Katlı Pazar yerinin Hindistan’da bulunan mezbelelik pazaryerlerine benzediğini söyleyen Kabacan, Sakarya Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde yeni bir katlı Pazar Yeri’nin inşa edilmesi gerektiğini ve inşaat sırasında 500 esnafın ticaretinin sağlanması gerektiğini belirtti.

Deprem bölgesinde yaşadığımızı hatırlatan Kabacan,  olası bir afette Katlı Pazar yerlerinin yaşam merkezi olacağını belirterek “Haftanın bir günü kullanılıyor diğer zamanlar buralar sosyal alan oluyor. Düğün, eğlence, nişan eğlencesi oluyor. Dolayısıyla bu gözle bakmak lazım diye düşündük” diye konuştu.

Gazetemizin soru yağmuru köşesinin bu haftaki konuğu Sakarya Sebze ve Meyveciler Odası Başkanı Muzaffer Kabacan oldu.

Tarım politikaları ve yeni Hal Yasası yapılacağını ama kimsenin fikrinin alınmadığını belirten Kabacan,  çiftçiden alınan KDV oranları, kurulacak ve taşınacak pazaryerleri için odalara danışılmasının önemi, süpermarketlerin sebze meyve reyonlarının gerçek yüzünü ve pazar esnafının her konuda neden günah keçisi ilan edildiğini anlattı.

Gazetemiz yazarlarından Kamil Özkan, Erol Afşar, Orhan Topçu  ve Gaga Erol’un sorularını yanıtlayan Muzaffer Kabacan’ın önceliği ise Katlı Pazaryeri’nin dönüşümü oldu. Kabacan, katlı pazaryerinde yapılacak dönüşümün, yalnızca esnafa değil kent ekonomisine ve sosyal yaşamına da katkı sağlayacağını kaydetti.

İrem Karabacak

Sakarya Sebze ve Meyve odası başkanlığı yapıyorum. 14 yıldır bu görevdeyim.  2 sene 16 yıl olacak, 4 dönemi bitirmiş olacağız. 4 dönem içerisinde odamızın belli başlı çalışmaları oldu. Kapalı pazarlarla ilgili, semt pazarlarıyla ilgili güzel çalışmalar yaptık. Bu arada Bizim Sakarya ailesine teşekkür ederim.

 “Olası bir afette kapalı pazar yerleri yaşam merkezi olacak”

Kamil Özkan: Katlı pazarla ilgili manşet olmuş haberle ilgili bir değerlendirmeniz var mı?

