Sevgili okurlar,
Bugün sizlerle, yine farklı konularda hasbıhalde bulunmak istiyorum…
Hepimiz bu memleketin evlatlarıyız! Aşağı yukarı yaşadığımız çevrede birbirimizi tanımayanımız yoktur.. Hani derler ya,
”herkes birbirini iyi tanır” sözünden maada, “bu iyi tanınırlık” yani, “iyi bilirlik” bazen değil, genellikle lafta kalır!..
Bakınız, bir cinayet haberi ile yıkıldık!
Genç bir adam, iki yakını ile birlikte silahlı saldırıya uğruyor..
Bizim Sakarya Gazetesi ve Akyazı’dan meslektaşlarımızın ilettiğine göre, ilçemiz Pazarköy halkından Ali Atmaca(44) ile akrabaları Furkan Atmaca ile Abdülkadir Atmaca, bir düğün konvoyunda çıkan tartışma nedeni ile silahlı saldırıya maruz kalıyorlar!.
Ne acı, ne üzücü bir olay!..
“Bir tartışma, bir anlaşmazlık”, haydi diyelim, “bir efelenmek”, silahlı bir saldırıyı mı, kurşuna dizmeyi mi gerektirir?
Yani, birbirimize bu kadar nazımız da mı geçmiyor?
Bu kadarda mı, aramızdaki köprüleri attık!?
Maalesef,” Sakarya’da bu cinayet kültürü” üzerine, yıllardır gidilemedi!
“İnsanların kardeş olduğu, birbirine lazım olduğu, komşulukları, aynı toprağın insanı oldukları, ölümden uzak tutulmaları gerektiği” bir türlü anlatılamadı!?..
Bunu ne din adamları becerebildi?
Ne de resmi yetkililerimiz!?
Bu işin bir eğitim-öğretim yanı var elbette!
Demek ki okullarımızda da gereğini yapamamışız!?
Bu nasıl ruh halidir?
Bu nasıl vicdansızlıktır?
Bu nasıl anlayıştır?
Neyi paylaşamıyoruz ki?
“Şu güzel dünyada birlikte, beraber yaşamak” neyimize yetmedi?
Neyimiz eksik?
Şu Koronalı günlerde, insanımızın büyük bir bölümü can derdindeyken, bu saldırıyı gerçekleştirenler, nasıl “Azrail rolüne” büründüler?
Bir bilen varsa, anlatsa da, anlasak?
Bir ölü, iki yaralı!
Neymiş?
Nikâh konvoyunda tartışmışlar?
Ne demişler, ne olmuş?
Kim, kime yol vermemiş?
Aceleleri neymiş?
Bu nikâhları kıyılan çifte yapılan ne büyük kötülük bu!
Ne büyük acı bu!
Ya geride kalan acılı aile, eş,evlat ve yakınlar?
Nasıl izah edeceksiniz?
Bu adamların elindeki silahları veren kim?
Nasıl, insanlar böyle bu kadar kolay, bu kadar sudan ucuz bu silahları edinebiliyorlar?
Bilen var mı?
44 Yaşında bir çocuk babası ve de yeniden baba olmaya hazırlanan bir genç adamı kurşunlamak, hayatın tam deminde ailesinden, sevenlerinden ayırmak ne demek?
Anlatmakta güçlük çekiyorum!?..
Bir Sakaryalı olarak, en çok Sakarya’dan gelen bu tip, anlamsız “cinayet” haberleri yanında, düz ovada “kaza” haberleri,  “derede, gölde, denizde boğulmalar” bizi kahreder!
Atmaca Ailesi, Pazarköy ile Akyazı ile özdeşmiş bir aile!
Allah sabırlar versin!
Menfur bir saldırıya kurban giden Ali Atmaca’ya Yüce Mevla’m, gani, gani rahmet eylesin, olayda yaralananlara da acil şifalar dileriz!
İnşallah, olayın failleri tez elden adalete teslim olur ve adalet tecelli eder!
Eder ama, insan canına kastetmek, bu kadar kolay olmamalı!
Allah ıslah etsin!
Böyle mi olmalı, böyle mi kalmalı?
İnsanımızı mutlaka bu konuda eğitmemiz, karıncayı bile incitmeyecekleri kulaklara üflenmeli, insan sevgisi aşılanmalı..
Yunusça, herkese seslenebilmeliyiz:
“Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmıyor dostlar!”

***
Sevgili okurlar,
Türkiye gündemini meşgul eden bir olayı da bu bağlamda irdelemek istiyorum..
Malumunuz DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Dr. Selçuk Özdağ,evinden ayrılıp, işine gitmek üzereyken, bir grup tarafından çevriliyor..Ellerinde silah ve sopalarla başı, gözü yaralanıyor ve bu serseri, öfkeli, azmettirilmişlerin elinden zor kurtulup, hastaneye yetiştiriliyor..
Bir siyaset, bilim insanının başına 17 dikiş atılıyor!
