Sıcak para olarak da tanımlanan yabancı portföy yatırımlarından tarihte görülmemiş hızda çıkış yaşanıyor. Yabancılar dört ayda 8.4 milyar doları bulan menkul kıymet varlıklarını satıp nakde çevirerek Türkiye piyasalarından çıktı. Türkiye'de ilk corona virüsü vakasının resmi olarak 11 Mart'ta açıklandığı göz önünde bulundurulduğunda yabancı sermaye çıkışının yılbaşında başlaması dikkat çekiyor. Hisse senetleri, bono ve devlet tahvillerinden ocak ayında 878.9 milyon dolar, şubat ayında ise 2.4 milyar dolar, martta 3 milyar dolar, nisanda ise 1.9 milyar dolar yabancı sermaye çıkışı yaşandı. Bu dört ayda hisse senetlerinden 2.9 milyar dolar, devlet iç borçlanma senetlerinden (DİBS) 5.5 milyar dolar yabancı sermaye çıkışı oldu.          

YÜZDE 87'Sİ ÇEKİP GİTTİ                                                                                                 Merkez Bankası'nın menkul kıymet istatistikleri ne göre, yurtdışında yerleşik kişiler portföylerindeki tahvil ve hisse senetlerinde 18 hafta boyunca kesintisiz satış yapıldı. Neticede yabancı yatırımcının elindeki bono ve devlet tahvili stoku 30 Nisan itibarıyla 8 milyar 394 milyon dolara kadar geriledi. Sene başında yabancı DİBS stoku 15.4 milyar dolardı. Yılbaşında yüzde 10.4 olan devlet tahvillerindeki yabancı payı ise yüzde 5.7'ye kadar gerilemiş oldu.              

2012'DE ZİRVEDEYDİ                                                                                    

Hisse senetleri ve devlet tahvillerine rekor yabancı sermaye girişi 22.8 milyar dolarla 2012 yılında gerçekleşmişti. 2012'de yabancı yatırımcının portföyünde 70.7 milyar dolar piyasa değerinde hisse senedi, 61.9 milyar dolar değerinde ise devlet tahvili stoku vardı. Sekiz yılda yabancıların bono ve devlet tahvili portföyünün yüzde 87'si kaçıp gitti. Merkez Bankası'nın menkul kıymet istatistiklerine göre, 30 Nisan itibarıyla piyasa değeri 146.5 milyar dolar olan devlet iç borçlanma senedi (DİBS) stoku bulunuyor. DİBS stokunun 138.1 milyar doları yerlilerin, 8.3 milyar doları ise yabancıların portföyünde. Yabancı bankalarda 4 milyar dolar piyasa değerinde, yurtiçi bankaların yurtdışı şubelerinde ise 529.5 milyon dolar piyasa değerinde bono ve devlet tahvili stoku var. Kalan 3 milyar 856 milyon dolar piyasa değerindeki devlet tahvili ise banka dışı yabancı yatırımcıya ait. Yabancı gerçek kişilerin yani bireylerin ellerinde ise 34.9 milyon dolarlık devlet tahvili bulunuyor.

Küresel sermaye akımları artık tersine döndü. Önce koronavirüs şoku ardından petrol şoku finansal piyasalarda ardı ardına iki siyah kuğu etkisi yarattı. Küresel sermaye sığınılacak liman olarak güçlü paraları ve merkez ülkelerini seçti. Gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışları şimdiye kadarki en yüksek düzeyine çıktı.

Bizim Merkez Bankası 17 Nisan itibariyle bu tutarı net bazda 66.6 milyar dolar olarak hesapladı. Konunun uzmanı kuruluş Uluslararası Finans Enstitüsü IIF ise 20 Ocak’tan 29 Nisan’a uzanan 100 günlük zaman dilimi için 100 milyar dolara varan bir hesaplama yapmasına karşılık nisan sonuna doğru hareketin yavaşladığını belirtti. TCMB rakamı da baz alınsa, sonuç değişmiyor, 1980 sonrasının en çok sermaye çıkışının gerçekleştiği yıl 2020 oluyor.

8.4 MİLYAR DOLARLIK TERSİNE SERMAYE GÖÇÜ                                                   Türkiye de sermaye çıkışlarından payına düşeni alıyor. Çünkü geçmişte uluslararası sermaye akımlarının gözdesi olmuş bir ülkeydi ve hatırı sayılır bir sermaye stokuna sahipti. 2020 tersine sermaye dalgasından Türkiye’ye düşen ise 4 ayda 8.4 milyar dolarlık tutar oldu. 2020 yılının her haftasında istisnasız net bazda sermaye çıkışı gerçekleşti.

