CHP Grup Başkanvekili, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na, “Tank Palet peşkeş çekildi” şeklindeki ifadeleri nedeniyle 100 bin liralık tazminat cezası verildiğini belirterek, “Bir daha söylüyoruz; peşkeş çekilmiştir. Ordumuzun malı, 5 kuruş bedelsiz devrediliyorsa, bunun anlamı ‘peşkeş çekmek’tir. Açıp Türk Dil Kurumu sözlüğüne baksınlar” dedi.

Özkoç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Ethem Sancak’ın BMC’yi satın alma süreci, Katar Ordusu’yla ortaklığı ve Altay Tankı ihalesini hangi koşullarda aldığına ilişkin bilgi verdikten sonra, Sancak’ın kendi ifadesiyle 5 kuruş para ödemeden, kira vermeden Tank Palet Fabrikası’nın BMC’ye devredildiğini söyledi.

Özkoç, özetle şunları kaydetti:

“Tank Palet Fabrikası, BMC’ye 25 yıllığına devrediliyor. Soracaksınız kaç paraya verildi diye. Ethem Sancak yanıt veriyor: 5 kuruş para vermeden 25 yıllığına aldım diyor. ‘Siz de akıllı olun, siz de para kazanın diyor’ Şimdi size soruyorum; biz buna karşı çıkalım mı, çıkmayalım mı. Ethem Sancak’a 5 kuruş karşılıksız burası verilsin mi, verilmesin mi?

Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünü alın, 5 kuruş bedelsiz bir şeyin verilmesine ne denir? Peşkeş çekmek denir. Peşkeş’in karşılığı budur. Şimdi Tank Palet Fabrikası, Ethem Sancak’a peşkeş çekildi mi, çekilmedi mi?

Kardeşim çekildiyse çekildi, adam tank üretecek. Milli mi? Olsun Katar Ordusuyla üretecek. Peki buna da kabul. Tank ne zaman teslim edilecek? 18 ayda. 18 ay geçti mi? Geçti. 20 ay geçti mi? Geçti. Ethem Sancak, Tank Palet Fabrikası’nda üretim yapıyor mu? Yapıyor. Ne üretiyor? Tank Palet Fabrikası bugüne kadar ne üretiyorsa, onu üretiyor. Peki bunun üzerine yüzde 12,5 kar koyup, parasını alıyor mu? Alıyor. Peki fahiş karlar koyuyor mu? Koyuyor. Yine parasını alıyor mu sorgusuz sualsiz? Alıyor. Bunu kimle paylaşıyor? Katar Ordusuyla paylaşıyor. Peki söz verdiği tankı üretti mi? Hayır, bir tane dahi tank üretmedi. Şimdi bunu biz söyleyelim mi, söylemeyelim mi?

“TANK PALET YETMEZ DEDİ, ARAZİYİ DE BEDELSİZ VERDİLER”

Ethem Sancak diyor ki 25 yıllığına orada bir fabrika verdiniz ama benim de bir fabrikam olsun, bana bir arsa verin diyor. Sakarya’nın Karasu ilçesinde 2 milyon metrekarelik bir arsayı, 5 kuruş bedelsiz veriyorlar. Karşı çıkmayalım mı?

Oraya Türkiye’nin en büyük teşviklerinden birini veriyorlar; 1,4 milyar liralık teşvik. Kimin parası? Sizin vergileriniz.

‘Ama bunun altyapısı var, ben yapamam’ diyor. 60 milyon lira veriyorlar altyapı için. ‘Kamulaştırmaya ben para veremem’ diyor. Kamulaştırmayı da devlet yapıp veriyor.

“LİDERİMİZ BEDELİ NE OLURSA OLSUN GERÇEKLERİ SÖYLEYECEK”

Bunları biz söylemeyecek miyiz? Anamuhalefet Partisi’nin görevi nedir? Biz bunları konuşursak vatan haini mi oluyoruz? Biz bunları söyleyince terörist mi oluyoruz? Biz bunları söyleyince bizi cezaevine mi tıkacaksınız, biz bunları söyledik diye milyarlarca lira tazminat parası mı ödeteceksiniz? Merak mı ediyorsunuz bu sorunun cevabını? Ne yaparsanız yapın Cumhuriyet Halk Partisi’nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu gerçekleri söylemeye devam edecek. Bedeli? Bedeli, tüm mal varlıkları elinden gitse dahi. Bedeli? Yola çıkarken göze aldığı aldığı, Allah’a emanet edeceği bir canı var, onu teslim etse dahi. Sonuna kadar milletin parasının bu insanlara peşkeş çekilmesine karşı mücadele edecek.

Biz ne yapacağız? Cumhuriyet Halk Partisi liderinin arkasında, dimdik , bedeli ne olursa olsun milletimiz için mücadele etmeye devam edeceğiz.

İşte 100 bin lira tazminat, 1 milyon lira tazminat, cezaevi… ne olursa olsun.”

“HAKİM, AYM KARARINI REDDEECEK GÜCÜ NEREDEN, KİMDEN ALIYOR?”

Anayasa Mahkemesi’nin ikinci kez ve oybirliğiyle Enis Berberoğlu için hak ihlali kararı verdiğine dikkati çeken Özkoç, yerel mahkemenin, Anayasa Mahkemesi kararını tanımama gücünü nereden aldığına bakmak gerektiğini söyledi.