Tabii ki Sakarya’mızda önemli sorunlar var. Pazarlarla ilgili, katlı pazarlarla ilgili sorunlar var. Yönetici olsak da olmasak da neticede burada yaşıyoruz. Biz her şeyin iyi olmasını istiyoruz. Bunlardan biri de katlı pazarın yenilenmesi, yapılması ve ya pazarların tekrar yenilenmesi. Biliyorsunuz kapalı Pazar yerlerine bizim dönemimizde başlandı. Kapalı Pazar yerlerinin yapımı sırasında bazı belediyelerde çatlak sesler vardı. Diyorlardı ki ‘Siz sadece pazarcılar odasına mı hizmet ediyorsunuz, pazarlarla mı ilgileniyorsunuz?’ Tabii biz bunlarla konuştuk, bizim bölgemiz deprem bölgesi, olası bir afette kapalı Pazar yerleri yaşam merkezi olacak. Buna bu gözle bakmak lazım. Haftanın bir günü kullanılıyor diğer zamanlar buralar sosyal alan oluyor. Düğün, eğlence, nişan eğlencesi oluyor. Dolayısıyla bu gözle bakmak lazım diye düşündük. Katlı pazara da bu gözle bakmak lazım. Katlı Pazar da benim işim yok, dükkânım yok, ticaret yapmıyorum diye düşünmemek lazım. Adapazarı’nda şu an kanayan bir yara. Miladını doldurdu. Katlı pazarın üzerinden 30 yılı aşkın süre geçti. Burayla ilgili güzel çalışmalar yapılması lazım. Biliyorsunuz daha önce entrikalar döndü. Esnaf bir iki defa satın almak zorunda kaldı. Burası şu an esnafın malı, mülkü. Bunlar esnafı razı edipte bir çalışma yapmak lazım. Burası belediyenin karar verebileceği bir yer değil. Ancak belediye kentsel dönüşüm alanına sokar, sisteme girer ama çok başı ağrır. Burada katlı pazarla ilgili çalışma yapmak çok zor bir o kadar da kolay. Çünkü katlı pazar yerinde 861 tane pazarımız, 500 tane esnafımız var. Bunun yanında çalışanı da ailesiyle birlikte 8-9 bin nüfusu olan bir yer katlı pazarı. Bununla ilgi bir çalışma yapılıyorsa tabii ki Büyükşehir Belediyesinin öncülüğünde yapılması gerekiyor. Büyükşehir’in öncülüğünde esnafın desteğiyle yapılması lazım. Oradaki esnafın Katlı Pazar yapıldıktan sonra nasıl bir yere girecek bunun 3 boyutlu görselini hazırlamak lazım. 500 tane esnafının ticaretinin sağlanması lazım, eğer yıkılacaksa.  Oradaki esnafın ticaretinin devamlılığını sağlayamazsanız, orada çalışma yapamazsınız. Pazar yeri şu an da komple Sakarya’ya mal olmuş bir yer. Burası Sakarya’nın göbeği ve kalbi. Biliyorsunuz ki bizim katlı Pazar yerimizde her şey bulunur. İğneden ipliğe ne ararsan, aklınızda ne geçerse en taze ve en güzelini bulmak mümkün. O yüzden bir an önce biliyorsunuz ki önümüzde depremler var. Ondan önce burasının tekrar elden geçirilmesi lazım.  Çünkü içerisinin durumu artık vatandaşa hizmet edememe durumuna geldi. En küçük yağmurda bile katlı Pazar yeri yandaki yollardan aşağı seviyede, debisi düşük. Kot olarak ölçün en az 1 metre olarak düşüktür. En küçük yağmurda Sakarya’mızın alt yapısında sıkıntılar büyük yağmurun hepsi kaplı Pazarın içine girmekte. Esnafımızda mağdur olmakta, vatandaşımız da mağfur olmakta. Belediyemizin öncülük yaparak bize içine katarak proje yapması gerekir.”

Tuncer Kalaycı:  Pazar yeri bitene kadar başka bir yer tahsis edilmeli mi diyorsunuz?

Tabii ki. Ticaret yapan insanların, hayata dair bir sürü planları var. Plan, projeleri var. Çocuklarının geçimini, hayatını idame ettiren insanlar var. 1 ay boyunca insanlar ne yapacak?

Tuncer Kalaycı:  Nasıl bir çözüm bulanabilir?

Belediye merkezi yerini kaybetmemek şartıyla esnafın devamlılığını sağlamak zorunda. Meydan falan olmadan önce Zeki Başkan zamanında biz çok görüştük. Ekrem Bey ile daha görüşmedik. Zaten hala tebrikleri kabul ediyor. Pek bir şey de yok. Görüşeceğiz inşallah. Zeki Toçoğlu Başkanla görüşmüştük ama Zeki Başkana anlatamadık! Bu esnafın devamlılığı lazım, garı da yerin altına alın diye tekliflerimiz oldu. Meydanı genişletin dedik. Bizim olduğumuz ada eski itfaiyenin olduğu yere kadar komple yenilenmesi lazım. Sadece katlı Pazar olarak bakmamak lazım. Oranın komple yenilenmesi kentsel dönüşüme uğraması lazım. Bizim odamızın içinde bulunduğu binalar da dahil.

Tuncer Kalaycı:  Esnafın devamlılığını nasıl sağlayacaksınız?

