Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Adapazarı İlçe Kadın Kolları başkanı Gülcan Sarıkaya öldürülen kadınlar ve İstanbul Sözleşmesi ile ilgili CHP Adapazarı ilçe binasında basın açıklaması düzenledi.

Basın açıklamasına İl Kadın Kolları Başkanı Azize Çeroğlu, İlçe Başkanı Ayşe Füsun Çetin, Parti Meclis Üyesi Ayşe Taşkent ve birçok partili katıldı. Sarıkaya, “Ak Parti iktidarında kadına, çocuğa ve LGBT bireylere yönelik şiddet ve tecavüz artmıştır” dedi.

“EN KAPSAMLI SÖZLEŞME”

İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik erkek şiddeti üzerinde çok uzun yıllardır çalışan uzmanlar tarafından hazırlanan en kapsamlı sözleşmedir ifadelerini kullanan Gülcan Sarıkaya, “Türkiye 11 Mayıs 2011 Tarihin de imzaya açılan İstanbul Sözleşmesini, aynı gün imzalayarak 24 Aralık 2011 tarihin de de mecliste onaylamıştır. İçerik olarak, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa konseyi sözleşmesi de İstanbul sözleşmesi olarak bilinir. İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik erkek şiddeti üzerinde çok uzun yıllardır çalışan uzmanlar tarafından hazırlanan en kapsamlı sözleşme.”

Sarıkaya’nın açıklaması şöyle:

NEDEN BUNLARA KARŞISINIZ?

“ AKP iktidarı ve ortakları, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi için, aylardır sistemli bir çalışma içindedirler. Sözleşmenin, devleti kadını korumakla yükümlü kılan bağlayıcı kararlarının “aile yapımız” dedikleri yani (erkek egemen odaklı) aile kavramını bozduğundan yakınıp durmaktadırlar. Böylesi bir sözleşmeden çekilmek, kadınların haklarını gasp etmek yolunda bir adım daha atmak anlamına gelmektedir. Bu sözleşmeden çekilmek, kadın erkek eşitliğini içimize sindiremedik demektir. Çünkü bu sözleşmeden, ancak ve ancak, kadınların eşit yurttaş olmasını ve kadınların erkek şiddetine karşı korunmasını istemeyenler rahatsız olabilir.”

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ GÜNDEM OLMALIDIR”

“Öte yandan; iş sözleşmeden çıkmakla da kalmayacaktır. Erkeklerin yaratacağı baskının ayak sesleri olan, Türk ceza kanunun 103. Maddesine ve medeni kanunun nafakayı düzenleyen 175 ve 176. Maddelerine yönelik yapılan saldırılar, bu bakış açısının bir uzantısıdır. Yüksek yargıda verilmeye başlanan cinsiyetçi kararlar, tacizi ‘’babacan’’ tavır diye kapatma çabaları da, aynı sürecin bir parçasıdır. Ak parti İktidarının ve ortaklarının meseleleri İstanbul sözleşmesiyle de sınırlı değildir. Artık bizim mevcut hukuk sistemimizden farklı bir hukuk sistemi tesis etme tahayyülleri var. Herkes şunu çok iyi bilmelidir ki, bu bir gündem saptırma girişimi değildir. İstanbul sözleşmesi gündemin ta kendisidir. Dört yıldır tasarı halinde mecliste bekletilen çocuk yaşta evliliğin tecavüz olduğunun görülmemesi de bunun somut ifadelerinden biridir. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin, zaten katlanarak artan kadına ve çocuğa, şiddet, saldırı, istismar ve tecavüzün daha da yaygınlaşmasına, yasal kolaylıklar getireceği açıktır. Dahası, bu yolla çocuklara, evlilik adı altında tecavüz edilmesinin de önünü açacağı bellidir.”

TEK BİR KADIN DAHA ÖLDÜRÜLMESİN DİYE

“Uzun yıllardır kadına, çocuğa ve LGBT bireylere yönelik şiddet ve tecavüzün, AK Parti İktidarı döneminde arttığına dair, somut veriler göz önüne alındığın da, İstanbul sözleşmesini kaldırmak şöyle dursun, hükümet gündelik hayatın pratiğin de, mağdur olan bu çevrelere yönelik, pozitif ayrımcılığı geliştirmeli ve bunun önünü açmalıdır. İstanbul Sözleşmesi bugünden itibaren âmâsız, fakatsız, tartışılmaya açılmadan etkin bir şekilde uygulanmalıdır. Tek bir Şule Çet'in daha pencereden atılmaması için, tek bir Nurtaç Canan'ın daha katilinin adını duvara kanıyla yazmak zorunda kalmaması için, tek bir çocuk daha annesinin boğazının kesilmesine şahit olmasın diye uygulanmalıdır.”

Editör: TE Bilişim