BEL FITIĞI AMELİYATI
“Polikliniklerimizde yaşadığımız ve tecrübe ettiğimiz gerçeklerden birisi bel fıtığı olan o acıyı yaşayan ve o acıdan dolayı cerrahi geçiren hastaların sahip oldukları bazı psikolojik davranışlar vardır” diyen Özel Medar Hastanesi Sakarya Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Gökalp Karaarslan, “Bel fıtığı ameliyatı olan bir kişi kendini yarım olarak görmektedir.  Bel fıtığı ameliyatı olan hasta fıtığının tekrarlamasından korkmaktadır. Bel fıtığı ameliyatı olan bir hasta iş yapamayacağını düşünmektedir. Aslında ameliyat olmadan önce bel fıtığından ameliyat olmayın, zaten kesin çözüm değil, zaten tekrar ediyor, yürüyemez hale gelirsin denilen birçok ifadelerle kişinin bel fıtığı ameliyatına bakış açısı değiştirilmiştir. Ameliyat olmasının nedeni genellikle dayanılmayacak şiddette ağrılardır. Ve hasta bu ağrılardan kurtulmak istemektedir Ne olursa olsun artık diyerek ameliyat masasına yatmaktadır. Ancak tüm bu eylemlerde aslında bilgisizlik yattığını çoğu kez göremeyiz” dedi.
AMELİYAT GEREKÇESİ AĞRI DEĞİLDİR
Op. Dr. Gökalp Karaarslan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bel fıtığı kavramı aslında geneli ifade eden bir kavramdır. Bel fıtıkları da aynı canlılar gibi zararlı zararsız, tehdit edici karakterler sergilerler. Her bel fıtığı cerrahi ile tedavi edilmediği gibi her bel fıtığı ilaç ve fizik tedavilerle tedavi edilemez. Bel fıtıklarının ameliyat edilmesinin gerekçesi hastanın ağrı duyması değildir. Bel fıtığının ameliyat edilmesinin gerekçesi felç durumlarının, idrar kaçırmaların, büyük abdest kaçırmalarının, ereksiyon problemlerinin, duyusal kayıpların önüne geçmek içindir. Ağrı vücudun dilidir ve sorun ortadan kalkınca ağrı ortadan kalkacaktır. Ancak ağrıyı oluşturabilen diğer faktörlerin devreye girmeyeceğini hiçbir hekim belirleyemez. Hiçbir terzi yırtık dökülmüş bir kumaştan iyi bir elbise yapamaz. Hiçbir ev hanımı çürümüş domatesten lezzetli bir menemen yapamaz. Bel fıtığı ameliyatı sinirsel bir kayıp geliştiğinde ilaçlarla ve hiçbir tedavi yöntemiyle başarıya ulaşılamayan ağrı söz konusu olduğunda kaçınılmaz hale gelmektedir. Peki, ‘Zaten kesin çözüm değil’ ifadesi doğru olabilir mi? Tıpta hiçbir hastalık ve tedavi için kesin çözüm ifadesi kullanılmamalıdır. Çünkü hastalıklar tekrar edebilirler ve tedavi olsalar bile farklı şekilde ve zamanda ortaya çıkabilirler.”
ÖN YARGILARIMIZDAN SIYRILALIM
Op. Dr. Gökalp Karaarslan son olarak ise şunları kaydetti: “Bel fıtığı hastası neden bel fıtığı olduğunu bilmek zorundadır. Bel fıtığı tamamen mekanik olarak başlayan sonra elektronik sistemi tutan bir rahatsızlıktır. Bir arabanın ön takımları gibi. Ne kadar kötü koşullarda kullanırsanız ve kullanmaya devam ederseniz bilin ki tekrarlayacak veya başka bir yerden gelişim gösterebilecektir. Yani çözümün ana anahtarı hastadır ve yaşam şeklini düzenlemek ve korumak zorundadır. Hayat şartları deyip geçiştirmek yaptığımız en büyük hatadır. İki önemli kavram hayat içinde vardır.  Zamanımız ve sağlığımızdır. Bu nedenle bel fıtığı olmamak için kendimize özen göstermek olduğunu unutmamalıyız. Ameliyat olsak dahi bu özene devam etmek zorunda olduğumuzu unutmamız gerekmektedir. Bel fıtığı ameliyatı olan hastalar yürüyemez hale geliyor cümlesi acaba doğru olabilir mi? Bel fıtığı bir hastalıktır ve tedavisinde başarı ve başarısızlıklar söz konusu olabilir. Cerrahi uygulamada bir tedavi yöntemidir ve başarı başarısızlıklar olabilir. Ancak şunu bilmek gerekmektedir. Başarısızlık genellikle hastanın tedavi için gecikmesinden dolayı kaynaklanan bir durumdur.  Bel fıtığı ameliyatı olan kimse şuna inanmak zorundadır. Yarım değildir. Her işi yapabilir. Fıtığının tekrarlanmasının önüne geçmek kendisine dikkat etmekten geçmektedir. Toplumun sağlığı için lütfen ön yargılarımızdan yanlış bildiğimiz doğrulardan sıyırılalım.”

Editör: TE Bilişim