Eğer bizim elimizde imkânlar olsaydı eskiden meydan yapılmadan önce bu meydanı sebzecilere garın orayı da giyimciler için yerler yapılabilir bir sene orada idare edilebilirdi. Ticaretin devamlılığı sağlanırdı. Katlı pazarın yapımında da biz fikirlerimizi anlattık, söyledik altına 2 katlı otopark. Otoparkımız yok biliyorsunuz. Şehirdeki en büyük sıkıntı otopark olmaması. Yollar otoparka döndü. İnsanların rahatça arabasını çekip rahatça alışveriş yapabileceği alan bir ortam sağlamak lazım. Zemine sebze meyve ile ilgili dükkânlar dedik. Bu dükkânlar burada yapılırken 861 tane dükkân yapılacak. Fazla dükkanda yapılmayacak. Bunun garantisini sağlamak lazım. Üstünü giyim, üçüncü katını toplantı salonları, kütüphaneler, sinemalar 13 dönüm orası her şey yapılabilir. Asansörler, engelli engelsiz asansörler yapalım. Tabii bu projeler bunlara büyük geldi. Zeki Başkan bu projenin altından kalkamayız demişti.

“Birlik sağlanması lazım”

Tuncer Kalaycı: Sizin oda olarak böyle bir şansınız var mı?

Biz birkaç kişiyle girişimde bulunduk. İlgisini çeken insanlar vardı. Hatta yabancı bir şirketle de görüştük. Biz esnaflarımızı toparlayamadık. 500 tane esnaf olduğu için çatlak çok ses var. Birlik sağlanması lazım. Esnafımızda da kabahat var. Katlı Pazar yeri bizim esnafımızın belediyenin değil. Ama maalesef esnaflarımız hala belediyeden hizmet bekliyor. Diyorlar ki çatımızı düzeltsin, boyasını yaptırsın. Burası özel mülk oldu artık. Burasını niye belediye yapsın? Bizim esnafımız bunu pek anlamıyor. İki tarafta da sıkıntı var. Büyükşehirde de var ilgilenmiyor, esnafta da sıkıntı var.

Büyükşehir’in bazı binalar da yaptırım gücü olduğunu biliyorum. Şunu şöyle yapacaksınız diye diretmesi lazım. Sen yapmıyorsan belediye yapar bunu, belediye yaptığı zaman bütün tapu sahiplerine eşit dağıtır. Böyle bir şey de yapabilirdi. Ama dediğimiz gibi yavaş yavaş katlı Pazar miladını doldurdu. Artık onunla ilgili çok ciddi çalışmalar yapılması lazım. Şehrin güzelliği açısından.

Tuncer Kalaycı: Geçen yıl terörist olarak gösterildiniz. Halk ile de karşı karşıya kaldınız. Bu yıl aynı sıkıntılar olur mu?

Bu yıl terörist değiliz. Çünkü bu sene sebze meyve de sıkıntı gözükmüyor. Sebze meyve bol. İhracat dengesi sağlanmış durumda. Hava şartlarında afaki bir durum olmazsa sorun gözükmüyor.

Tuncer Kalaycı: İhracat dengesi rakamlar geçen yıl çok kötüydü. Tarım da 2 milyar ihracat var 6 milyar ithalat oldu.

İhracat olmadığı için iç pazar lehine olmuş oluyor. İhracat çok olursa daha ağırlık olur.

“Bu sene sebze meyve bol, terörist olmayacağız inşallah”

Tuncer Kalaycı: Geçen yıl da aynı sıkıntıyı yaşadık.

Geçen yıl üretim azdı. Üretim yok denecek kadar azdı. Şimdi  bölgemiz ve Türkiye’miz 4-5 senedir fena bir kuraklık geçiriyor. Bakınız kasım ayının ortasındayız kar olması lazım, denize giriyor insanlar. Şimdi kar yağmayan bir yerde kuraklık olur. İsterse her gün yağmur yağsın burada, kış kurak geçmiştir. Yağan yağmur toprağı 15 santim ıslatır kuru kalır yine. Kar yağması lazım. Hala ekim yapamayan bölgeler var. Bu mevsimde tarla sulayanlar var. Bu sene sebze meyve bol, terörist olmayacağız inşallah. Bu sene halkımıza daha ucuz sebze meyve vereceğiz inşallah. Geçen sene böyle olacağı belliydi.

