Serbes, 17 Ağustos depreminin yıldönümü sebebiyle yaptığı açıklamada, 7.4 büyüklüğündeki Gölcük merkezli Marmara depreminin Sakarya’da da büyük yıkıma yol açtığını hatırlattı. 25 bin 543 konut ve işyerinin ağır hasarlı olarak yıkıldığını belirten Serbes “19 bin 841 konutumuz orta hasar alarak kullanılamaz hale geldi. 3 bin 891 vatandaşımız canını kaybetti. Ancak bu kadar büyük bir felaketten yeterince ders alındı mı ?. Buna ‘evet’ demeyi çok isterdim ama maalesef alınmadı.” diye konuştu.

HANİ MİLAT OLACAKTI

Depremden hemen sonra yetkililer tarafından verilen beyanatlarda , depremin Sakarya için milat olacağının belirtildiğini ifade eden Serbes, bundan sonra zemini balçık gibi olan ovaya bina yapılmasına izin verilmeyeceği yönündeki açıklamaları hatırlattı. Ancak bu açıklamalara rağmen birkaç yıl sonra ovada yeni binaların yükseldiğinin altını çizen Serbes, şehrin zemini sağlam Korucuk ve Camili bölgesine doğru kaydırılmasının da sınırlı kaldığını dile getirdi. Serbes “Doğru bir kararla deprem konutları Camili ve Korucuk bölgelerine yapıldı. Ancak bu bölgeye yapılaşma yeterince teşvik edilmedi. Yeniden Adapazarı ovasına, verimli topraklarda binalar yükselmeye başladı. Bu binalar yeni deprem yönetmeliğine göre yapılmış olabilir ancak tarım topraklarının yapılaşmaya heba edilmesi depremin sonuçları kadar yıkıcı. Bina yapılacak verimsiz araziler bulunur ama birinci sınıf tarım arazileri bir daha bulunmaz.” şeklinde konuştu.

DEPREM BU ŞEHRİN GERÇEĞİ

Bugüne kadar meydana gelen depremler sebebiyle, depremin bu şehrin bir gerçeği olduğunun altını çizen Serbes, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Deprem öldürmez, sağlam yapılmayan binalar öldürür. Ne yazık ki halen Sakarya’da öldürme potansiyeli olan binalar mevcut. Depremde ayakta kalmayı başaran ve hasarsız gibi görünen binalar hale şehir için çok büyük bir tehlike. Bilim adamları bu binaların yeni deprem yönetmeliğini karşılamadığını, dolayısıyla yıkıcı bir depremde büyük can kayıpları yaşanacağı uyarısında bulunuyor. Bu konuda bir çalışma yapılmadı. Bu binalarda yaşayan insanlar büyük tehlike altında. 1999 depreminden kalan yapı stokumuz yeniden gözden geçirilmeli. Yeni deprem yönetmeliğine uygun hale getirilebilecek binalar güçlendirilmeli, diğerleri yıkılmalıdır.“

1999’DAN DAHA İYİ DURUMDA DEĞİLİZ

Serbes, bilim adamlarının açıklamasına göre şehrin deprem güvenliği bakımından 1999’dan daha iyi bir durumda olmadığının belirtildiğini ifade ederek “Gerçekten şeffaf bir şekilde şehir depreme hazırlık açısından masaya yatırılmalı. Kapsamlı bir çalışma yapılmalı. Bunun şakası yok. Burada insan hayatı söz konusu. Yeni bir depremde can kayıpları yaşandıktan sonra ‘ah vah’ etmenin de bir kıymeti yok. 1999 depreminde hayatını kaybedenleri nasıl geri getiremezsek, gelecek depremde hayatını kaybedenleri de geri getiremeyiz.” dedi.

HED DEFASINDA ‘BU SON’ DENİLDİ 26 KEZ İMAR AFFI ÇIKARILDI

Türkiye’de bu güne kadar her defasında ‘bu son’ denilerek 26 kez imar affı çıkarıldığını hatırlatan Serbes “ Özellikle imar afları konusunda iyi düşünülmeli. Depreme dayanıksız, kayıt dışı yapılmış bu binalara yasal statü vermek doğru değil. Bu güne kadar ‘bu son’ denilerek 26 kez imar affı çıkarılmış. İnsanın inanası gelmiyor. Rant ve bir takım siyasi kaygılarla imar afları çıkarılmasıyla ülkemize ve insanımıza en büyük kötülük yapılıyor.” şeklinde açıklamasını tamamladı.

Editör: TE Bilişim