Özkoç yaptığı yazılı açıklamada, Korona virüs salgınının Türkiye’de baş gösterdiği 21 Mart’tan bu yana 5 bin 955 insanımızın yaşamını yitirdiğine işaret ederek, özetle şunları kaydetti:

“Her bir yurttaşımıza Allah’tan rahmet, ailelerine, tüm milletimize başsağlığı diliyorum. Ortada büyük bir kayıp, büyük bir dert var. Bu kayıp duygusundan hareketle yıldönümünde 17 Ağustos’u hatırlatmak, dikkati çekmek istiyorum; biz, 21 Mart’tan bu yana 5 bin 955 insanımızı, salgın hastalıkta kaybettik. 21 yıl önce ise bir gecede, 45 saniye içinde 17 bin 480 insanımızı kurban verdik. Sadece 45 saniyede. Bugün, can sağlığı için haklı olarak Korona Virüs’ten sakınan, aşının derdine düşenler lütfen bir de bu açıdan baksın. 17 Ağustos’ta bu kadar büyük bir kayıp, acı yaşadık. Nedeni, depreme dayanıklı olmayan yapı stokumuzdu. Aynı acı, tekrar kapımızda. Depremin yine yaşanacağını biliyoruz. Binlerce canı tehdit edebileceğini biliyoruz. Derdimiz belli, derman belli. Bu derdin tek aşısı var; güvenli yapı stoku. Daha fazla vakit kaybeden, riski daha fazla büyütmeden, çok daha radikal adımlarla harekete geçmek zorundayız.

“DEPREME DAYANIKLI SARAYLARDA YAŞAYANLAR, HALKIN EVİNİ UNUTTU”

Deprem için ayrılması gereken kaynakların, halkımızdan toplanan vergilerin heba edildiğini biliyoruz. 21 yılın, 18 yılında tek başına ülkeyi yöneten mevcut siyasi iktidarın, depremle mücadeleye ilişkin ne bir takvimi, ne gündemi, ne de eylemi var. Bunca yıldır, halkımızın önüne binalarla ilgili bir analiz, güçlendirmeye ilişkin tablo, mali imkanlar, yönlendirme konulmadı. Kamu binalarının, okulların, hastanelerin deprem analizleri, güçlendirmeleri tamamlanmadı.

21 yılın sonunda vardığımız nokta; parası olanın sağlam zeminde, depreme dayanıklı evlerde oturabilmesidir.

Depremde Sarayı yıkılmayacak olanlar, işsizliği, yoksulluğu, ekmek derdine düşmeyi nasıl unuttularsa, depremin halkın canına nasıl mal olabildiğini, deprem korkusunu da unuttular. Her bir yurttaşın depreme dayanıklı evlerde yaşama, evlatlarına, sevdiklerine sahip çıkma hakkı var. Devlet, siyasi iktidar bunun koşullarını yaratmak zorundadır.

Yapmadılar, yapmıyorlar ve artık biliyoruz ki yapmayacaklar. Bizim halkımıza sözümüz var; yapacağız.”

Editör: TE Bilişim