Geçen sene ürünlerimizde birçok hastalık vardı. Ülkemizde görülmeyen bir Akdeniz sineği çıktı. Tarımla ilgilenen ve ya bahçesi olan, mısır olan arkadaşlarımız bilir. Bu taze süt mısırı, şeker mısırına gelen bir sinek. Bu sebzenin, meyvenin içene giriyor, boşaltıyor. Geçen sene bu bol miktarda vardı. Çok hastalık yaptı. Hem hava şartlarından dolayı hem de bölgemizden dolayı hastalık olduğu için üretim de azaldı. Geçen sene ihracat dengesi fazla oldu.  Geçen sene ihracatımız iyiydi. Bu seneye nazaran daha iyiydi. İç piyasadaki dengeyi bozdu.

“Tarım politikasının acilen değişmesi lazım”

Tuncer Kalaycı: Tarım Bakanlığının açıkladığı 2 Milyar ihracat, 6 Milyar ithalat ne oluyor? Ne düşünüyorsunuz?

Tarım politikasının acilen değişmesi lazım. Tarım politikasında şimdi çiftçi ve köylüye destek yapılmamakta. Şu an da çiftçi ve köylüye destek yapmıyorsunuz. Artık çiftçiliğin bir meslek haline gelmesi ve çiftçilik köylünün yapacağı işten çıkması lazım. Bunu meslek haline getirip öyle desteklemek şart. Şimdi bu ziraat olaylarında çiftçilikte devlet desteğiyle meslek haline getirip, planlı, proje halinde yapmak gerekiyor. Üretim arttırılmalı. Bölgemiz aslında şanslı ama bütün siyasetçilere 7-8 senedir anlatıyoruz.

“Önümüzdeki yüzyılın tarımı topraksız tarım”

Akdeniz iklimi, karasal iklim bitti. Bakın havalara, burada artık seracılığın gelişmesi şart oldu.  Sebze seracılığın gelişmesi lazım. Önümüzdeki yüzyılın tarımı topraksız tarım. Biz 7-8 yıldır anlatıyoruz. Hepsi çok güzel dinliyor. Bir tanesinin bir şey yaptığı yok. Sanayiyle tarımı ayırmak mümkün değil. Sanayi ve tarım kardeştir. Ama bakıyorsunuz 5-6 tane sanayi bölgesi var. Türkiye’de olmayan sanayi olsun istedik. Tarım organize sanayi bölgesi kurun dedik. Tarımla ilgili organize sanayi, seralar kurulsun, topraksız seracılık yapılsın. Türkiye’deki tarımla ilgili en önemli olay tohumdur. Biz hala İsrail tohumu kullanıyoruz. Yüzde 60’ı İsrail tohumu. Domates tohumunu alıp üretim yapamıyorsunuz. Acil olarak tohum ıslah çalışması yapılmalı. Tarım Organize Sanayi kurulursa laboratuvar olacak. Tekrar özümüze dönmemiz lazım. Tohum altın ve petrolden daha kıymetli.

“Tarım arazilerinin kıymetini bilmiyoruz””

Kamil Özkan:  Tohumculuk, fidancılık çok önemli. Sakarya'nın topraklarında bu iş için elverişli ama bir taraftan bakıyorsunuz mısır araştırma endüstrisinin yerine otogar, fidan yetiştiren bir kurumun yerine de HAL yapıldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sadece Sakarya'da değil diğer şehirlerde de aynı. Tarım arazilerinin kıymetini bilmiyoruz. Tarım arazilerine ev yapıyoruz. Dağa taşa hiçbir şey yaptığımız yok. Aslında buraları koruma alanına almak lazım. Yarın bir gün bu alanları arayacağız.

Kamil Özkan: Sebze Meyveciler Odası olarak toprak sizin için çok önemli. Toprak konuma kanununa göre bir takım kararlar alınıyor. Tarım topraklarımızın birçoğu gitti. Bu toprak koruma kurulunda niçin siz bulunmuyorsunuz? Böyle bir talebiniz var mı?

