Söylemiştim demekten gerçekten nefret ediyorum. Söylediğim için değil, söyleyip’te dinlenmediğim için. Çok kez yazdım ve söyledim, görünen köy kılavuz istemez diye. Bu günleri çok ama çok önceden belirttim. Aslına bakarsanız artık yazmakta içimden gelmiyor. Yazarak, kötünün kötüsünü mü tarif edeyim. Önlem alınmazsa bunların olacağı belliydi, eşeği bağlamadan Allah’a emanet ettik. O da kafasına göre çekti gitti.

Hep iç piyasalarda ki sıkıntılardan bahsederek, durumun vahametini anlatmaya çalıştım. Şimdi birde dış piyasalar eklendi. Ben istiyorum olsun dediğimiz ve YSK’yı hukuksuzluğa zorladığımız İstanbul seçimlerinin yenilenme sonucu, yabancı yatırımcı kendini daha az kazanacağı güvenli limana çekme kararı aldı. Haliyle Bist100 endeksi düşmeye başladı. DOLar yükselmeye başladı. Tv kanallarında yabancı yatırımcı bize, borsa ve dövizde boyun eğdirmeye çalışıyor diye haberler yapılıyor. Yeminle gülüyorum bu arkadaşlara. 2003 de borsa’yı 9.750’den alıp 121.000 küsurlara çıkarırken yabancı yatırımcıya ses çıkarmıyordunuz. DOLar’a 1.25 – 1.35 arasında baskı kurarken ses çıkarmıyordunuz. Şimdimi bize ayar vermeye başladı bu yabancılar. Kaç kere dedim “Rüzgâra karşı işerseniz, üstünüz sidik olur” diye. Ya zamanında rüzgara güvenip yelken açmayacaktık, ya da mütevazi şekilde kürek çekmeye başlayacaktık. 2001 yılına kadar mütevazi kürek çekenlerin emekleri de heba oldu bu arada. Şimdi rüzgâr bizi nezle yapıyor diye kimse ağlanmasın.

Konulara hep daldan dala konuyorum ama o kadar çok konu var ki yapacak bir şey yok. Dün DOLar 6.25 i gördü, manipütalif ataktan çok fiziki alım olduğunu gösteriyor, merkez bankası bir hafta repo ihalesine ara verdi. Bu ne demek aslında biliyor musunuz? Döviz faizlerini, el altından yükseltmek demek. Yapılanları sorgulamıyorum artık, bir anlam veremediğim için. Önümüzde sorunlar dağ oldu, biz bu dağı nasıl aşacağız onu düşünmek lazım. Sadece ekonomik sorunlar değil, HUKUK sorunları, Eyt’lilerin HAK sorunları, Mahkemelerde ADALET sorunları, Yanlış yada kasıtlı olan Tarım ve Hayvancılık politika sorunu, Dış piyasaların Türkiye’ye güven sorunu konusunda özellikle dünya’da en tepelerdeyiz, CDS primimiz 490’lara kadar yükseldi ki başlı başına yabancının Türkiye’den kaçma sebebi.

Bugün Abd’nin, Çin için ekstra 200 milyar$ ithalata %25 vergi koyup, koymayacağını açıklayacak. Bu olay dünya çapında piyasalara başlı başına bir sorun oluşturacaktır. Bununla birlikte Abd – İran gerginliği hat safhada. AB genel problemleri, AB – İngiltere brexit anlaşması ve sayamadığım birçok dış sorunun yanında, sınır bölgelerimizde ki problemler var.

Bahar geldi dedik, YSK baharı tekrar kışa çevirdi, bu gelişmeler ile de kara kış kapıda. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi Reis, Müsiad toplantısında iş adamlarına ayar verdi. Artık ülkemizde hiç bir şey rasyonel değil, günlük sorunları ülke olarak saatlik yaşamaya başladık. En basitinden Hazine ve Maliye Bakanlığı bir açıklama yaptı, iç borçlanmanın ortalama maliyeti Nisan’da%22,18 e yükselmiş (Önceki %17,41) . Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirememe olasılığı %28 ile en yüksek seviyeye çıktı. Bu da dış borçları çevirmek için daha çok yüksek faiz anlamına geliyor.

İşin özeti kilometre taşlarına yazdığım her şey olmaya başladı, devamında kriz yaşamaya başlayacağız, sonrasında hiper enflasyon. Kişi başına gelir 6 yıl öncesine göre %25 düşmüş bir durumdayız. Hafta’ya finansal bakışta dediğim gibi bu piyasalar artık çöküşe girdi.

Hepimize hayırlı Cumalar olsun.