Birkaç gündür, şu sapık tarikat ve cemaatlerle ilgili yazmamın sebebi Akyazı’da bir çocuğa cinsel istismarda bulunan sapık şeyh elbet.

Şimdi sıra ona geldi. Ancak, tam bu noktada İsmail Saymaz’ın ‘Şehvetiye Tarikatı’ kitabından söz etmezsek olmaz.

Şehvetiye Tarikatı kitabı, bu saha ve bu alanla ilgili denetimsizliğin ve cehaletin, istismar etmek isteyenlere nasıl büyükçe bir pazar açtığını ortaya koyuyor.

Beyinden yoksunu insanların, cinsel istismar ve para kaynağı objesine dönüştüğü rezil bir dünyayı belgeliyor.

Allah'ı ve dini sermaye yaptığınızda risk neredeyse sıfıra iniyor, kârın haddi hesabı yok!..

Para ibadet aşkıyla akarken, üstüne cinsel istismar da bonus oluyor.

Kendi aklını başkalarına emanet, her türlü istismara açıklar ve çoğunlukla bu istismarın farkına bile varamıyorlar, varsalar da itiraz etmiyorlar.

İşin ilginç ve acı yanı, Dindarlarımızın bir kısmı bu iğrençliklerin sergilenmesi, sorgulanması durumunda, sözde din adına savunmaya geçiyorlar.

Bunu ‘dinin tartışılması’ olarak algılıyor, yok edilmesinden ziyade ‘örtbas edilmesi’ kaygısına düşüyorlar.

Oysa saldırıya uğrayan ve zarar gören, doğrudan din ve dindarlık…

Ama onlar bu çirkefleri yapanın değil, yazanın yakasına sarılmayı marifet sanıyorlar.

Mesela Ateist ve veya çok af edersiniz(!) Alevi bir vatandaş din hakkında işimize gelmeyen bir yorumda bulunsa, kıyameti kopartıyoruz ama hiçbir dindar Akyazılının, din adı altında küçücük çocuklara sarkıntılık eden o şerefsiz şeyhin dergahının önünde toplandıklarını, slogan attıklarını ben duymadım.

Pezevenk herif din adına ekranlarda yıllarca kadın oynatırken, ilk tavır koyması gereken sıkı dindarlar olması gerekirdi mesela ama ben bu tavrı sadece lâiklerden gördüm.

Bir başkası mehdiliğini ilân ediyor… Diğer 'dinî önderler' susarken, lâikler susmuyor, mesela…

Ve dediğim gibi, bazı vakıf ve cemaat yurtlarında savunmasız çocuklar tecavüze uğrarken, bu iğrençliğin peşini maalesef dindarlar değil, lâikler sürüyor!..

Birisi ayetlerle Bakara-makara yaparken ortalığı ayağa kaldırması gereken hocalar, akademisyenler, şeyhler çıt çıkarmıyor…

Fanilere Allah'ın sıfatları yüklenirken, kul hakkı yenilirken, mülakatlarda adaletsizlik yapılırken, tayin ve terfilerde akrabalar kollanırken, ‘haksızlık karşısında kılıç çekme’ edebiyatı yapanlar sus-pus oluyor ama bunu da lâikler dert edinip, kamuoyu oluşturuyor!..

Adam uğraşıyor, didiniyor, risk alma pahasına Şehvetiye Tarikatı kitabını yazarak, altına pislik süpürülen halının kenarını kaldırıyor ama biz dindarlar teşekkür etmek yerine yapanı savunmasak da yazana saldırıyoruz.

Müslümanları ve çocuklarını 'uygun cinsel istismar objesi' ve 'para kaynağı' olarak görüp dolandıran/tecavüz eden yapılar ile onlara cesaret veren denetimsizliğe ses çıkarmıyor, İsmail Saymaz’a tavır koyuyoruz.

Onu bunu bilmem…

Ne Diyanet’in fetvaları, ne şu ne bu...

Ne o kendine hoca diyen abuk sabuk adamların televizyonlardaki abuk sabuklukları...

Hiçbirinin yapamadığını yaptığı için, ben İsmail Saymaz’a şahsım ve dinim adıma teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum.

Ey mütedeyyin insanlar... Ey düzgün müminler...

Siz de okuyun İsmail Saymaz’ın kitabını...

Mideniz müsaade ederse sonuna kadar siz okuyun...

Ve bu sözde tarikatları ne yapacağımıza birlikte karar verelim.

***

Allah aşkına, makûl bir Müslüman nasıl olur da sırf sakalı var ve Arapça dua okuyor diye bir soytarının “badeleme” dediği şehvete kapılır...

Karısını, kızını, eşini, kız kardeşini hatta kendini, “sır odasında” şehvet düşkünü azgın bir soytarının salyalarına emanet eder...

Badeleme nedir lan geri zekalı!

Kendini şeyh ilan eden bir sapkının cinsel organını emmekle cennet nasıl gidilir be ey geri zekalı!

Hadi sen o haltı yedin de karını, kızını, ananı, babanı götürüp nasıl badeletiyorsun beyinsiz!

Şu alıntıyı neresinden, nasıl sansürleyeyim, bilemedim.

İyisi mi yaşı yetmeyenler okumasın, herkes otokontrolünü kendisi yapsın…

Sözde şeyhin savunmasından aktarıyorum;

“Sır odasında müridimle ilişkiyle girmezsem, mürit zikirden dolayı yanmaya başlıyor. İşinden gücünden kesiliyor ve deli duruma geliyor. Buna tıp çare bulamıyor.”

Eee şeyh bu, dayanamıyor tabi, tıbbın bulamadığı çareyi buluyor. Ne yapıyor, müridinin ağzından aktaralım;

“Hoca beni sır odasına aldı. İçerde hocadan başka kimse yoktu. Kapıyı kilitledi ve beni kolumdan tutup önüne doğru çekti. Önünde çömeltti. Şalvarından cinsel organını çıkardı. Sessizce bir şeyler okuyordu. Gözlerimi kapattım…”

İşte ‘badeleme’ dedikleri bu…

Kadını erkeği bir sürü geri zekalı, hadi cinsel sebeple olsa anlarım da, sırf cennete gitmek için şeyhleriyle cinsel ilişkiye girip, bir de bunu ibadet sanıyorlar ya… Ben söyleyecek bir söz bulamıyorum.

Topyekun Allah’ın ipine tutulmak varken önce şeyhlerin ipine bir süre sonra da bir sapığın pi.isine tutunmakla cennete gireceğini zenneden bir sürü haline getirildik ya ona yanarım.

Akyazı sapığını bir başka yazıda aktaracağım.