SAÜ Fen Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Lütfi Şeyban ve araştırmacı - asistan Oğuzhan Kır tarafından hazırlanan “Osmanlı Mimâri ve Mezar Taşı Kitâbeleriyle Sakarya” kitabı, Sakarya Büyükşehir Belediyesince yayın hayatına kazandırıldı. Sakarya’nın 307 yıllık bir dönemine ışık tutan çalışma, 1639 - 1946 yılları arasını kapsıyor.

SAÜ Fen Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Lütfi Şeyban, kitapta Sakarya’nın mimari kitâbelerinin ve mezar şâhidelerinin her biri birer tarih kaynağı olarak özenle kayıt altına alındığını belirterek, “Proje sonucu ortaya çıkan çalışmayı hem Türk toplumunun kültürel hafızasına hem de bilim camiasının hizmetine sunduk. Ayrıca bu sayede Sakarya halkının kendi ecdadıyla yeniden bağ kurmasına imkân sağlanmış oldu” dedi.

“22 kitabe ve bin 208 mezar taşı var”

Kitapta 22 tane kayıtlı mimari kitâbe sayısı bulunduğu bilgisini veren Prof. Dr. Lütfi Şeyban, “Bunlardan 4’ü Adapazarı’nda, 1’i Taraklı’da, 7’si Geyve’de, 5’i Sapanca’da, 2’si Pamukova’da, 1’i Kaynarca’da, 1’i Karasu’da ve 1’i de Hendek’te bulunmaktadır” diye konuştu. Tespit edilen vasıflı mezar taşı veya şâhide sayısının ise toplam bin 208 olduğunu kaydeden Prof. Dr. Şeyban, “Bunların 141’i Adapazarı’nda, 39’u Arifiye’de, 142’si Erenler’de, 12’si Serdivan’da, 86’sı Taraklı’da, 78’i Geyve’de, 115’i Sapanca’da, 62’si Pamukova’da, 164’ü Kaynarca’da, 13’ü Söğütlü’de, 16’sı Ferizli’de, 200’ü Karasu’da, 48’i Kocaali’de, 42’si Akyazı’da, 28’i Karapürçek’te ve 23’ü Hendek’te bulunmaktadır” şeklinde konuştu.

“En değerli kitabe ve taşlar Kaynarca Karasu’da”

Estetik ve içerik kalitesi bakımından en değerli kitâbe ve mezar taşlarının sırasıyla Kaynarca, Karasu, Geyve, Adapazarı, Erenler, Pamukova, Taraklı ve Sapanca’da bulunduğunu belirten Şeyban, Kocaali, Karapürçek, Akyazı, Hendek, Ferizli ve Söğütlü’deki kitabe ve mezar taşlarının ise diğerlerine oranla daha sade ve basit yapıda oldukları bilgisini verdi.

“İvedilikle koruma altına alınmalı”

Sakarya bölgesinin Osmanlı’nın kuruluş coğrafyasında yer aldığını ifade eden Prof. Dr. Şeyban, Sakarya’nın özellikle 19’uncu ve 20’nci yüzyıllarda çokça göç aldığını, dolayısıyla kültürel çeşitliliğin, kültürler arasındaki etkileşimin ve çeşitli ortak değerlerin kitâbelere yansımalarının yerel tarih çalışmaları açısından çok önemli olduğuna işaret etti. Çalışma sonucunda Sakarya’da Osmanlı eserlerinin ve mezar taşlarının gereken ilgiyi görmediğinin ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Şeyban, Sakarya’daki tarihi eserlerin büyük kısmının, özellikle Osmanlı mezar taşlarının bulundukları yerlerde korunamadığını, bu eserlerin vakit kaybetmeden koruma altına alınması gerektiğini vurguladı.

“Müze veya koruma alanları oluşturulmalı”

Prof. Dr. Şeyban, “Bize göre merkez Adapazarı’ndan başlamak üzere her ilçenin kaymakamlığı vasıtasıyla o ilçede bulunan Osmanlı mezar taşları derlenip toparlanmalı ve ilçe merkezlerinde oluşturulacak müzelerde veya en azından Kaymakamlık bahçesinde düzenlenecek açık-müzevari özel bir köşede koruma altına alınmalıdır. Aksi takdirde talan bütün hızıyla devam edecek ve kısa bir süre sonra Sakarya’da Osmanlı mezar taşı neredeyse hiç kalmayacaktır. Benzer tespit, ildeki diğer tarihi eserler için de geçerlidir. Her ilçenin sahip olduğu vasıflı mezar taşları ve diğer tüm taşınır tarihi kültür varlıkları, o ilçede kurulacak müzeye taşınmalı ve orada usulünce korunmalıdır. Bu iş, ülkemizin acil meselelerinden birisidir” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilişim