Sevgili okurlar,
Detaylarını çarşamba günü, sizlerle paylaştığım ve “darbe” bağlamında, sanal medyaya ve basına yansıyan,”tehdit, silah, kin,öfke ve nefret söylemi” içeren yazışmalar ile ilgili herhangi bir gelişme yaşanmazken, basına yansıyan bir başka haber ise, bizleri şaşırtmadı!?..
“İnfaz düzenlemesiyle” tahliyelerin ardından, sosyal medyada suç örgütü liderlerinin, video ve fotoğraflarını paylaşarak tehditlerde bulunan kişilere yönelik operasyonlar, elbette memnuniyet yarattı.
Özellikle “TikTok” uygulamasında bazı kişiler, Sedat Peker ve Alaattin Çakıcı gibi çete liderlerini tehdit ederken, bazıları da onları tehdit edenleri tehdit eden videolar çekip paylaşıyordu..
Çok şükür devletin birimleri, başta Sakarya olmak üzere, İstanbul, Ankara, Adıyaman, Antalya, Bursa, Kocaeli, ve Mersin'de gerçekleştirdiği operasyonlar ile “bu asayişi tehdit eden, kamu düzenine hiçe takanlara” yönelik operasyon gerçekleştirdi ve failleri yakaladı..
Peki, hükümeti sahiplenerek,” güya darbeye karşı çıkmak, bir lidere şirin görünmek” üzere, sanal ortamda yapılan “tehditler, silah göstermeler, hakaretler, ölüm listeleri hazırlamalar, kadın ve kızlara yönelik asıp-kesmeler” ne olacak?
Devletin burada da kendisini göstermesi beklenirken, siyasi iradenin buna kayıtsız kalması, öyle hoş görülecek, umursamazlık içinde yorumlanacak bir durum değildir!
Elbette herkes ektiğini biçer!
Ancak, bu “siyasi irade” dedik, sahi “siyasi iradenin temsilcileri”, yani seçerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderdiğimiz “vekillerimiz” neredeler?
“Parmak kaldırmalarda”, çok mu yoruldular!?
Yerlerini, “atanmışlara terk edeli”, pek ortada görünmüyorlar?
Acaba neden?
Koskoca bir partiyi, “Mehmet Metiner, Resol Tosun, Mehmet Şahin ve Salihoğlu” gibi yazarlar ile diğerleri mi temsil ediyor?
Televizyonlarda “boy-endam” eden bu “etki ajanlarının” yanında bir iki de gazeteci kılıklılar var?
Artık bu “algı operasyonlarına” kimse rağbet etmiyor usta!?
Çek bir yağlı, üstü kaymaklı olsun!
Eski gazete haberlerini göstermekten, slogan atmaktan, yanlışlara sahip çıkmaktan, insanımızı aldatmaktan, kandırmaktan öte ne yapıyorlar ki?
“Müflis esnaf” gibi eski defterleri karıştırmaktan öteye bir işe yaramayan, “yeni fikir ve düşünceleri olmayan, göz göre, göre ve de milletin gözünün içen baka, baka yalana sarılan bu güruh mu” siyasi iktidarı temsil ediyor?
Bizim Ayşe abla bile, bunlardan iyi sakızı çiğner!
Nerede bu iktidar partisinin milletvekilleri?
Adları, sanları unutulan, ekrandan uzaklaştırılan, hükümette görev verilmeyen ve yerlerini atanmışlara kaptıranlar, sahi nerede?
İşte bunlardan biri olan ve Avrupa’daki Türkler arasına nifakı sokan

iktidar milletvekili Metin Külünk efendi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi(İBB) tarafından işletildiğini sandığı, ancak aslında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bağlı TCDD tarafından işletilen Marmaray'ı yerden yere vurduğu video kayıt ve açıklamalarına ne denir?
Allah kimseyi şaşırtmasın?
Başta İstanbul olmak üzere, Ankara, İzmir ve diğer illerdeki muhalefet partili belediye başkanlarına yapılan baskı ve onların iş yapamaz hale gelmesi, sosyal yardımlarını bloke etme, halka hizmeti engelleme girişimlerini nereye koyacağız?
Yani insanımız, bu gerçekleri görmüyor mu?
Haksızlıklar karşısında burnundan soluyan vatandaşlarımızın birbirinden dramatik video açıklamaları ve yazıları ne yazık ki her geçen gün artıyor!..
“Haksızlık, hukuksuzluk” bir yana, “işsizlik, torpil ve yardımda bile eşitsizlik” insanları canından bezdirdi!..
Halkın tepkilerini, “gazetecileri sindirerek, hapse atarak, onların çalıştıkları televizyonlara ceza vererek” nereye kadar sürdürebilirsiniz ki?
Ağır sorunları olan Türkiye’nin,” Coronavirüsü salgını, ekonomik iflas ve Suriye, Libya, Irak, Ege cephelerinde” verdiği mücadele, içte de bir başka  “kin, öfke, nefret” söylemi ile açılan cephe ile mi çözülür?
İktidarın elinde bulundurulan belediyeler, adeta rant için kendi bölgelerine yapılacak yatırımları dört gözle beklemektedirler..Yandaş firmalara verilecek ihaleler sonrası, elde edilecek paralara göz dikenler, maalesef hizmet yarışında geri kalmışlığın öfkesini, “muhalif belediyeleri engellemek, kötülemekle” göz doldurmaya çalışmaktadırlar!
Özellikle “kilit parti” konumuna gelen HDP’ye, HDP seçmenine yönelik suçlamalar ise ayyuka çıktı..
Başta muhalif partilere saldıranlar, geçmişte iktidar partisinin, bu grup ve küme ile yaptığı birliktelikleri unutmuş, şimdi ise “ayrıştırma, suçlama, iftira” sataşmalarından medet umar hale gelmişseler, vay Türkiye’nin  haline!
Anlaşılıyor ki, post gidiyor!
Hesap ise bir başka?
Aslan zorda belli ki?
İstanbul, Ankara, İzmir, Muğla, Antalya ve diğer belediye seçimleri,” içe oturmuş, bir gidişin habercisi “olarak görülüyor!
Türkiye’nin bu “sarmaldan çıkması” tek temennimizdir..
Türkiye, mevcut sistemi,  “cumhur ittifakı “ ile artık geleceğe yere geldi..
“Betona ve ranta” toslayan, bu atanmışlar hükümetinin karnesi ile sınıf geçmeleri mümkün değildir!..
Türkiye, bu “coronavirüslü” salgın döneminde, diğer “milli hassasiyetlerde birliktelik” yapamamışsa, bu işi artık muhtemel bir “erken seçim” paklar…
Yani mevcut siyasilerin yapamadığı birlikteliği, artık sandıkta bu aziz millet yapar..
Kimsenin kuşkusu olmasın!
O nedenle “hırı-gürü” bırakıp, biran önce sandığa gitmenin yollarının aramanın aciliyeti var!..
Seçimle gelen, seçimle gitmeli..
Unutulmasın “son söz” milletindir!
O makamlar, o koltuklar kimsenin babasının tapulu malı değildir..
Türkiye’nin geleceği, sorunların acil çözümü ve Türkiye’nin mevcut bir iflastan kurtulması için,” aranan kan” milletin ta kendisidir!
Kimse laga-luka yapmasın!
Demokrasiye inanıyorsak, “sandık” her şeyi temizler!
Yusuf Cinal,16 Mayıs 2020, Brüksel