Hayatının uzun yıllarını takas yaparak geçirmişti. Geçimini de takas yaptığı eşyaları, ürünleri satarak sağlıyordu. Uzun yıllar boyunca her şeyi takas etmişti. Arabasından, evine, çamaşır makinesinden, televizyonuna ve daha nice isminin bile duyulmadığı eşyaları takas etmişti. Bu işe çocukken başlamıştı. Babası ona evde kullanmadığı eşyaları vermiş satıp kendi harçlığını çıkarmasını istemişti. O da ilk başlarda bu eşyaları satmıştı. Daha sonrasında da ihtiyacı olan eşyaları elindeki eşyalarla takas etmişti. Bu iş onun o kadar çok hoşuna gitmişti ki bu işi yapmaya karar vermişti. 

    Babasına bir gün okulu bırakmak istediğini söylemiş babası ise ona ‘’Eşek gibi okuyacaksın. Biz okuyamadık sen okuyacaksın!’’ diye bağırmıştı. O da boynunu büküp okumaya devam etmişti. Derslerinde başarısızdı. Öğretmenlerin yardımıyla bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Bu sırada da okuldaki arkadaşlarıyla değişik takaslar yapıyordu. Sevdiği bir silgi için elindeki iki kalemi veriyor ya da hoşuna giden bir kalem için elinde bulunan kalemtıraş gibi eşyaları gözden çıkarıyordu. Okul da bu takas işi kariyeri öncesinde ona çok faydalı olmuştu. 

    Pazarlığı da okul yıllarında öğrenmişti. Onun takas yaptığını bilen bazı öğrenciler kendilerinden bir şey istediklerinde karşılığında çok fazla şey istiyorlardı. O da onlarla günlerce hatta bazen de haftalarca süren uzun pazarlıklara giriyordu. 

    Büyüyünce kariyer seçimini takasçı olarak seçmiş ve birçok kişinin hayretle baktığı ve sonradan alıştığı bir mesleğe çevirmişti. Sokak sokak, mahalle mahalle dolaşır ve eskici gibi ‘’Takasçı geldi’’ diye de bağırırdı. Eskimiş veya takas edilmesi gereken eşyası olanlar takasçıyı duyunca hemen sokağa iner ve onunla pazarlığa otururlardı. 

   Artık yaşlanmıştı. Eskiden gezdiği yerleri artık gezemiyor, bu işi de yapmak istemiyordu. Pazarlıklar, yollar onu çok yormuştu. Bir gün karar verdi. Son kez dışarı çıkacak ve gidebildiği yerlere gidecekti. Hatta takas etmek isteyen olursa onlara artık son günü olduğunu söyleyip onlarla vedalaşacaktı. Sabah evden çıktı, gezmeye başladı. Sokaklarda ‘’Takasçı geldi’’ diye bağırdı fakat ne cama çıkan oldu ne de önünü kesip takas yapmak isteyen. Bu biraz moralini bozmuştu. Bütün gün boyunca gezdi ve hiç takas edecek bir şey bulamadı. Hüzünlü bir şekilde evine dönerken arka sokakta bir ses duydu. Sese doğru yöneldiğinde bir kişinin ‘’Takasçı’’ diye bağırdığını duydu. Çok şaşırdı ve hemen sese doğru yürüdü.

    Genç bir çocuktu ‘’Takasçı’’ diye bağıran. Duygulandı. Kendi çocukluğu, gençliği aklına geldi. Bir de bugün çıktığı son takas yürüyüşü aklına geldi. Hiç müşteri bulamamıştı. Belki de bu çocuk bütün müşterileri toplamıştı. Çocuğun yanına gitti. Selam verdi biraz konuştular, sohbet ettiler. En sonunda çocuk gitmek zorunda olduğunu söyledi. O da bu isteğe tabii ki diyerek karşılık verdi. Bu mesleği başkasının üstlenmesi onu çok mutlu etti. Genç takasçı giderken ona bağırdı ve ‘’Takas için teşekkürler.’’ dedi. Son takasını çocuğa sevdiği işini, sevgisini vererek çocuk da ona mutluluk vererek gerçekleştirmiş oldu. Sevgi ile mutluluğu takas ederek…