Akşam buluşmuştuk. Söylediklerime gülmüştün. Ben de mutlu olmuştum, ‘’O da beni sevmeye başlıyor.’’ diye düşünürken söze girmiştin ‘’Sen çok iyi bir insansın…’’ diye orada anlamıştım. Ayrılıkların en büyük bahanesidir ‘’Sen çok iyi bir insansın.’’ demek ve bu sözün sonu malum sondur. Onca yaptığın şey, mücadelen, sevgin her şey boşa gitmiştir. Aslında ayrılmakta adaletsizliktir bir taraf ayrılmak isterken diğerinin ayrılmak istememesi hangi adalet kuralıdır? Cümlenin sonunda da ‘’Biri var’’ demiştin. Ortamı daha da alevlendirmiş ve birçok soru işaretli cümle oluşturmuştun kafamda. Tabii ki soramamıştım. Ayrılmıştık. Sen ona gitmiştin, ben ise neresi olduğunu bile bilmediğim yerlere, bilinmezliğe... Üstelik bir daha inanmamak ve sevmemek üzere. Sonra mı ne oldu? Gülüşlerim gözaltına alındı, sevgim tutuklandı, senli hayallerim ise iltica etti benden. Teşekkürler.