Son yerel seçimlerde İYİ Parti’den Büyükşehir Belediye başkanlığına aday olan Dr. Cihan Kolip, son paylaşımı ile Nasrettin Hoca’nın meşhur ‘un var, şeker var, yağ var, neden helva yapmıyorsunuz’ fıkrasını akla getirdi.

Görelim:

“SAKARYA Dünyadaki bütün insanlığa nasıl bir Şehirde yaşamak istersiniz diye soru yöneltmiş olsak verecekleri cevaplar şöyle olurdu;

-Dünyanın en uzun kum sahillerinden biri olsun,

-İçme suyu niteliği taşıyan dünyanın en önemli göllerinden biri olmak üzere birçok gölü olsun,

-Şifalı termal su kaynakları olsun,

-Yemyeşil ormanları olsun,

-Birçok Yaylaları olsun,

-Kışın Kayak yapılabilecek imkanları olsun,

-Longozu olsun,

-80 in üzerinde kuş çeşidi ve balık çeşidi olsun,

-Çok verimli tarım arazileri olsun,

-Ülkenin lokomotif sanayileri olsun,

-Yirminin üzerinde İçme suyu markaları ve fabrikaları olsun,

-Büyük Şehirlere yakınlığı olsun,

-Birde arsızlık yapıp Şehrin ortasından geçen bir nehir olsun diyen birileri bile çıkabilir...

Çok değerli Hemşehrilerim, dünyanın en şanslı insanlarından olduğumuzu söylersek haksızda sayılmayız.

Yukarıdaki bütün özelliklerin hepsini bir arada taşıyan, daha saymadığım birçok özelliği olan Sakarya’da yaşıyoruz.

Soruyorum; bu kadar yaşamsal önemde, farklı özelliklere sahip dünyada başka bir şehir var mıdır? Kesinlikle yoktur!!!

Fakat bugün bu şehir her türlü konuda Dünyanın değil Türkiye’nin bile 81 vilayeti arasında sonlarda yer almaktadır.

Çünkü Yaklaşık 25 yıldır bu şehri yönetenlerinde Dünyada eşi benzeri bulunmamaktadır!!!

Bizler Sakaryamızı Türkiye’nin en güzel, Avrupa’nın en çok konuşulan şehri yapmak için yola çıkmış ve projeler üretmiştik. İşte onlardan birisi de; Kültür Caddesi projesidir...

Bu projede Sakarya Nehri düzenlenmesi ve rekreasyonel kullanımı kapsamında Nehre paralel bir kültür caddesi düşünmüştük.

Bu caddede Sakarya’yı oluşturan bütün kültürlerin ( Laz’ı, Çerkez’i, Abaza’sı, Gürcü’sü, Doğulusu, Batılısı, Trakyalısı, Rumeli’si vb ) foglorik görüntülerin sergilendiği, yöresel lezzetlerin sunulduğu Sakarya’nın en önemli yaşam merkezini oluşturacak, Üvey evlat muamelesi gören Sakarya Nehri ile barışarak hayatımızın içine katacaktık...

Hayırlı bol bereketli, hastalarımızın şifa bulduğu Cuma’lar diliyorum…”

Bu çok haklı tespitte de gördüğünüz gibi ilimizin potansiyeli ile yaşadıklarımızın arasında uçurum var maalesef.

Ve Sakarya bütün bunları hiç ama hiç hak etmiyor aslında…

Bunu bize bir kez daha hatırlattığı için teşekkürler Cihan Kolip…

Bir teşekkürü de, seçimlerde aday olup bir dahaki seçimlere kadar ortalıkta görünmeyen adaylar gibi davranmadığı için hak ediyor bence…

HAVAMIZ DA KİRLİ SİYASETİMİZ DE!

Bir ülkenin iyi yönetilip yönetilmediğinin göstergesi, Dünya Adalet Projesi'nin Hukukun Egemenliği Endeksi, Dünya Bankası'nın Yönetişim Endeksi ile Sosyal Gelişme Endeksi verileri baz alınıyor.
Buna göre yönetim, siyaset ve siyasete güven sıralamasında Afrika ülkeleri ile boy ölçüşüyoruz.
Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığımız zaman nal topluyoruz.
Bu bizi hiç şaşırtmıyor çünkü hemen her gün siyasetçilerin doğrulara göre değil liderlerinin görüşlerine göre hareket ettiklerinin örneklerini görüyoruz.
Son örneklerden biri mesela, insanın içini acıtan bir örnek;
Sorulduğunda termik santrallerin filtresiz çalışmasına şiddetle karşı çıkan ama ardından Meclis'te termik santrallerin 2 buçuk yıl daha filtresiz çalışması için hazırlanan yasaya kabul oyu veren milletvekili…

Önce “Ben halk sağlığı uzmanıyım. Termik santraller 1 dakika bile filtresiz çalışmamalı. Bu akciğer hastalıklarının, kanserin direkt sebebi. Meclis'te son ana kadar mücadele edeceğim” diyor.
Ancak doktor vekil, TBMM'de termik santrallerin 2 buçuk yıl daha filtresiz çalışması için hazırlanan yasaya kabul oyu verebiliyor.
Gerekçesi de parti kararı…
Hatırlatalım;

Kömürle çalışan, 11 şehirde kurulu toplam 15 termik santral 2013 yılında özelleştirildi. Şirketlere, bacalarına filtre taktırmak üzere tam 6 yıl süre verildi. Devlet, şirketlere bu iş için 535.7 milyon lira da teşvik dağıttı. Paralar alındı, sürenin sonuna gelindi ancak koca şirketler kılını kıpırdatmadı. Aradan geçen 6 yılda, santrallerin çevresinde astım, bronşit gibi hastalıklar sıradan hale geldi, kanser ölüm vakaları katlanarak arttı. Santrallere baca filtresi takmadan 2.5 yıl daha çalışma izni verilmesini içeren yasa teklifi Meclis’te AKP ve MHP’li vekillerin oylarıyla kabul edildi.
Demek ki başta havamız olmak üzere her şeyin temizlenmesi için önce siyasetin temizlenmesi gerekiyor.

Bu siyasetle bu kadar oluyor…