SAÜ Mimarlık Fakültesi öğrencileri Sakarya Nehri üzerindeki etnik kökenleri inceleyip kültürel/ ve doğa gezi rotalarını oluşturdular ve Maksudiye Mahallesini Turizm Merkezi olarak önerdiler.
Sakarya Üniversitesi Tasarım ve Mimarlık Fakültesi öğrencileri Sakarya nehri çevresinde yer alan yerleşimlere dair gerçekleştirilen analiz ve iyileştirme projeleri hazırladı ve bu çalışmalar ‘‘Sakarya Nehri Üzerinde Etnik Köken Bağlamında Kültürel/Doğa Gezi Rota Önerisinin Maksudiye Üzerinden İncelenmesi” adıyla SAÜ Basımevi tarafından yayımlandı. Bu projelerden seçtiğimiz dördüne geçen sayfalarımızda yer vermiştik. Bugün sonuncusunu yayınlıyoruz. 
Beşinci konuğumuz Oğuzhan Keleş, oldu ve ‘‘Sakarya Nehri Üzerinde Etnik Köken Bağlamında Kültürel/Doğa Gezi Rota Önerisinin Maksudiye Üzerinden İncelenmesi” projesi üzerine bilgiler verdi.  Sakarya Nehri hattı boyunca durak noktaları için 16 köy incelediklerini ifade eden Keleş, Maksudiye Köyü’nün bu hattaturim merkezi olabilecek özelliklere sahip olduğunu anlattı. 

“Etnik kökenler üzerinden bir proje yapmayı hedefledik”

-Konuyu seçerken nereden yola çıktınız neyi göz önünde bulundurdunuz?

Oğuzhan Keleş: Bu proje kapsamında Sakarya Nehri kıyısında bir kentsel tasarım hedeflendi. Biz projeye başlarken ilk önce Sakarya Nehri periferisinde(çevre) hangi köyler var diye baktık. Daha çok kırsala yönelmek istedik. Kırsal alanda köyleri araştırmaya başladık. Bu köylere ne zaman yerleşilmiş ne zaman yaşanmaya başlamış araştırdık. Araştırırken de etnik kökenlere göre farklı köyler olduğunu gördük ve etnik kökenler üzerinden bir proje yapmayı hedefledik.

“Sakarya Nehri hattı boyunca durak noktaları için 16 köy inceledik”

-Amacınız neydi neden burayı seçtiniz?

Oğuzhan Keleş: Bu çevrenin tarihsel süreç içinde etnik kökenler tarafından göç aldığını gördük. Sonrasında bu köyleri incelemeye başladık. Bu göçlerle birlikte gelen farklı kültürlerin bir arada yaşayarak kendi izlerini oluşturduğunu gördük. Kırsal mimari de her gelen grubun kendi izini bıraktığını inceledik. Bunların doğrultusunda Sakarya Nehri hattı boyunca doğa ve kültür turizmini canlandırmak adına bu projeyi geliştirdik. Burada doğa turizmi için ayrı rotalar kültür turizmi için ayrı rotalar oluşturduk. Bu fikir üzerinde hat boyunca belirlediğimiz köyler oldu. Bu köylerde kültür deneyimi başlığı altında toplumların kendine has giyim, dans, müzik, yemek gibi unsurların paylaşılabileceği festival alanları önerisinde bulunduk. Bunun içinde bir odak noktası belirledik. Bu planı tek bir köy üzerinde yaptık. Hat boyunca kalıntılar, kaleler, göller, tarihi cami gibi yerler vardı. Bu rotalarımızı belirlerken buraları referans noktası aldık. Buralara duraklar koyarak o rotamız şekillenmeye başladı. Sakarya Nehri hattı boyunca durak noktaları için 16 köy inceledik ve bu köylere duraklarımızı oluşturduk. Bu köyleri de kendi potansiyellerine göre kültür veya doğa deneyimi başlığı altında sınıflandırdık. 2 farklı rotamız vardı aslında buna göre şekillendi. Etnik kökenler bir arada yaşarken herkes kendi bölgesinde yaşıyor. Bu projeyle birlikte aslında rota üzerinde birden fazla etnik kökenin nasıl yaşadığını görebiliyoruz. Onların ortak festival alanlarıyla birlikte birleştiğinde nasıl bir ortam oluşuyor ve nasıl şekilleniyor kültürlerin birleşmesi onu görebiliyoruz.

