Bavullarını topladı. Çok sevdiği evinin eşyalarını daha önce göndermiş sadece bavuluna koyacağı kendi özel eşyaları kalmıştı. Onları da hızlıca bavulunun içine sıkıştırdı. Wvin dışına çıktı ve gökyüzüne bakıp derin bir nefes aldı. Daha sonrada doğduğu, büyüdüğü eve son bir kez baktı.

Onu yeni yuvasına götürecek olan araca bindi. Araç ilerlerken son kez mahallesini izledi. Çok güzel anılar biriktirmişti burada fakat artık gitmenin zamanı gelmişti.

Araç güvenli bölgenin içine girdi ve onu bineceği geminin önünde bıraktı. Bavullarını oradaki görevlilerden biri aldı ve kalacağı geçici odaya kadar refakat etti. Artık sadece doğduğu evden mahalleden, şehirden, ülkeden değil gezegenden de taşınmaya hazırdı.

Uzay aracında kalacağı odaya girdi. Ufacık, her şeyin yapay olduğu bir ortamdı. Su ve oksijen ihtiyacı tamamen uzay aracının geri dönüşümü sayesinde sağlanmaktaydı. Burada çok kalmayacaktı fakat yeni gezegenine ulaşmasına da tam üç hafta vardı. Bir müddet idare edecekti.

Günlerini ona ayrılan odasında kitap okuyarak, karanlık uzayın eşsiz manzarasına bakarak geçirmeye çalışıyordu. Hazır besinlerle besleniyor, doğal olmayan oksijeni soluyordu. İnsan hayatının ne kadar da yapay ve basit olduğunu sorguluyordu. Oysaki ne de çok anlamlar yüklemişti hayata ve yaşama dair. Siyaset, din, tartışmalar, kurallar, yasalar, hayatlar... Hepsi arkasında bıraktığı dünyada kalmıştı. Yeni gezegende de bıraktığı dünyadaki kadar olmasa da siyaset ve düzen oluşturmak için kurulan bir komisyon bulunuyordu. Tek umudu henüz bu komisyonun yeni olması ve gezegenin her yanına hükmedememesiydi.

Üç hafta sonunda gezegene güvenli iniş yaptılar. Dışarı çıktı ve temiz oksijeni içine çekti. Derin bir nefes aldığı için soluduğu hava ciğerlerini yaktı. Dünyadaki hava gibi değildi ya da bu hava daha temizdi, bilmiyordu ancak buna alışkın olmadığı için biraz sarsılmıştı. Gezegendeki komisyonun kurduğu büyük koloniye doğru baktı. Burada da tıpkı dünyadaki insanlar ve yaşam gibi bir işle meşgul olup, dip dibe yaşıyorlardı. Dünyadan tek farkı ise şu anda dünya nüfusu kadar kalabalık olmamasıydı.

Yaşayacağı yeni evine girdi. Eşyaları ondan önce buraya gelmişti. Artık kalan ömrünü burada geçirecekti. Buraya alışacak, burada kendi uzmanlık alanında bir iş yapacaktı. Arada komisyonun psikolojik desteğine ihtiyaç duyacak, yemek yiyecek, su içecek aslında dünyada yaptığından farklı bir şey yapmayacaktı. O anda insan olduğunun daha da iyi farkına vardı ve insan olmanın gerektirdiği standartları yapmak zorunda olduğunu anladı. Farklı bir gezegende olması, onu özgür kılmıyordu. Dünyada kurulan büyük sistem bu gezegende de işliyordu. Bu düşünceler çok canını sıktı. Halbuki o, bu gezegende farklı bir duyu hissedeceğini ve farklı bir yaşam yaşayacağını düşünüyordu. Fakat olmadı. Kendinden nefret etti o anda. Sonrasında da bir UFO’ya otostop çekip buradan da uzaklaşmak istedi fakat insanoğlunun gelebildiği en son nokta burasıydı ve buradan bir adım öteye gidemezdi. Mecburen başını eğdi, önünde neler yapması ve nasıl yaşaması gerektiği yazılı broşürü okumaya başladı.