Biz de konular uzmanlarına sorulmaz malumunuz.

Bir karar alınır, alt yapısı hazırlanır, gönüllü algı operasyonu yandaşlar televizyon programlarına çıkarılır ve uygulanır.

Çok karşı çıkan olursa da ‘zararsa zarar, milletim için gerekirse zarar ederiz, size ne’ denilir, susturulur.

Ne hikmetse örneğin asgari ücrete zam talebini ekonomi batar gerekçesiyle yerine getirmeyenler, söz konusu yandaşlara rant ve peşkeş olunca, olayı millete hizmet sosuyla servis edip bir güzel yuttururlar.

Bakalım işin uzmanları bu konuda ne diyorlar?

Dr. Cihan Selçuk Ekşi, DoktorlarSitesi.NET adresinde paylaşmış, görelim;

“Devlet yandaş patrona bedava arazi veriyor. Patron bu araziye devasa bir hastane yapacak.

Devlet bu binayı hastane olarak kullanmak için patrondan kiralayacak.
Mesela yıllık 3 liraya.(Bu arada binanın inşası 3 lira etmiyor)

Sonra devlet aynı patrona diyecek ki, burayı al, sen benim adıma işlet, işletme karşılığı da sana her yıl 3 lira daha

Hastanenin içindeki, güvenlik, temizlik, kantin, otel, eczane, radyoloji hizmetleri, taksi durağı, lokantalar, dükkânlar, çiçekçi, gasilhane hizmetleri, ameliyathane hizmetleri, yoğun bakım ve yanık üniteleri dahil bir çok şey taşeron olarak yine aynı patrona verilecek.

Devlet hastaneye yüzde 70 doluluk garantisi verecek, dolmazsa boş kalan yatağın parasını ödeyecek.

Rakip olmaması için o şehirdeki devlet hastaneleri kapatılacak.
Örneğin Ankara’daki 4-5 hastaneyi kapatıp bir şehir hastanesinde toplayacaklar.

Patrona ucuza çalışacak doktor da lazım. Son zamanlarda üniversitelerdeki hocalara, devlet hastanelerindeki uzmanlara yapılan baskılar sonucu sayısız istifa yaşandı.
Büyük Üniversitelerde neredeyse hoca kalmadı.
Bunların muayenehane açmalarını ve başka özellerde çalışma şartlarını da imkânsız kurallara bağladı.
Mecbur patronun şehir hastanesinin kucağına (hem de seçenek olmadığı için ucuza) düşecekler.

Aile hekimlerine yapılan baskılarla da acillerinde ve başka birimlerinde amele parasına çalıştırılacaklar

İllerde tek çatı altındaki sağlık teşkilatının ikiye bölünme sebebi ne idi sanıyordunuz?

İl sağlık müdürlüklerini Halk Sağlığı ve Kamu Hastaneleri diye ikiye böldüler.
Para etmeyen halk sağlığı devlete kalacak.
Kâr getirecek olan hastaneler özele devredilecek.

Üzücü olan, bütün bu planlar birilerini zengin etmek için yapılıyor.
Memleketimin insanının geleceğini daha sağlıklı yapmak için değil.
Hâlbuki çok basit ve ucuz tedbirlerle çok daha sağlıklı bir Türkiye oluşturulabilir.

Halkımız da hala "sağlıkta dönüşüm" isimli tecavüz hapı ile uyutulmaya devam etsin.

Her şey daha iyi ve güya ucuzmuş...

Ne eczanede ödediğin paranın farkındasın, ne de istediğin zaman sana serum takmayan doktoru dövebilmenin kalite artışı olmadığının...”

Doktorların ve doktor örgütlerinin görüşü özetle böyle…

Peki, ekonomistler ne diyor?

Onlar da haklı olarak soruyor;

“Şehir hastaneleri ile havalimanı, yol ve köprüler nedeniyle şimdilik bütçede görünmeyen 93 milyar dolarlık ‘gizli bir borç’ vatandaşın hanesine yazıldı. Bu borcu sadece bugün yaşayanlar değil, onların çocukları, hatta torunları da ödeyecek. Peki, bir devlet vergilerle maliyetleri yıktığı vatandaşını, bir de açıktan soymaya niye kalkışır?”

Ekonomist İbrahim Kahveci, şehir hastaneleri olayını şöyle eleştiriyor;

“Sağlık Bakanı 'hasta garantisi vermedik’ diyor.

İyi de kardeşim, 8-9 milyar dolara yapılan şehir hastanelerini 67 milyar dolar ki, onu da düzeltelim, meğer şuymuş, 19 şehir hastanesinin yapım maliyeti 11.2 milyar dolar, hazine garantisi 95 milyar dolar. Bu 95 milyar dolar neyin garantisi. Hasta değil de, ultrason, röntgen. E onları hasta yapmayacak mı? Yoksa uzaylı hastaların garantisi mi o? Ama ne diyoruz? Hasta garantisi vermedik!

Orada tedavi olacak, ultrason, röntgen çektirecek kişiler hasta değil mi? Sonuçta hasta değil mi onlar?

Röntgen, ultrason çektirmek, tahlil yaptırmak bunlar hasta garantisi değil mi?

Çanakkale'ye köprü niye yapılıyor? O köprü niye yapılıyor? Bayburt'a havalimanı niye yapılıyor? Bomboş yerlere hazine garantili havalimanları niye yapılıyor. Bomboş yollar, köprüler niye yapılıyor? Para hesabıyla yapılıyor.”

İşin bir ilginç yanı da şu;

Hükümet, hazine garantisiyle milletin sırtına yüklediği milyarlarca dolarlık şehir hastaneleri hakkında “ticarî sır” gerekçesiyle bilgi vermiyor.

Ne güzel memleket değil mi?