-Buradan yola çıkma nedeniniz ne?

Oğuzhan Keleş: Sakarya Nehri’nin doğusuyla Sapanca Gölü arasında bu köylerimiz yer alıyor. Bunlarda da yedinci yüzyıldan itibaren bir sürü göç alıyor. Araştırdığımızda bu göçlerde biz beş tane kırılma noktası gördük. Osmanlı-Rusya savaşlarında Kırım-Kafkasya göçleri; bizim ele aldığımız Maksudiye Mahallesi birinci kırılma noktasıydı. Daha sonrasında 93 Harbi ve Kırım-Kafkasya göçleri vardı. 1912 Balkan Harbi ve 1914-1918 yılları arasında doğu Karadeniz kıyılarından gelen göçler vardı. En son Lozan Antlaşmasıyla gelen mübadil göçler şimdiki yerleşimi oluşturmuş.

“İki farklı gezi rotası oluşturduk”

-Günü birlik ve konaklamalı olarak iki tane gezi rotanız var. Bunlardan bahseder misiniz?

Oğuzhan Keleş: Bu rotaları oluştururken oradaki yaşamı günü birlik olarak veya konaklamalı olarak etkileşimli olmasını hedefledik. Bunun doğrultusunda iki farklı gezi rotası oluşturduk.

Birinci rota günü birlik gezi olan rotamız. Burada Yeni Mahalle-Karasu’dan başlayan bir gezi rotamız var. Burada daha çok doğa deneyimi adı altında gerçekleştirdiğimiz yerler var. Balık tutma olabilir, Manavpınar Mahallesi’nde mağara deneyimi yaşayabilir, Hürriyet Mahallesi’nde tarihi cami ve oranın gezisi var. Bu köylerde bir de her birinde köy odaları yaptık. Bu köy odalarını geri getirerek aslında oradaki yaşantıyı orayı biraz daha yakından deneyimlemeleri adına proje kapsamında ekledik.

Burada da beş farklı rota oluşturduk. İlki Yeni Mahalle kalkışlı bir rota yaptık. Bu rota üzerinde Karadeniz balıkçı teknelerinin yanına önerilecek balık tutma-yeme noktası, Manavpınar’da mağara deneyimi, Hürriyet Mahallesi’nde tarihi cami gezisi ve köy etkinlikleri sonrasında meyve bahçesinde meyve toplama, Konacık üzerinden Akgöl çevresini gezme, Tuzla Mahallesi’nde tarihi Tuzla Kalesi ve karadeniz kültürünün aktarıldığı köy odası gezisi bu rotanın özellikleri oldu.

İkincisi Köprübaşı Tarihi Köprü kalkışlı rotamız. Bu rota boyunca karayolu takip edilerek Poyrazlarda göl çevresinde kısa bir turun ardından Maksudiye’ye doğru yola çıkacaklar, Maksudiye köy çeperinde bulunan etkinlik noktasında Çerkes yemekleri yiyip danslarına katılım sağlayacaklar. Devamında Seyifler’de bulunan kale gezip, Çiftlik Muhacir köyünde önerilecek olan köy odası ziyaret edecekler, Adatepe’de bulunan Akgöl’de duraklama yapıp Tuzla Kalesi’ni gezecekler. Son olarak Yeni Mahalle’de Karadeniz halk müziği gecesine katılım sağlayabilirler.

Üçüncü rota için Köprübaşı kalkışlı bisiklet rotası tasarladık. Poyrazlar’da bulunan göl çevresi turu yapıp ardından piknik,etkinlik alanlarında vakit geçirebilirler. Taşkısığı Gölü etrafı gezip son olarak ise Süleymanbey Manav kültürünün izlerini içeren köy odası gezebilirler.

Dördüncü rotamızda ise Köprübaşı-Maksudiye arasında nehir ulaşımı hattı önerdik. Bununla Maksudiye etkinlik noktasının canlandırılmasını amaçladık.