Haber, gazetelerde boy, boy resimler ile yer aldı!.. Televizyonlarda olaya karışanların görüntülerini ibretle,esefle izledik..
Konu hakkında, menfur saldırıya maruz kalan Dr.S elçuk Özdağ konuştu, şoförü konuştu, siyasiler konuştu, iktidar ve muhalefet konuştu..
Konuştu, konuştu,konuştu..
Ama MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuşmaları, bu konuşmaları gerçekten arattı?
Bu saldırı paralelinde, iki de gazetecinin yolu kesildi hatırlatalım..
Efendim, “Dr.Selçuk Özdağ, bu olayı tezgâhlamış, üstelik kameralarda kurdurmuş ve kendini dövdürmüş!”
Allah, Allah!
Ne ucuzluk, ne basiretsizlik, ne anlamsız cümleler, kelimeler?
Bir Parti genel başkanına, bir siyasetçiye ve üstelik iktidar ortağı bir partinin genel başkanı olan Dr. Devlet Bahçeli’ye yakıştı mı?
Bu nasıl açıklama?
Bu nasıl güvensizlik ve itibarsızlaştırmaktır?
İşte failler yakalandı, olaya karışan beş kişi tutuklandı, ikisi de serbest kaldı..
Bakalım, adalet ne diyecek?
Dr. Devlet Bahçeli gibi mi, yoksa adaletin dilinden mi, bir karar verilecek?
Bekleyip göreceğiz!
Ama yakıştıramadım!
MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, bir zamanlar suça bulaşmış olan ve sokakta bu tür eylemlere karışanları, buradan alıkoymuş, bu suç bataklığından uzaklaştırmıştı..
Şimdi aynı Bahçeli, bu açıklaması ile kime, kimlere hizmet ediyor ki?
Türk Milliyetçiliği bunu mu gerektiriyor?
Yoksa, parti politikaları mı değişti?
Üstelik, bir milliyetçi, vatansever, daha da önemlisi bir insan, bir baba, bir aile reisi, bir partinin kurucusu, mensubu!
Ne demiş ki?
Yol mu, racon mu kesmiş?
Tehdit mi, iftira mı atmış?
Lütfen!
“Ülkenin birlik ve beraberliğe” en çok ihtiyacı olan bu devirde, “kenetleneceğine, birbirimizi anlayışla, itidalle karşılayacağımıza, suça bulaşanlara sahip çıkmak, yolu kesilip, evire, çevire dövülenleri, üzmek, onların hak ve hukuklarını gasp etmek”, kime ne yarar getirir?
Böyle, herkes kendi başına buyruk, ya da bir yerden aldığı emirle,” onun yolunu keserse, buna sataşırsa, berikine yumruk atıp”, sloganla “yakın” çığlıkları ile ortalığı inletirse, bu ülkede nasıl,” iri, diri, bir” olacağız?
Senden olmayan, “dayak kötek” öyle mi?
O zaman, sözde mazereti ile kuzuyu parçalayan kurt’tan ne farkımız kalır!?
Bu nasıl açıklama, bu nasıl savunma?
Karşınızda, çocuklar mı var?
Siyasetin de bu kadar çığırından çıkarıldığına şahit olmak bizleri gerçekten üzüyor..
Aynı şeyler, size, bir partilinize yapılsa, bu durumu nasıl karşılar, tepkiniz ne olurdu?
Bütün siyasileri itidale davet ediyoruz!..
“Lütfen kendinize mukayyet olunuz, elinize, dilinize dikkat “ediniz!
Bu memleketin vatan evlatlarını birbirine düşürmeyiniz!
1980 Öncesi yaşadığımız acıları unutmadık!
Şiarınız, bu millete hizmet, baba şefkati ile yol göstericilik olsun!
Unutmayanız; “fırtına eken, fırtına biçer!”
O fırtına da, hepimizi devirir, geçer!
Allah korusun!
Hepimiz kardeşsek, kardeş gibi bu ülkede, birlik ve beraberlik içinde yaşamanın yollarını arayalım, sevgi ve saygı sokaklarında buluşalım..
Buna inanın çok ihtiyacımız var!..
Siyasetinizden insanımız da yoruldu, bilesiniz!
İktidarı ile muhalefeti ile liderleri, sözcüleri ile sizlerden beklediğimiz hizmettir..
“Liyakat esasına göre, eşit, adil, uzlaşmacı, paylaşan, bölüşen, anlayan, dert dinleyen, çözümler üreten, gülümseyen, mağdur etmeyenler olarak”, sizleri görmek istiyoruz..
Marifet kötü olmak değil, iyi olmaktır!..
Bunu göstermekten aciz olamazsınız!?
Lütfen, “o kin, o öfke, o ayrıştırıcı, sivri dili” bırakınız, insanınızı ayırmadan hizmetleriniz ile kucaklayınız..
Bu Millet, bunu bekliyor sizlerden!
“Kavga, hır-gür, öfke, kin, çenebazlık” bitsin artık!