Adı : Ali..
Soyadı : Ak..
Konumu: Kuaförler Odası Başkanı...

Haberlisin.com sitesinde Ali Ak’ın sosyal medya hesabından yaptığı dehşetengiz açıklamayı okudum…
Açıklamayı özetleyerek köşeme alıyorum.

***

Oda başkanı demiş ki:
“- Esnaf teşkilatına, esnafına saygılı olmayan bir büyükşehir belediye başkanı var. Allah Sakarya’yı korusun. Vay Sakarya’nın haline.”
Peki, neden?..

Sakarya Esnaf Odaları Birliği ‘hayırlı olsun’ ziyareti yapmak için Büyükşehir’den bir hafta önce randevu almış, Hasan Alişan başkanlığında altmış civarında oda başkanı randevuya saatinde gitmişler; ama, başkan Ekrem Yüce bir saati aşkın bir süre heyeti bekletince, başkanlar görüşme yapmadan belediyeyi terk etmişler…

Randevulaşmaya karşı meslek odaları temsilcilerinden protestonun yükselmesi en doğal gelişmedir, tepkidir, çağdaşlıktır, nefsini koruma içgüdüsünden kaynaklanan uyanıştır…

Ama bir sorun var!..
Sorun ne?..
Yanıtı şu sorunun içinde yuvalanmıştır:
- Biz bu hale neden geldik?..
Bu soruya doğru, düzgün bir yanıt bulmadan sorunu kavrayamayız…
Gelin şu işi konuşalım…

***

Demokrasinin çeşitli tanımları vardır, hepsini alt alta sıralasak bu köşeye sığmaz…
Bir bakıma denebilir ki demokrasi ülke ya da şehir yönetiminde özgür tartışma ortamında denetim ve denge rejimidir…
Ama gel gör ki Sakarya’da işin bu yanı gündemden silinmiştir; içinde yaşadığımız düzen, toplum kesimleri temsilcilerinin, şehir yöneticileri karşısında yanaşık düzenine dönüşmüştür…
Bugünün Sakarya’sında demokrasi alanında meslek örgütü, sendika, patron örgütü lafügüzaf!..
Sakarya’da demokratik kitle örgütleri yapılanmasında geçerli olan anlayış, işi kurtarmanın, koltuğu korumanın, pozisyonu sürdürmenin yolu ‘iktidardaki politikacı’nın turnikesinden geçiyor…
Peki, demokrasi bu mudur?
Değildir!..
Bir meslek örgütü başkanı, bir sendikacı, bir dernek yöneticisi, iktidarın buyruğunda olmakla iş yaptığını sanır, ancak bir alettir; çünkü, eşit ilişkinin bilincinde değildir, konumunun ağırlığından habersizdir, sorumluluğunu kavramaktan yoksundur; kelepçe onun kafasına takılmış, bukağı beynine vurulmuştur…
Bu çarpık mantık bir sorun değil mi?...

***

Büyükşehir’de yaşanan olaya bir de bu yönden bakmak gerekiyor…
Ne Ekrem Yüce’ye bozulalım, ne de Ali Ak’a takılalım…
Peki, ne yapalım?..
Aynaya bakalım…
Ve gerçeğimizle yüzleşelim…

Sakarya’da ki demokratik kitle örgütleri ciddi bir özeleştiriden geçerek gerçekçi bir durum saptaması yaparlarsa, içli dışlı kuşatmayı yararak kendine gelecek, temsil ettikleri kesimlere yönelik onurlu işlevini yeniden üstlenecektir…