Günü birlikte ki son rotamız için Akkum-Tuzla arasında nehir ulaşım hattı tasarladık. Böylece Akkum-Hürriyet-Tuzla doğal ve kültürel alan güzergâhını gezmiş olabilecekler.

Bu projede daha geniş bir hat üzerinde aslında Sakarya’da bulunan tarihi mekanları,doğa parçalarını veya turizme etki edecek noktaları dahil ederek, rota üzerinde bulunan her nüveyi görmelerini sağlamayı amaçladık. Temel nokta Maksudiye Mahallesi, orayı seçmemizin sebebi Çerkes kültürünün çok yoğun yaşanan bir yer olması. Orayı merkeze alan, temel odak noktası Maksudiye olan bir çalışma. Onun etrafında rotalar oluşturup oraya ulaştıran bir proje.

Devamında konaklamalı gezi rotası tasarladık. Buradaki asıl hedefimiz farklı yerlerden gelecek insanların ziyaret edeceği ve konaklayabileceği bir alan yapmak. Maksudiye üzerinde bir festival alanı tasarladık. Buna bağlı olarak bu öneri rotamızda da dört farklı rota belirledik.

Birinci rota yine tarihi köprü kalkışlı oldu. Bizim için tarihi köprü önemliydi. Bu rota doğrultusunda karayolu takip edilerek Poyrazlarda göl çevresinde turun ardından kamp yapabilecekler. Tepetarla’da köy odasını gezdikten sonra Adatepe’de bulunan Akgöl’de duraklama yapabilirler. Çiftlik Muhacir köyünde köy odasını ziyaret ettikten sonra Seyifler’de bulunan kaleyi gezebilirler. Son olarak Taşkısığı Gölü’ne gidecekler.

İkinci rotamız Yeni Mahalle kalkışlı gezi rotası oldu. Manavpınar’da mağara deneyimi sonrası Hürriyet Mahallesi’nde köy etkinliklerine katılabilirsiniz. Konacık üzerinden Akgöl çevresini gezebilir göl sınırları içinde ki etkinliklere dâhil olabilirsiniz. Çiftlik Muhacir köyünde köy odasını ziyaret ettikten sonra Seyifler’de ki köy odasını gezebilirsiniz.

Üçüncü rotamız yine Köprübaşı kalkışlı bisiklet rotası. Çelebiler Manav köyünde köy odası gezdikten sonra Maksudiye’de Çerkes kültürüyle ilgili etkinliklere katılabilirsiniz. Daha sonra mağara ziyaretinde bulunup Poyrazlarda göl çevresinde turun ardından kamp yapabilirsiniz.

Konaklamalı gezi rotamızın sonuncusunu Köprübaşı-Yeni Mahalle arasında bir nehir hattı oluşturuyor.

“Maksudiye Çerkes kültürünü yoğun olarak yaşayan bir mahalle”

-Maksudiye Mahallesi’nde festival kültürünü canlandıracak senaryolar tasarladığınızı söylemiştiniz. Neler bunlar?

Oğuzhan Keleş: Maksudiye Çerkes kültürünü yoğun olarak yaşayan bir mahalle. Bu köyde başka etnik gruplardan herhangi birisi yaşamıyor. Çerkeslerinde dansları, müzikleri, düğünleri meşhurdur. Bunların orada aktif bir şekilde devam edeceğini gözlemledik. Oradakilerle konuştuğumuzda da sonuna kadar devam etmek istediklerini söylediler ve bu yüzden köye yabancı birini almıyorlar. Yani Çerkes dahi olsa ailesinin o köylü olması gerekiyor. Başka bir yerden olan bir Çerkes’in bile orada yaşamasına izin vermiyorlar aslında. O rota üzerinde birden fazla etnik köken var. Neden Maksudiye seçildi diye bakarsanız o noktalarda yereliyle en çok beslenen mahalle Maksudiye. Hala kendi içerisinde o kültürü devam ettiren ve içerisinde bulunduğu mahalleden beslenen bir yer. Bu nedenle diğerlerinden farklı göze çarpıyor.

