Ayasofya durup dururken gündeme gelmedi. Maksat hem gündemi değiştirmek hem de hassas konular üzerinden AKP seçmenini manipüle etmek.

İktidarın buna ihtiyacı var çünkü son anketlere bakılırsa oy oranı yüzde 30’lara kadar inmiş görünüyor. Dolayısıyla AKP’nin tek şansı; gündemi değiştirmek, siyaseti sertleştirerek tabanını diri tutmak ve dini sembolleri olabildiğince kullanarak partisinin eski tabanını toparlayabilmek…

Siyaseti bilenler ve takip edenler, aylardır Ayasofya AKP’nin son kozlarından birisi ve bugün yarın gündeme gelecek diyorlardı. Öyle de oldu…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz perşembe günü partisinin yönetim kurulunda Ayasofya’nın ibadete açılması konusunu gündeme getirdi.

"Ayasofya’da namaz da kılınır, Fetih suresi de okunur. Buna ancak ve ancak aziz milletimiz karar verir" dedi.

Sonra da parti yöneticilerine görev verdi: "Ayasofya için bir çalışma yapın, değerlendirip, konuşalım."

Oysa aynı Erdoğan, Ayasafya gündeme getirildiğinde temkinli yaklaşıyor, seçmenini hayal kırıklığına uğratma pahasına ‘Ayasofya gündemimizde yok’ diyordu.

Örneğin 16 Mart 2019 Tekirdağ mitinginde, Ayasofya’nın ibadete açılmasını isteyen bir vatandaşa şöyle demişti;

"Önce Sultanahmet'i doldurun sonra bakarız. Yan tarafta Sultanahmet'i doldurmayacaksın, Ayasofya'yı dolduralım diyeceksin. Bu oyunlara gelmeyelim. Bunların hepsi tezgah. Biz ne zaman, neyi, nasıl yapılacağını çok iyi biliyoruz. Bu namussuzlar böyle dedi diye biz adım atmayız."

Ve bu mitingden 3 gün sonra televizyonda canlı yayına katılmış, aynı konu açılınca şunları söylemişti;

"Bu oyunlara gelmeyelim, bunlar da tahriktir. Bu tahrik unsurlarını bozalım. Başka düşüncelerim de var ama bunlar konuşulmaz, bunlar yapılır. Mesela orada bir sergi de yapıldı, kuran tilaveti de yapıldı. Belli bölümünde şu an namaz da kılınıyor. Bunları da aşmak bizim için sorun değil ama getirisi götürüsü nedir? Bunun bir götürüsü var. Onun faturası çok daha ağır. Dünyanın çeşitli yerlerinde bizim binlerce camimiz var. Bunu söyleyenler acaba o camilerin başına ne gelir düşünüyor mu? Bunları düşünmeden söylüyorlar. Bunlar dünyayı tanımıyorlar. Muhataplarını bilmiyorlar. Ben bir siyasi lider olarak bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim."

Arşive bakınca bir açıklamasını daha yakaladım.

6 Haziran 2014’te restorasyonu tamamlanan Ortaköy Camii’nin açılış töreninde, Ayasofya’nın açılması için slogan atan gruba şöyle seslenmiş;

"Bize düşen bir görev var. Camilerimizi cemaatsiz bırakmayacağız. Ortaköy Camisi küçük, bizim kitabımızda cami değil de mescit olarak geçer. Bu mescitlerin cemaatsiz kalmaması lazım. Sultanahmet, Süleymaniye, Fatih. Şimdi, kardeşlerim, yan tarafından Sultanahmet’i bir dolduralım bakalım. Ama teravih namazlarında değil, bayram namazlarında değil, sabah namazlarında dolduralım. Ondan sonra gerisi gelir önce onu bir halledelim."

Yani, ısrarlı taleplere, ısrarla karşı çıkan Recep Tayyip Erdoğan’ın, bugün konuyu gündeme getirmesinin, pek öyle stratejik ve dış politikaya yönelik bir amacı yok.

Tamamen iç politikaya matuf bir harekete benziyor.

Dediğimiz gibi, AKP eriyor, Ali babacan ve Davutoğlu’nun partileri bir yandan, ana muhalefet bir yandan seçmen üzerinde etkili olmaya başlayınca, bir manevra ihtiyacı hissettiler, olan biten bu…

Ayasofya’nın ne denli etkili olacağı da muhalefetin tepkilerine bağlı…

Birileri direnirse, AKP için zafer o kadar anlamlı ve büyük olacak ama muhalefet stratejik davranır, olaya balıklama atlayıp AKP seçmenini tahrik etmezse, bu gündem AKP’yi kurtaramayacak gibi görünüyor.

Benim gördüğüm, muhalefet bu kez Erdoğan’ı yanıltabilecek gibi.

Nitekim CHP, oyunun farkına vardı.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Yetki Cumhurbaşkanı Erdoğan'da. 18 yıldır yapılmayan şey şimdi neden yapılmaya çalışılıyor. Dini kullanarak siyaset yapma alışkanlığı var" diyerek yangına körükle gitmeyeceğini gösterdi.

CHP Basın Sözcüsü Faik Öztrak da; “18 yıldır, Saray yönetimi ne zaman başı sıkışsa Ayasofya'yı ortaya atıyor. 18 yıldır iktidardasınız, tek adamın kararına bakar iş. Bunu istismar etmeyin, bunun üzerinden siyaset yapmayın, açacaksanız açın” sözleriyle istismar kapılarını kapattı.

Halka sorarsanız, çoğunun gündeminde Ayasofya yok, ekonomik kriz, işsizlik, yoksulluk, çaresizlik had safhada ve Ayasofya’nın karınlarını doyurmayacağının bilincinde…

Halktan biri olarak bana sorarsanız; Ayasofya bu haliyle gündeme geldiği için açılıp açılmaması umurumda bile değil…

Benim derdim, Ayasofya’nın bir istismar aracı yapılması ve Ayasofya’nın açılmasının Kemalizm’e ve emperyalizme karşı büyük bir zafer olarak sunulacak olması…

Oysa ne Ayasofya emperyalist amaçlarla müze yapıldı ne de Atatürk bu manada emperyalizme boyun eğdi. Mümkün değil…

Sinan Meydan’ın dediği gibi; “Ayasofya'yı kilise ve cami olarak görmek kolay! Atatürk'ün farkı her ikisine de saygıyla ‘insanlığın ortak mirası’ olarak görüp müze yapması.”

Tartışma bitmiştir…