Bunun daha fazlası devlet iç borçlanma senetlerindendi. Vadesi dolan itfadan parasını aldı ve gitti. 4 ayda da 8.4 milyar dolarlık net sermaye çıkışının 5.46 milyar doları devlet borçlanma senetlerinden gerçekleşti.      

YABANCI PAYI ÖNEMSİZ DÜZEYDE

Devlet iç borçlanma senetlerinde de şimdiye kadarki rekor çıkışı ifade ediyor. Bundan önce 2014 yılında tahvil piyasasından 2.9 milyar dolarlık net çıkış olmuştu. Daha çok 2001 krizi sonrası Türkiye DİBS piyasasına giren yabancılar portföy yatırımlarının tepe noktası yaptığı 2012 yılında 62 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştılar. DİBS piyasasının da yüzde 25’ini kontrol eder hale geldiler. O tarihten bu yana giderek payları azalan ve stok rakamları eriyen yabancı yatırımcıların 2020 yılının 4 ayında da stoklarını yüzde 45 erittikleri ve paylarını yüzde 5.7’ye düşürdükleri dikkati çekiyor.

BORSADA DAHA DENGELİ BİR YAPI

Hisse senetlerinden çıkan net yabancı sermaye tutarı da 4 aylık dönemde 2.95 milyar dolar oldu. Hisse senetlerinden rekor çıkış 2000 yılında gerçekleşmiş ve toplamda 3.2 milyar dolara varmıştı. 2018’de başlayıp 2019’da da süren sermaye akımlarındaki net çıkış süreci 2020’de hızlanınca, sıcak para stoku hızla azalmaya başladı.

Yabancıların 1989 yılında başlayan Türkiye hisse senedi piyasasına yatırımları 2007 yılında yüzde 72.4 ile rekor düzeye çıktı ve ardından küresel krizle gerileme eğilimine girdi. Mayıs 2020’de yüzde 55.96’ya kadar inen borsadaki yabancı payı 16 yıl geriye gitti ve 2004’teki yüzde 56.96 düzeyine döndü.

İstanbul Borsası yabancı payının yüksek olduğu bir piyasaydı. Fiyatları belirleme yönünde yabancıların hareketleri daha etkili oluyordu. Paylardaki yerli ile yabancı dengesinin kısmen kurulmasıyla piyasanın genel gidişinde yerlilerin etkisi artmaya başlayabilir.

4 AYDA ÜÇTE BİRLİK ERİME

Yabancıların hisse senedi stoku 2012’de 78.4 milyar dolara kadar çıkmışken 2020’de 22.2 milyar dolara indi. 2020’nin 4 aylık dönemindeki düşüş yüzde 33’e vardı. Şüphesiz stokun düşüşünde yabancıların satıp çıkması yanında hisse senedi değerlerindeki gerilemenin de payı var. Nitekim fiyat düşüşlerinin yerini artışa bıraktığı nisan ayında yabancıların hisse senedi stoku yatay seyrederken toplamdaki payları azalıyor.

BİR ZAMANLAR 158.4 MİLYAR DOLARDI

Mevduatları ile birlikte yabancıların Türkiye’deki toplam portföy büyüklüklerinin yıllar itibariyle 2002 yılında 9.2 milyar dolar olan bu büyüklük hızla yükselerek Mayıs 2013’te 158 milyar 397 milyon dolara kadar çıktı. O tarihten sonra da geriliyor. Bu yılın 4 ayındaki gerileme de 19 milyar doları buldu ve sıcak para stoku 56.3 milyar dolara indi. Bu tutar en son 2005 yılındaki 58 milyar doların biraz altında kaldı. Dolayısıyla toplam stok olarak da 15 yıl geriye gittik.

NEDEN BİTMEZ?

Sıcak para stokundaki hem artışın hem de azalışın yarar ve zararını büyük ölçüde yaşadık. Stok küçüldüğüne göre bundan sonra artık katkısı da azalır, çıkmaya devam ederse yaratacağı tahribat da aynı ölçüde küçülür. Ancak sıcak para stoku da bitmez, hareketi de. Biz bitti demedikten sonra tabi ki. Çünkü sermaye hareketleri serbest ve Türkiye ekonomisi dış kaynakla çalışmaya alışmış. Yabancı sermayeye ihtiyacımız varken dünyada da sermayenin bol olduğu ve fiyatının tarihin en düşük düzeyine indiği bir dönem yaşanıyor. İşler hafif düzeldiğinde sermaye akımları yeniden başlayabilir. Bu çarkta böyle dönmeye devam eder gider.