Bizim öyle bir talebimiz olmaz. Çünkü biz sebze meyvenin satış tarafındayız. Olsa iyi olur. Böyle bir kurumda ziraat odasının sözü bile geçmiyor. Bizim de olmamız lazım ama böyle bir yasa yok, davet yok, talep de yok, olmayacağı da belli zaten. İş bilmeyen birisi bu böyle olacak diyor. Biz de biliyorsunuz yalakalık var. Biri bir şey diyor, herkes parmak kaldırıyor, bitiyor.  Ondan sonra tarım alanlarında inşaat oluyor, otogar, HAL kuruluyor. Yapılacak daha güzel yerler yok mu var.

“Biz marketlerle pek anlaşamıyoruz”

Tuncer Kalaycı: Marketlerin sebze meyve reyonları hakkında ne düşünüyorsunuz? Marketler sizin üyeniz mi?

Marketlerin sebze meyve reyonlarıyla sıkıntımız çok. Marketler bizim üyemiz değil ticaret sanayi odalarının elinde. Düşünün bir markette pazarın sattığı her şeyi tek bir kişi kendi bünyesinde satmaya çalışıyor. Ama pazar yerlerinde öyle değil, pazar yerlerinde herkes kendi yağıyla kavruluyor. Biz marketlerle pek anlaşamıyoruz.

"Marketlerin sebze ve meyve reyonları denetlenmiyor"

Tuncer Kalaycı: Çoğu zaman sizden daha ucuz veriyorlar.

Marketler bizden ucuz değil. Marketler tek kasadan çıkıyor. Reyonlar denetlenmiyor. Domatesi 2 liraya veriyorlar, gidiyorsun domates alacağım diye, kasaya gidiyorsun farklı fiyat. Bir gün kontrol edin.

Erol Girişken: Vatandaşın büyük bir bölümü pazarcılardan memnun değil. Pazardan alırsın  iki kilo domates en az iki tanesi ezik. Ama markette tek tek kendi seçiyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şimdi meyve sebze satışı da önemli alan kişide önemli.  Artık sistem gelişiyor. Aile ortamı kurmak lazım müşteri ve esnafla.  Pazarlar terapi yerleri, marketler soğuk ortam.  Esnafımızda uyanıklık var mı var yalan yok. Ama bir kere kandırılırsın, kötü mal aldığın tezgaha gitmezsin.  Bizim alışveriş yapan insanımızda bilinçli olmalı. Hijyen açısından marketteki sebze meyveler hijyenli değil. İnsanlar meyve sebzeye tırnağını batırıyor. Bizim kültürümüzde seçme kültürü yok.  Millet gözüyle seçmiyor. Esnafta da suç var ama insanlarımızda bilinçlenmeli. Aile ortamı oluşturulmalı. İnsanlar iyi mal sattığını düşündüğü esnafı gözüne kestirdi mi Hal'den kötü mal alan esnaf da daha fazla kötü mal almaz. Marketler de patates, soğan satılıyor yemin ediyorum ineğe versen inek yemez, süt vermez. Bizim pazardakiler süper.

Tuncer Kalaycı: Şu an da semt pazarları yeterli mi ?

Yeterli şu an. Hemen hemen her gün pazarımız var.

Tuncer Kalaycı: Ben Serdivan’dan şikayetçiyim mesela. Arabacıalanın da pazarımız yok.

Oradaki mevcut Belediye Başkanımız marketçi olduğu için marketlere daha çok önem veriyor. Yusuf Alemdar Bey pazarlara önem vermez. Ama Adapazarı öyle değil. Yusuf Alemdar pazarları sevmiyor.

Tuncer Kalaycı: Talep yok mu?

Halkın talepte bulunması gerekiyor. Halk karar verecek, biz de belediyeye diyeceğiz. Bizim Serdivan Belediyesiyle sıkıntılarımız var. Onlar bizden destek istemiyorlar. Kendileri yapmaya çalışıyorlar. Ama Adapazarı öyle değil.

