Değiliz. Bizzat hükümet böyle istediği için hem de…

İşgal yıllarında, düşman kendi isot tarlasına girene kadar düşmanın varlığına inanamayan ve düşman kapımıza dayanana kadar işin ciddiyetini kavrayamayan bir milletiz.

‘Aman, bize bir şey olmaz’ zihniyetimizde cabası…

Dolayısıyla başından beri söylüyor, uyarıyoruz; Virüs kapanların, hastaların ve hastalık sebebiyle ölenlerin kimliğini açıklayın, nereliler, nerede oturuyorlar söyleyin ki, biz tanıyor muyuz, aynı ortamda bulunduk mu, temas ettik mi bilelim.

Bilelim de tedbirimizi alalım…

Efendim, hasta mahremiyeti!

Ne demek hasta mahremiyeti yahu? Bu genele şamil bir hastalık, hızla bulaşıyor, hızla yayılıyor. Bütün bunlar sır değil de hastaların kimlikleri neden sır olsun? Bu ayıplı bir hastalık değil ki…

Bakın sair ülkeler ünlü/ünsüz demeden ayırmıyor, kimliklerini saklamıyor.

Kanada başbakanının eşi, İspanya başbakanının eşi, Monaco prensi, İran’da bakan ve milletvekilleri, politikacılar, ünlü artistler, sporcular… Hepsini isim isim biliyoruz da ülkemizde kim hasta bilmiyoruz.

Bilmek ve tedbir almak istiyoruz ama sır diye saklanıyor.

Halkın çoğunluğu da başına gelmedikçe ve bir yakınında görmedikçe inanmıyor, inanmadığı müddetçe de sizin şu sosyal tecrit işi tutmuyor, tutmayacak…

Yılmaz Özdil’in belirttiği gibi;

“İletişim endüstrisinin profesyonelleri gayet iyi bilir ki, sıradan insanlar, sıradan insanların akıbetleriyle ilgilenmezler.

Topluma bir mesaj vermek istiyorsanız, toplumun o mesaja mutlaka kulak kabartmasını istiyorsanız, rakamlar, oranlar, istatistikler filan hikâyedir, toplumun tanıdığı birini örnek vermeniz gerekir.

Toplumu alarm seviyesine çıkarmak istiyorsanız, toplumda alarm zillerini çaldıracak birini örnek vermeniz gerekir.

İşte bu yüzden, bizzat Kanada hükümeti, Kanada başbakanının eşini, bizzat İspanya hükümeti, İspanya başbakanın eşini, bizzat Monaco sarayı, Monaco prensini açıkladı.

Çünkü bu ülkeler, tehlikenin boyutunu fark etmeleri için, vatandaşlarında alarm zilleri çaldırmak istiyor.

Normalde her türlü bilgiyi sansürleyen İran'ın bile en üst seviyede siyasilere virüs bulaştığını açıklaması ondan.

Bu yüzden Hollywood yıldızı Tom Hanks'ten haberiniz var.

Bu yüzden NBA yıldızı Kevin Durant'a bulaştığını biliyorsunuz.

Bu yüzden Cristiano Ronaldo'nun İtalya'ya dönmediğini duydunuz.

Sıradan insanların bu virüsü ciddiye almasının tek yolu, ulaşılmaz zannedilen insanlara bile ulaşabildiğini görmeleridir.

Bu virüsü kapmak ayıp değildir. Günah değildir. Yüz kızartıcı suç değildir.

Bu yüzden hasta mahremiyetiyle alakası yoktur.

Meselenin toplum sağlığıyla alakası vardır.

Sağlık bakanımızın “hasta mahremiyeti”nden bahsederek, virüsten hayatını kaybeden insanlarımızı saklaması, virüsün yaygın hale geldiği şehirleri gizlemesi, işte bu yüzden dört dörtlük yanlıştır.”

Ve hasta/ölü sayısının gizlendiği iddiası, apayrı bir garabet…

Aytaç Yalman’ın kamuoyu baskısı ile bu kategoriye sokulması, istatistiklere dahil edilmesi olayı gösterdi ki sayılar gerçeklerle uyuşmuyor.

Neden yapıyoruz biz bunu? Deve kuşu misali saklandıkça görülmeyeceğini, görülmedikçe yok olacağını mı sanıyoruz?

Çık söyle, gerekirse abart! Başka ülkeler toplum psikolojisi gerektirdiğinde bunu yapıyorlar, sen gerçek sayıları açıklamaktan acizsin…

Bakın Almanya başbakanı Angela Merkel niye ekrana çıkıp “Almanya ikinci dünya savaşından bu yana ilk kez bu kadar ciddi bir sorunla karşı karşıya” diyor, sayıları tek tek veriyor, sayı ve isim gizlenmiyor.

Merkel bunu halkı korkutmak için bile yapıyor olsa doğru yapıyor. Halk korkmalı ki işin ciddiyetini anlasın.

Fransa cumhurbaşkanı Macron ekrana çıkıp “savaştayız, bir orduyla veya bir ulusla savaşmıyoruz, düşman hemen burada” diyerek panik yaratma pahasına tehdidin ne kadar önemli olduğunu belirtirken, yanlış mı yapıyor.

İngiltere başbakanı Boris Johnson “bir yıldan fazla sürebilir, çok fazla sayıda aile, sevdiklerini zamansız kaybedecek” derken,

İtalya başbakanı Conte, onca ölüme rağmen hâlâ “virüs henüz zirve noktasına ulaşmadı, bu mücadeleyi kazanmak için 60 milyon İtalyan'ın desteğini ihtiyacımız var” derken yanlış mı yapıyorlar?

Yanlış yapan biziz ve onun içindir ki bazı mecburiyetleri kavrayamayan ve haliyle ciddiye almayan milyonlarca insan var.

Herkesi bu seferberliğin içine çekeceğimiz yerde olayın vahametini gizliyor ve sonra da -her kurban zamanı dana kovalayarak dünyaya rezil olduğumuz yetmedi- şimdi de parklarda bahçelerde dede kovalıyoruz…