Günlük hayatta yaşanılanları, siyasette olanı biteni haber yaparak hızlı bir şekilde, halka ulaştırmak gazetecinin en önemli görevidir!

Gazeteci, haberlerinde gördüklerini ve bildiklerini objektif yazmalıdır!

Gazeteci, yazılarında saydam olmalı, flu yazılardan uzak durmalıdır!

Mustafa Kemal Atatürk, “Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır” Sözünü söyleyerek, gazetecilerin izleyeceği yol haritasını çizmiştir!

Evet! Atatürk’ün dediği gibi gördüklerimizi samimi olarak yazacağız!

Düşündüklerimizi samimiyetle söyleyeceğiz!

Bildiklerimizi samimiyetle anlatacağız!

Kalemimizi doğruluk mürekkebiyle dolduracağız!

Samimi olarak yazdıklarımız birilerinin hoşuna giderken, birilerini kızdıracak!

Peki! Doğruları yazdıktan sonra ne olacak?

Samimi olarak yazdıklarımızı beğenenler, bizleri tebrik edecekler!

Hatta tebrik konusunda biraz ileri giderek pohpohlayacaklar!

Ya beğenmeyenler ne yapacak?

Onlarda siyasi, ekonomik ve kaba kuvvet, şiddet ve hakaret dolu sözlerle tehdit edecekler!...

Bu memlekette gerçekleri yazarsan ekonomik ve siyasi erkin hedefi olursun!

Bir gazetede çalışıyorsan, Siyasi erkin baskısıyla işinden kovulursun!

Gazete sahibiysen, ekonomik baskı yaşarsın, gazetenin reklamları kesilir ve gazete ekonomik darboğaza girer!

Kamuda çalışan oğlun, kızın, gelinin varsa onlara, siyasetçilerin telkinleriyle mobing uygulanır!

Siz de sanal alemde ve günlük hayatta mobing yaşarsınız!

Siyasi ve ekonomik gücü elinde tutanlar, sizin için linç girişimi başlatırlar!

Yandaş Gazeteciler, linç girişimlerine yardımcı olurlar!

Yardımcı olmak zorundalar, çünkü havuzlarına akan sular kesilir bir anda…

Basın Örgütleri de susarak, yardım ederler linç girişimine!!!

Basın Örgütlerinin başkanları şehir protokolündeki yerimizi kaybederiz endişesiyle topun altına girmezler…

Başkanlar, üst başları çamur olmadan, sakatlanmadan bitirirler maçı…

Bu kadar olumsuzluklara rağmen alnı açık yüzü ak, korkmadan doğruları yazan gazeteciler yaşıyor bu memlekette!...

****

Sakarya’da alnı açık yüzü ak, korkmadan doğruları yazan gazetecileri yaz deseler, ilk sıralara Hüseyin Cumalı’yı yazarım!

Gazeteci Cumalı’nın bacasından doğru duman çıkar!

Cumalı, doğruları yazdığı için başı sıkıntıdan kurtulmuyor!

“At Yaprağı” ile efsane olan Cumalı, ekşi sözlüğe girdi!

Cumalı yazarken, milletvekili, vali, başkan ayırımı yapmaz, doğruları yazar!

Makam araçları Cumalı’nın başına bela oluyor!

Önce Vali beyin makam aracı, şimdi de SESOB Başkanı Hasan Alişan’ın makam aracı…

Kaldırıma park yapan SESOB Başkanının makam aracının fotoğrafını çekerek haber yapmak isteyen Cumalı’ya kafanı sıkarız tehdidi yapıldı!

Hatta evinden karının yanından alıp kafana sıkarız tehdidi yapıldı!!!

SESOB Başkanı Hasan Alişan Cumalı’yı arayarak, olayla bir ilgisinin olmadığını, gereken araştırmayı yaparak gereğini yapacağını söyledi.

Cumalı’nın yaşadığı tehditleri ben de defalarca yaşadım!

Sabık başkan Ali İnci ile ilgili yazdığım bir yazı sonrası, sabık başkan İnci, meclis toplantı salonunun önünde yakamdan tutarak, benim hakkımda bir daha yazma, yazarsan kötü olursun. Bu memlekette hakim de savcıda benim diye konuştu!...

Biz korkmadan yazılarımıza devam ettik. Siyasetçilerin yanlışlarını yazdık!

En son Hendekspor’un hocası tarafından tehdit edildik!

Hendekspor’a 2 milyon TL den fazla para harcandı. Teknik ve taktiksel hatalar yüzünden puanlar kaybedildi ve Hendekspor şampiyonluk hedefinden uzaklaştı…

Ben de bu durumu, Bal Ligi gömleği teknik heyete bol geldi şeklinde yazımda belirttim!

Vay sen misin böyle yazan?

Gecenin saat 12’sinde 1’inde whatsapp üzerinden Hendekspor hocası tarafından tehdit edilip, kavgaya davet edildik!

Ben, Cumalı’ya göre tehdit konusunda şanslıydım!!!

Beni tehdit eden hoca, Cumalı’yı tehdit edene göre daha kibardı(!)

Kafaya, ayağa sıkmıyordu… Ne de olsa spor adamıydı(!)…

Sadece spor adamı olsa İYİ, aynı zamanda siyasetçi!!!

Hendek sokaklarında; “Hendekspor hocasının arkasında 20 bin oy varmış. Kendisine 31 Mart seçimlerinde adaylık teklif edilmiş, Turgut Babaoğlu kaybeder diye, kabul etmemiş” Diye siyasi dedikodular dolaşıyor…

Adam seçime girseydi, 20 bin oyla belediye başkanı olurdu…

İşte bu dedikodular yüzünden, spor ahlakından bahsedenler, Hendekspor hocasının yaptıkları karşısında dilsiz oldular!

Gazeteci Cumalı’nın yaşadıklarını yaşayan biri olarak, Cumalı’yı en iyi ben anlarım!

Bugün yapılan tehditler karşısında 3 maymunu oynayanlar, yarın kendileri tehdit edildiğinde ne yapacaklar?

Gazeteci Hüseyin Cumalı’ya yapılan bu kötü davranışı şiddetle kınıyorum!

Doğruları kalemi titretmeden, korkusuzca yazmaya devam!

Kimse yanımızda olmasa da, Allah doğrunun yardımcısıdır!