 “Belediyenin esnaf odalarından fikir alması şart”

Adapazarı'nda pazar yerleriyle ilgili çalışmalarımız var. Şu an da 3 tane pazar yerlerimiz var. Güneşler pazarı plan proje aşamasında, Karaman ve Tepekum Yenigün mahallesinde projeler var.  Bize bir akıl fikir sordukları zaman biz bu işi onlardan çok daha iyi biliriz. Yaşamımızda, düşüncemizde her şeyi çok iyi biliyoruz. Bize bir şey sorduklarında  bilgilerimizi aktarıyoruz. Ama Serdivan'da öyle bir şey göremedik hala. Avrupai bir ilçe oldu deniyor Serdivan ki iyi bir ilçe oldu. Her şey düzeldi bir tane doğru düzgün kapalı pazar yeri yok.  Bir tane var otoparkta kuruluyor. Ama pazardan başka her şeye benziyor. Orası pazar değil. Pazar olarak yaptılar orayı bana sorarsan pazar değil aklınıza ne gelirse olabilir ama pazar değil, berbat.  Bunun sebebi de şimdi bir iş yaparken iş bilen insanlarla yapmak lazım. Adapazarı Belediyesi’nin yapmış olduğu çalışmaların hepsinde bizim elimiz vardır. Temelinden tavanına kadar birlikte çalıştık. Hiçbir hizmet noktasında siyaset gütmeyiz.  Biz esnafımıza, vatandaşımıza hizmet noktasında ne iyi olacaksa fikirlerimizi söyleriz. Bunu başardık. 5 tane pazar yeri var 3'ü yolda. Bir gün odamıza gelirseniz görürsünüz, 3 boyutlu görsel hazırladık. Katlı pazar içinde öyle hazırlamak lazım. Karaman’da yapacağımız pazar yeri için 3 boyutlu görselimiz hazır. İnsan ticaret yapacağı yeri görürse daha güzel olur. Belediyenin esnaf odalarından fikir alması şart. Böyle başarılı olur. Yoksa başarısız olur. Şu an Serdivan bunu yapıyor.

“Pazarcıların çilesi çoktur”

Tucer Kalaycı:  Pazarcının espri anlayışı nereden geliyor? Geçen ıspanağın önünde iftiraya uğradık yazıyordu.

Türk insanı olarak mizansen bir toplumuz. Pazarcılar uyumuyor, biz de uyumuyoruz. Gece gündüz piyasadayız. Biz de laf çok.  Müşteriyi hoş tutmak için her şeyi yaparız. Pazar yeriyle marketleri ayıran bu. Markete girersin dümdüz, soğuk duvarlar. Ama pazar yeri öyle değil. Moralin bozuktur, pazar yeri rehabilitasyon yeri, terapi gibi. Dünya var oldukça pazar yerleri bitmez. Azalır ama bitmez. Yanlışımız var mı var. Bunları düzeltmemiz lazım, eğitim veriyoruz, eğitime gelen yok. Kimseyi zorlayamıyorsun. Tezgahı kimseye bırakamıyorlar. Pazarcıların çilesi çoktur.  Hafta tatili yok, cenazen olur gidemezsin, yıllık tatili yok, bayram tatili yok. Hizmet sektörü içerisindeyiz. Memnun muyuz çok memnunuz.

Tuncer Kalaycı: HAL fiyatları yayınlanıyor. Fiyatlar pazardan daha yüksek oluyor.

Malı alıyoruz, mesela biz bugün alıyoruz. Ama Antalya'da falan mal değişmiştir. Mesela biz malı bir gün önceden almış oluruz. Bir gün sonra fiyatlar çıkar. Dünkü fiyattan alırız, yükselmiştir. Bugün patates 4  liradır ama biz onu dün 3 liraya almışızdır. Geçen sene terörist olduk. Böyle bir şey yok. Şu an her şey internette. Kimse 1 liraya alıp da 5 liraya satmaz, satamaz. Anında fiyatları öğrenme şansınız var.

