Sevgili okurlar,
Yeni yılın bu son günleri, sizlere Avrupa’da “Noel ve Yeni Yıl” hazırlıklarından söz etmek isterdim..Ama ülkemizdeki, siyaset kazanı kaynadıkça, bazı güzellikleri sizlerle paylaşmamız gecikiyor?..
Ama bu geçtiğimiz Pazar günü Almanya’dan gelen 100’ü aşkın konuğumuz ile Brüksel buluşmamızı anlatmasam, haksızlık olur!
Nevşehirli bir Türk kadını..Hem şoför, hem organizatör..Avrupa’nın göbeğinde,yani Almanya’da yaşıyor, hem direksiyon sallıyor, hem de insanları buluşturup, birlikte eğlenceli geziler düzenliyor..
Evet, Nejla  Müfettişoğlu’ndan söz ediyorum..
Bu yolda bayan arkadaşları da var..
Kuzey Almanya kentlerinden, çoğunluğu bayan olan yolcuları ile önce Belçika’nın Brugge kentine,oradan da Brüksel’e geçtiler..Onları Atomium parkında bekledim..Orada buluştuktan sonra onlara Brüksel’in simgelerinden Atomium anıtının yapılış öyküsünü anlattım..Can kulağı ile dinlediler..
100’ü Aşkın Avrupalı Türk kadını Brüksel’deydi..
Brüksel’in simge anıtı Atomium’un bir anda para basan ve insanların büyük ilgisini çeken bir konuma nasıl geldiğini, getirildiğini anlattım..
Sonra Brüksel’in tarihi dokusu olan Grand Place’ye geçtik..Muhteşem bir atmosfer ile karşılaşan konuklarım,heyecandan dillerini yutacak oldu..Hemen cep telefonlarını çıkarıp,resim çekmeye başladılar..
Sonra etrafımda ay şeklini alıp,onlara bu tarihi meydanın hikayesini ve buradan gelip geçen tarihi şahsiyetlere dikkat çektim..
Sonra Noel ve yeni yıl dolayısıyla süslenmiş cadde ve sokaklardan geçerek,Brüksel’in yine bir başka simgesi olan “İşeyen çocuk “ heykeline uğradık..Bronzdan yapılmış 61 Cm, boyunda bir çocuk heykeli bu! Bu küçük çocuğun da ilginç hikâyesine dikkat çektikten sonra konuklarıma şunu sordum:
Biz neden Grand Place’den, buraya kadar yürüdük, yürümek zorunda kaldık” dersiniz?
Elbette,bir anlam veremediler..
Onları daha sıkmamak için “ Bakınız Avrupalılar her şeyi çok güzel pazarlıyorlar. Bizler alış-veriş yapalım diye, bu vitrinleri süslü dükkanların önünden bizi buraya kadar yürüttüler, sonra geri döneceğiz..Elbette bu gidiş-gelişte, şu cazip hediyeliklerden almamak olur mu” dedim?
Herkesi bir düşünce almıştı..Biri,” Haklısınız Hocam, bizleri burada alabildiğine tutabilmek için hikaye üzerine hikayeler uydurulmuş” diyerek, işin düğümünü çözdü..
Keşke Türkiye’de de böyle işin farkına varsa insanımız!
***
Sevgili okurlar,
Habertürk TV’de, şu bizim Sakarya Tank Palet Fabrikası’nı Katar ortaklığı ile ihaleden satın alan veya kiralayan,ne derseniz,deyin Ethem Sancak ustayı dinledim..
“Ben patron değilim, emekçiyim” demesi de işin ayrı bir güzelliği tabii..
Ne taktiktir hani?
İnsanları kandırmak, mantar gibi su üstüne çıkmak..
Tertemiz,anlı,şanlı bir Türk iş adamı kılığına bürünmek..
Adam,ballandıra, ballandıra devrin hakimi Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip  Erdoğan’a olan sevgisi anlatıyor..
Vay be, “ne aşk, ne sevgi, ne bağlılık bu” demeden insan kendini alamıyor?..
Gazeteci arkadaşlarımız soruyor, o cevap veriyor..Gayet rahat..
Sakarya Karasu’da araziler kendisine nasıl verilmiş, Sakarya Tank Palet Fabrikası kendisine nasıl lütfedilmiş anlatıyor da anlatıyor..
Anlatıyor da, Sakaryalı milletvekili Engin Özkoç, peşini bırakır mı?
Sorular,cevaplar, karşılıklı salvolar..
Vay anam, vay!
Adamlar her şeyi milletin gözünün içine baka,baka anlatıyor..
Daha ne anlatsınlar..
Bir gizem oldu mu, “orası Milli Savunma Bakanlığı’nın uhdesinde” diyerek, işin içinden çıkıyorlar!
Ah be kardeşim,boşuna dememişler,” Minareye çalan kılıfını uydurur” diye!..
AK Partili kardeşlerim kızmasınlar ve alınmasınlar..
Onlar hep “abdestimizden şüpheniz mi var” diye olta atarlardı!..
Ethem Sancak usta, buna bile gerek duymuyor..
Niye duysun ki?
Devrin hakiminden icazetli..
Var mı diyeceğiniz?
Yürü baba, seni bu hengamede kim tutar..
Hani bizimkiler derdi ya, “bal tutan, parmağını yalar” diye!
Öyle de yala, böyle de yala!
Devir senin, kürk senin, post senin, devran senin..
Biz ise, bir türkü tutturup köyümüze dönemiyorsak, köyümüzde iktidar yapılmıyorsak, suç senin mi usta?
Merhum annem(Allah rahmetler eylesin) ne güzel de söylerdi:
Karakaş gözlerin Elmas!
Bu güzellik sende kalmaz!
…..
Bakalım, bu yıllardan geriye ne kalacak?
Şimdi söyleyiniz, yukarıda anlattığım Türk kadını Nejla Müfettişoğlu mu emekçi, Bay ballı Ethem Sançak efendi mi?
Neyse, bu millet daha çok uydurulmuş hikayeler dinler, koftiden kahraman iş adamlarının ağzına bakar!?
Sağlıklı güzellikler dilerim..