Türk tarımının iflasının göstergeleri nedir desem, ilk akla gelen saman ithal edecek duruma düşmemizdir.

Buna bir de savaşın göbeğindeki Suriye’den patates ithal etmek eklenebilir.

Sadece kaçkınlarını değil, patatesini de ithal ediyor bize Suriye…

Hesapta kıyamet kopsa kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydik, açlık endişemiz yoktu.

Ama şimdi, ithal etmediği takdirde açlıktan ölecek ülkeler arasındayız.

İnsanın aklı almıyor; Üç tarafı denizlerle çevrili, mevsimleri düzenli, toprakları bereketli bir ülke nasıl olur da tarım ürünleri ithal eder?

Üstelik de taş taş üstünde bırakılmayan Suriye’den?

TBMM tatile girdi ama tatile çıkmayan ender milletvekillerimizden birisi olan İYİ Parti Kocaeli milletvekili Lütfü Türkkan açıkladı; Komşu Irak, buğday ithalatını sıfırladı, Türkiye ise ithalatta dünya birincisi…

Irak yahu Irak, 10 yıldır bombaların yağdığı, milyonlarca insanın öldüğü şu yakılmış yıkılmış Irak bile artık buğday ithal etmeyecek seviyeye gelmiş.

Lütfü Türkkan’dan dinledim;

Bir zamanlar Ortadoğu’nun en büyük buğday ithalatçısı olan Irak, son üç yıldır buğday ithalatı yapmıyormuş.

Ve Irak, buğday üretimiyle kendi kendine yeten ülkeler arasına girmiş.

Ülkede yaşanan iç savaşın ardından Tarım Bakanlığı, ülkede sulama sistemlerine yatırım yapmış ve kuraklığa dayanıklı tohumların üretimini arttırarak bu mucizeyi göstermiş.

Türkiye ise Corona virüsü pandemisi ile stratejik ürünler arasında ilk sıralarda olduğunu bir kez daha kanıtlayan buğdayda kan kaybetmeye devam ediyor.

Greenpeace, Covid ve Tarım Raporu’nda Türkiye’de bu yıl buğday ekim alanlarının bir önceki yıldan 600 bin hektar daha az olacağı ve üretimin 21 milyon tondan 18 milyon tona ineceğini öngörüyor.

Bu hesaba göre, yaklaşık 4 buçuk Çukurova Ovası büyüklüğüne eşit buğday ekim alanını kaybedeceğiz demektir.

İşte Lütfü Türkan buna isyan ediyor;

“Tüm dünyada korona etkisi ile stratejik ürünlerde korumacı politikalar uygulanmaya başlarken fiyatlar da artış eğiliminde. Çiftçisini üretimde tutamayan Türkiye ise buğdayda kan kaybetmeye tam gaz devam ediyor.

Geçen yıl 9.8 milyon ton buğday ithalatı yapan Türkiye buğday almak için 2.3 milyar dolar ödeyerek dünya buğday ithalatında birinci sırada yer aldı.

2020'ye ilişkin öngörüler durumun bu yıl daha da kötüleşeceğini gösteriyor.

Greenpeace'in ABD Tarım Bakanlığı'nın “Dünya Tarımsal Üretimi” – Nisan 2020 raporundan aktardığı verilere göre, Türkiye'de buğday ekilen alanın 2020'de 7.8 milyon hektardan 7.2 milyon hektara düşeceği öngörülüyor.

Buğdayda Türkiye'nin kan kaybı 2020'nin ilk 5 aylık ithalat rakamlarına da yansıdı. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre bu yılın ilk 5 ayında 4.3 milyon ton (geçen yıla göre 900 bin ton daha fazla) buğday ithalatı yapıldı.

Türkiye'nin buğday ithalatındaki artış, ‘makarna ve buğday üretmek için” diye açıklanmaya çalışılıyor. Oysa buğdayın anavatanı olan bu topraklar üretimde kullanılacak buğdayı da hasat etmek için fazlasıyla yeterli.

Son 18 yılda izlenen AKP politikaları ile buğday üretimi yapılan 24.5 milyon dekar arazide artık üretim yapılmıyor.

O ithal edilen buğday bu topraklarda yetişmiyor mu? Sadece kaybedilen arazilerde üretime devam edebilmiş olsaydık ithalata ödediğimiz 120 milyar TL üreticimize verilebilirdi.

Lütfü Türkkan’ın önümüzdeki eğitim-öğretim sezonuna dair ilginç açıklamaları var.

Malumunuz, Türkiye'de virüs vakalarının her geçen gün artış göstermesi gözleri önümüzdeki eğitim-öğretim yılına çevirdi. Okullar açılacak mı?

Milli Eğitim Bakanı ısrarla açılacak diyor ve tarih veriyor.

Haliyle kayıtlar, okullar zamanında açılacak gibi yapılıyor.

Peki okullar açıldıktan bir süre sonra salgı arttı, online eğitime geçiyoruz denilirse, kayıt paraları, servis ücretleri vesaire ne olacak?

Lütfü Türkan’a göre;

"Pandemi nedeniyle okulların bu yıl açılması zor görünüyor. İlk başta kısa bir süre açarlar. Açarlar ki; özel okullar ve vakıf üniversiteleri okul ücretlerini tahsil edebilsinler. Vatandaş gitmediği okula paraları öder ve sonra online eğitime geçer okullar."

Aynı konu CHP’Nin de gündeminde var, hatta bir adım ileri gidip Bakan’a soru önergesi verilmiş.

CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın soru önergesi şöyle;

“Bakanlığınızın, 2020-2021 eğitim öğretim yılının 31 Ağustos tarihinde başlayacağı duyurusundan sonra; özel okulların ücretlerini tahsil edebilmeleri için kısa süreliğine yüz yüze eğitim yapılacağı, daha sonra da EBA TV üzerinden online eğitime geçileceği iddiaları gündeme gelmiştir” diyen Kaya, “Çocuklarımızın ve toplum sağlığının özel okulların para tahsilatına alet edileceği iddiaları herkesi tedirgin etmiştir.

Okulların 31 Ağustos’ta yüz yüze eğitime başlayacağı, özel okulların para tahsilinden sonra yeniden online eğitme geçileceği iddiaları doğru mudur? 2020-2021 eğitim öğretim yılında, pandemi nedeniyle eğitimin aksamaması için gerekli önlemler alınmış mıdır?”

Bütün Türkiye, bu soruların cevabını beklerken, Bakan ise ayrıntıya girmiyor, “Okullarımızın açılması için her türlü hazırlığımızı yüksek bir dikkatle devam ettiriyoruz” cinsi muğlak ifadelerle olayı geçiştiriyor.