Herkes en güzelini ister kendisi için, Allah’ım en güzelinin bir zamanı olduğunu sabrın sonunun vuslat olduğunu defalarca kanıtladığın için şükürler olsun.

Her sabah uyandığımda pencereyi açıp, evrene bakarım uzaklara dalar gözüm, her seferinde şükrederim, her yeni güne uyanmanın verdiği o büyük haz o büyük şans herkese nasip olmuyor.

Derin bir iç çekip, başlarım bana verdikleri için şükretmeye, en önce sağlık, huzur, aile, komşuların, dostların, arkadaşların ve sayılacak onlarca şey. En ümitsiz anda bile insan bakış açısını değiştirir ise hayat çok daha anlam kazanacaktır.

Mevlânâ Hazretleri buyurur:

“Mum olmak kolay değil. Işık saçmak için, önce yanmak gerek.”

İnsanın kemâle ermesi için gönül âleminin olgunlaşması zaruridir. Gönül olgunluğu ise; nefsin hoşlandığı şeyleri terk etmeyi, hoşlanmadığı çilelerle de terbiye olmayı gerekli kılar.

Yüce Rabbimizʼin Kur’ân-ı Kerîmʼi, bir harfi bile tahrife uğramaksızın devam ettirmesi gibi büyük bir lütuf olan Peygamber Efendimizʼin bütün davranışları da, kamil bir insan olabilmek için ölçü alınması gereken en müstesna hazinedir. Zira Yüce Rabbimiz, ayet-i kerimede:

“Kim Rasûl’e itaat ederse Allâh’a itaat etmiş olur.” (en-Nisâ, 80) buyurmuştur.

Şair ve mütefekkir Muhammed İkbal, bu hakikati temsili bir üslûpla ne güzel ifade eder:

“Bir gece, kütüphanemde bir güvenin, ışık etrafında dönen kelebeğe şöyle dediğini duydum:

«–İbn-i Sina’nın kitapları içine yerleştim. Farabi’nin eserlerini gördüm. Onların satırlarını kemirip durdum. Fakat bu hayatın felsefesini bir türlü anlayamadım. Bir güneşim yok ki, günlerimi aydınlatsın…»

Güvenin bu feryadına mukabil, yarı yanmış kelebeğin şu güzel ve ince cevabını hiçbir kitapta bulamazsın:

–Bak! dedi güveye; «Ben bu aşk için kanatlarımı yaktım. Hayatı daha canlı kılan, muhabbetle çırpınıştır; hayatı kanatlandıran da aşk ateşiyle yanıştır!..»”

Demek ki yanmadan aydınlanmak ve aydınlatmak mümkün değildir. Bütün Hak dostları da Hak aşkıyla yanarak kemâle ermiş yüksek ruhlardır.

Bu evrende her olayın bir imtihan; karşına çıkan herkesin bir vesile olduğunu unutmamak gerekir.

Ansızın bir sabah uyanamama ihtimalini insanlar her daim atlıyor, unutmamak lazım ki her ne koşulda olursa olsun yaşamak bile başlı başına Allah’ın bize lütfettiği büyük bir armağan.

Kalbi güzel tutunca kirletmeden bekleyince isyansız sabredince kazanıldığını; en güzelinin yaşandığını gösterdiğin için şükürler olsun.

Teşekkür ederim sabırla beklediklerimi yoluma çıkardığın ve beni hayal ettiklerime kavuşturduğun için.

Teşekkür ederim affetmeye devam edebildiğim için. Onca sorunun onlarca sıkıntının ardında zarar verebilen kalplere karşı beni böylesine güçlü kıldığın için. Bana bu kalbi bu aklı verdiğin için. Affetmenin hafifliğini ruhuma yaydığın için. Beni kanatsız da ruhen uçabilir kıldığın için.

Teşekkür ederim ailem için. Her şeye rağmen yan yana daha güçlü daha sıkı tutunabildiğimiz için.

Teşekkür ederim sağlıklı bedenim için. Uzun çalışma tempolarına uykusuz gecelere stresli bekleyişlere rağmen pes etmeden yoluma devam edebildiğim için. Küçük aksaklıklarda hemen toparlayabildiğim için.

Şu ömür yan yana diz dize kol kola el ele huzurla sıhhatle afiyette bizim olsun. Biz olsun. Bizimkiler olsun.

Sevgilerimle, hoşçakalın..