Yerelde bir şeyhin Sakarya protokolünce ağırlanması, genelde müstafi ticaret Bakanı’nın hiç başka yokmuş gibi kendi şirketi üzerinden ürün tedarik etmesi, buzdağının görünen kısmından ibaret…

Daha neler var neler…

Zaman zaman sözüne itibar ettiğim, dürüstlüğüne inandığım pek çok AKP’li dost ile bu konuları konuşuyoruz.

Çürümüşlüğün onlar da farkında, onlar da son derece üzgün…

Bunlardan bir tanesi de Abdurrahman Dilipak…

Kısa bir süre önce Sakarya İl Ormanı’nda epey dertleşmiştik. Ben de notlar almış ancak bir fırsatını bulup paylaşamamıştım.

Şimdi bu iki olayı Abdurrahman Dilipak’ın bakış açısı ile değerlendirmezsek olmaz.

Çünkü o hep uyardı, o gün de uyarmıştı.

İşte aldığım notlar üzerinden Müslüman olup da siyaset yapmayı tercih eden AKP’li ve sair inançlı insanlara öğütlerinden bir demet;

“Siyasette olanlar sırtlarını Hakk’a ve adalete dayasınlar. Cemaat ve belli aile ve aşiretlere, sermaye sahiplerine değil.

Ve siyaset sahipleri, çocuklarını ve yakınlarını bürokrasi ve devlet işlerine dahil etmesinler. Edeceklerse de çok dikkat etsinler.

Tarih bize “akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğini’ gerçeğini öğretti. Yusuf’u kim attı kuyuya? Hz. Lut’a karısı iman etmedi.

Hz. İbrahim sonrası peygamberler ve krallar 1000 yıl savaştılar. Bunların çoğu da akraba idiler. Hz. Zekeriya’ya, Hz. İsa’ya, Hz. Meryem’e, İmran ailesine, Hz. Yahya’ya, Hz. Üzeyir’e o kötülükleri yapanlar kimlerdi!

İşin içine siyaset girince, Hz. Muhammed’in bile toplu cenaze namazını kılamadık.

Osmanlı’da aile ve aşiret bağları, aynı zamanda tarikat bağları, mezhebi aidiyet duyguları çok güçlü idi. Onlar devlet içinde olsalar da emri kendi aşiret reislerinden ve şeyhlerinden alıyorlardı ve devlet içinde kendi yakınlarının menfaatini gözetiyor ve onların istihdamını önceliyorlardı.

Bu bir yandan devlet içinde iktidar çatışmasına dönüşüyor, öte yandan dış siyasette bu kişiler talimatı aşiret ve şeyhlerinden alıyor, cephede bile saf değiştirebiliyorlardı.

Enderun, devlette hizmet edeceklerin ve askerlerin daha çocukken alınıp, aşiret, aile ve cemaat bağlantılarının ötesinde devlete sadakat esası üzerine yetiştirilmesi yoluna gidildi. Ama bu defa da devlet başa bela oldu. Devlet bir aileden oluşuyordu, aile içinde iktidar savaşları başladı.

Devletin ideolojisi, devletin dini, devletin siyaseti öne çıktı. Devletin yardım etti şeyh ve aşiret güçlenmeye başladı. Devlet eğer adalete dayanmıyorsa, siyasetin fıkhı bir kenara bırakıp, dünyevi menfaatler onun yerine geçince yine olan oldu.

2. Mahmut Şeyhülislama “ya fetvayı ya kelleni gönder” diyebiliyordu.

Devleti kurtardık da bizi devletten, daha doğrusu kurtarıcıyı kurtardık da bizi kurtarıcının elinden kim kurtaracaktı!

Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır. “Masiyette itaat da yoktur”. Devletin alanı bellidir. Yetkisi dışında amir sıfatı ile nasihat bile edemez. Bakınız hutbe okurken Hz. Ömer’i susturan kadına!

Siyaset velayet değil, vekalet müessesesidir. Mahkeme kadıya mülk değildir.

Devlet kutsal, devlet adamı yanılmaz değildir. O da istişare ve şûra ile emrolunmuştur.

Devlet ya da devletlüler bizim İlahımız ve Rabbimiz de değildir. Onlar kutsal da değildir.

Bakın, tarikatlar ve aşiretler, devletle olan ilişkilerini gözden geçirsinler. Bu iş onlara da devlete de hayır getirmez.

O hemşericilik, çıkar gruplarının siyasiler, bürokratlar ve sermaye gruplarının kendi aralarında oluşturdukları oligarşik yapılar dağıtılmazsa devlet içinde bu hücreler zaman içinde kanserleşir. Bindikleri gemi batar.

Bakanların, aile bürokrasi ve iş dünyası ile olan ilişkilerine bakın! Bakın bu işin kimseye faydası yok. O kişiler de bundan zarar görürler. Dünyaları ve ahiretleri berbat olur.

Aman ha, çocuklarınızı ateşe atmayın. İktidara tamah etmeyin. Siyasetin sarhoşluğuna kaptırmayın kendinizi. Unutmayın şarap şişede durduğu gibi, haram para cüzdanda durduğu gibi durmaz. Ehliyet dışı elde edilen makam, cehenneme doğru çıkan gemiden bilet almak gibidir.”

Demek ki neymiş?

Siyasetçiler yakınlarını devlet ile yapılan ticarete ve bürokrasiye dahil etmeyecek…

Siyasiler, tarikat ve aşiretlerle ola ilişkilerine çok ama çok dikkat edecekler…