Köyde tasarım olarak Çerkes kültürünün, köylülerin yaşam pratiklerine devam edeceği ve dışarıdan gelenlerin de bu yaşam pratiklerine bir günlükte olsa dahil olabilecekleri bir alan tasarladık. Bu tasarladığımız alanda organik tarım alanları,süs bitkiciliği,festival alanları,kafeterya,kütüphane,arşiv-kayıt,konaklama birimleri,kano-iskele,pazar alanları ve dans müzik alanları var.

-Siz gittiniz mi o alanlara? Sizin dikkatinizi çeken ne gördünüz?

Oğuzhan Keleş: Maksudiye Mahallesi hem Çerkes olmasıyla hem de oradaki kültürün tamamen yaşanması bizim ilgimizi çeken noktaydı. Onun dışında mimari plan olarak baktığımızda da Maksudiye diğer mahallelerden çok farklıydı. Şehir içinde olacak kadar geniş caddelerin olduğu evlerin cadde üzerinden biraz daha geride olduğu, bahçesinin olduğu bir yerleşim hakimdi. Mesela oraya gelirken Türkbeyli Kışla Köyü var ikisi de yan yana ve sınır. İkisi arasına baktığımız zaman birisinde Türkbeyli Kışla’da evlerin bahçelerinde ahırlar var ve bu ahırlar caddeye bakan tarafta. Maksudiye’de ise bu ahırlar biraz daha evin arka tarafında görünmeyen yerinde yapılmış. Çerkes kültüründe bahçe detayı çok gördüğümüz bir şeydi. Aslında evlerine baktığımız zaman da o kültürü yaşattıklarını görebiliyoruz. Dediğim gibi o iki köy arasında biz hep karşılaştırmalı gittik. Birinde giderken ahırlar da sonuçta hayvan tezekleri oluyor. Burada mesela onun daha kolay temizliği açısından caddeye yakın yapmışlar. Ama Çerkes mahallesine gittiğimiz zaman oranın daha farklı olduğunu, temizliğin daha ön planda olduğunu,caddelerin,sokakların daha geniş ferah bir yapıda olduğunu gördük. Bizim en çok dikkatimizi çeken buydu. Tarihi eski olmasına rağmen yerleşimi şehir yerleşimi gibiydi. Oradaki insanların bir aidiyetleri var ve buna yönelik hareket ediyorlar genel olarak, diğer mahallelerden farkı bu.

“Bu seçilen bütün rotalar nehir hattı üzerinde”

-Bu rotaların nehirle bağlantısı ne?

Oğuzhan Keleş: Bu seçilen bütün rotalar nehir hattı üzerinde. Diğer projelerden farklı olarak şunu söyleyebiliriz nehir hattının yakın çevresinden ziyade aslında nehri besleyen kollara da bakıyoruz bu projeyle. Rotalar aslında nehirden uzak değil sadece birden fazla alternatif var. Nehir kenarında oluşan kültür ve doğa parçalarını da içerisine alarak nehrin bütünüyle ilgili bir şey yaptık. Bunu da rotalarımıza nehri de katarak dâhil ettik. Zaten köylerin en başta oraya kurulmalarının sebebi nehir hattının oradan geçmesi. Geçmişten günümüze kadar hep su yakınında bir yerleşim devam etmiş. Köylere yerleşim olmasının nedeni de Sakarya Nehri.

- Değişiklik yapacağınız yerde neler olacak?

Oğuzhan Keleş: Bir müdahaleden ziyade bir şeyi göstermekle alakalı bir proje bu. Hali hazırda o mağaralar, göller, yapılar zaten Sakarya’nın bünyesinde var ama görülmüyor dolayısıyla bilinmiyor. Bu rotalarla birlikte aslında onun bilinirliğini artırmaya çalıştık. Rotaların günü birlik ve konaklamalı yapılıyor olmasının sebebi de aslında orada üretilen pratikle alakalı olması. Aslında rotalar da oradaki durumdan beslenerek ortaya çıktı. Bazı yerlerde görmeniz gerekirken diğer yerlerde konaklamanız gerekiyor.

Editör: TE Bilişim