Özkoç, özetle şunları kaydetti:

“Şimdi Cumhurbaşkanı iyi bir anayasa yapmamız lazım diyor. Mevcut anayasayı kabul etmiyorsun, mevcut anayasayı uygulamıyorsun…Anayasa Mahkemesi ne diyor? Enis Berberoğlu’nu yargılama usulü doğru değildir, Enis Berberoğlu’nu aldığı ceza bunun karşılığı değildir, Berberoğlu’nu tekrar yargılamak istiyorsan yargıla, ama onu cezaevine koyamazsın, onu derhal serbest bırak ve TBMM’ye gönder diyor.

Alt mahkeme olan 14. Ağız Ceza Mahkemesi’nin hakimi, ‘Hayır ben bunu kabul etmiyorum’ diyor. Bu gücü nereden alabilir? Yani Anayasa Mahkemesi kararının reddedilme gücünü, bu hakim nereden alıyordur? Bunu kendinize sorun. Biz cevap veriyoruz. Hiç çekinmeden, milletin gözünün içine baka baka, çünkü kendisi söylüyor; Recep Tayyip Erdoğan yapıyor. Recep Tayyip Erdoğan, eğer bunu istemezse, eğer yasaların uygulanmasını isterse; HSK’ya der ki sizi göreve çağırıyorum, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararları uygulamayan bu mahkemeyle ilgili gereğini yapın’ der.

Öğrenciler için diyorsun ya, terörist diyorsun ya, hedef gösteriyorsun ya, biz kendi içimizde seçmek istiyoruz rektörü diyen öğrencileri tutup karakola gönderiyorsun ya, senin İçişleri Bakanının provokatör Soylu, onlara teröristlerle bağlantıları vardır diyor ya…N’oldu dışarı çıktılar? Özür dilemeyecek misin, suratın kızarmayacak mı, bu millete bunun hesabını vermeyecek misin? Bunlar bizim çocuklarımız, sizin çocuklarınız, biz bunların hakkını, hukukunu korumayalım mı? Anamuhalefet partisine milletimizin bir mesajı var mı? Siz, çocuklarımızı terörist ilan ediyorlar, çocuklarımızı copluyorlar, çocuklarımızı kafalarını tutup öne eğiyorlar, oysa biz onlar okusun, vatana, millete hizmet etsin diyorduk. Siz buna rağmen susun mu diyorsunuz, muhalefet etmeyin mi diyorsunuz. Biz buna inanmıyoruz, milletimizin bize böyle bir şey söylediğine inanmıyoruz.

“MUHTAR, O KÖYÜN İNSANIDIR, KÖYLÜ TARAFINDAN SEÇİLİR”

Bir köy, oranın muhtarını seçerken birinci koşul nedir? Köylü, oy kullanacak. İkinci koşul; muhtar o köyden olacak. Sen (Boğaziçi Üniversitesi’nde) bir dışardan adamı getiriyorsun. İki oranın insanlarına oy kullandırtmıyorsun. Üç; liyakat sahibi olmayan adamı orada oturtuyorsun, dört; adam yalancı. Diyor ki dünyada, rektörlerin üniversite içi seçimle atandığı yer yoktur. Hollanda, Danimarka sıraladım hepsini, bana yalancı desene. E ben gerçekleri söylüyorum söylemeyim mi?

Gerçekleri söyleyince tazminat davalarına hükmediyorlar, susalım mı? Bundan korkalım mı? Gerçekleri söyleyince sizi tutup hapsediyorlar, bu evlatlarımızın insanlarımızın hakkını, hukukunu savunmayalım mı?”

“MAARİF VAKFI’NA AKTARDIKLARI PARAYLA, 2 MİLYON ÇOCUĞA TABLET ALINABİLİRDİ”

Özkoç, bugün yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararıyla Türkiye Maarif Vakfı’na 1,2 milyar lira kaynak aktarıldığını belirterek, Türkiye’de, evinde televizyon, tablet, internet olmadığı için eğitime erişemeyen 2,5 milyon çocuk varken, yurtdışında hizmet veren bir vakfa böyle bir kaynak aktarımı yapılmasını eleştirdi.

Özkoç, özetle şunları kaydetti:

“Bu ülkenin 21. Yüzyılda hala çocuklarının evinde bir tableti, televizyonu, interneti olmayan çocuklar var. Bunun için devletin kasasında para yok deniliyor ya. Biz de Anamuhalefet Partisi olarak bu kocaman bir yalandır diyoruz.

Neden? 2016 yılında Türkiye Maarif Vakfı diye bir vakıf kurulmuş, vakfın o gün atanan mütevelli heyeti üyelerinin hepsi ya AKP eski milletvekilleri ya da yakınları. Bu Maarif Vakfı’na bu yıl, 1,2 milyar lira para aktarılıyor. 1,2 milyar lira. Peki biz soruyoruz n’apacak bu vakıf. Efendim yurtdışında FETÖ’den arta kalan okulları alacak, oralarda kullanacak. Ana muhalefet partisi şu sorsun mu sormasın mı? Ya bırak FETÖ okullarını, Türkiye’de sen kendi öğrencilerine tablet ve televizyon verebiliyor musun veremiyor musun? Efendim para yok. Para yoksa buraya neden 1,2 milyar lira aktarıyorsun. Peki 1,2 milyar lira ne kadar tablet eder, yaklaşık 2 milyon tablet.

Senin öğrencin Türkiye’de 2 milyon tableti ellerini açmış, çocuğum okuyacak diyor, anne baba perperişan, sen götürüyorsun sevgili Bilal’inin işin içinde olduğu ve içinde AKP’lileri doldurduğun bu vakfa 1,2 milyar lira para aktarıyorsun.

KAYNAK: MEDYA SERVİSİ

Editör: TE Bilişim