Geçen sene biliyorsunuz hükümet pazarcıyı günah keçisi ilan etti. Biz bunların hepsini açıkladık. Tarım politikanızda ve HAL politikanızda sıkıntı var dedik. HAL yasası çıktığı zaman ufak tefek eksiklikler vardı.  Bazı eksiklikler yaşayarak görülüyor. Bu da bunlardan birisiydi. Sebze meyve ticaretinde künye sistemi var. Künye sistemi, tarla ekim anından sofraya kadar izlenebilirlik politikası yapmak. Üreticinin kim olduğu, hangi gübre kullanıldı, hangi bölgede ekildi gibi.. Tarım İl Müdürlüklerini kapsayan çalışmaydı.  Şimdi diyelim ki 20 dönümlük tarlanız var. Tarım İl Müdürlüğüne gidiyorsunuz ben ıspanak ekeceğim diyorsunuz, bakıyor sistem bölgede ıspanak ekimi çok sen kereviz ek deyip yönlendiriyor. Dengeyi sağlıyor.  Yasa uygulanamadı. Bu künye ekimde de var ticarette de var. Bir yerden mal alıyorsan İl Müdürlüklerinden künye alınıyor. Ona göre mal getiriyorlar. Örneğin aldım künyemi Antalya bölgesinden bir araba mal yaptım. 5 ton patates,2 ton biber, 3 ton salatalık dolduruyorum. Şu plakalı arabayla geldiğini görebiliyorsun. Bildirim yapıyorsun. Bildirimde de fiyat aralığı yoktu. 5 liraya aldığın domatesi 1 liraya giriş yapabiliyordun sisteme. Zaten ticari yanlışlıklar var. 5 liraya aldığım malı liraya yazdım. Soğanı 3 liraya aldım, 80 kuruşa yazdım. Domatesi 5 liraya aldım 1,25 liraya aldım. Şimdi sisteme böyle girdi. Tabii piyasada darlık olunca, hortum seraları yıktı geçti. Bir de ihracat anlaşması yapılmış, göndermek zorundasın. İç piyasada darlık oldu. Bu darlıkla fiyatlar yükselmeye başladı. İşte bakanlık bununla ne yapacağını bilemedi. Biliyorsunuz tanzim satış yerleri falan kuruldu. Tanzim satış yerlerinde devletin 1 buçuk ay içinde trilyonlarca zararı var. Onların anlattığı gibi değil olay.  İnsanlar bakıyor bu domates tarlada ne kadar ki 10 lira olmuş, soğan 7 lira olmuş. Sisteme bakıyorlar, yerinde incelemiyorlar. Sistemde 1 lira yazılmış sonra vay teröristler olduk. Böyle bir şey olur mu? Senin sistem de yapmış olduğun hata yüzünden günah keçisini pazarcı yapıyorsun. Pazarcı gidip de mal almıyor ki iyi esnaflar yerinden mal alır. Pazarcı HAL'den alır.

“KDV oranı düşürülmeli”

Tuncer Kalaycı: HAL'de fiyatlar nasıl öyle oluyor?

Hepsinin stok da malı var. Adamın 3 senelik domatesi var. Girişini çıkışını da yapman lazım. Çıkamadığı senin stokunda gözükür mali envanterde. Adamın deposunda 1 senelik çilek gözüküyor. Böyle bir şey olmaz. Çileği satamazsın ertesi gün atarsın. Balık baştan kokar.  Bize o zamanlar söylediler, Necmettin Erkan vardı. Bir toplantı da dedim ki sayın genel müdürüm biz hırsızlık yapıyoruz. Sen çok ağır konuşuyorsun dedi. Doğru söylüyorum, burada 95 adam var 1 milyonu temsil ediyoruz, hepimiz hırsızlık yapıyoruz dedim. KDV oranını düşürün dedim. KDV oranını düşürmezseniz bu kayıt dışını engelleyemezsiniz dedim. Yüzde 8'le alınıyor mal yüzde 1'le çıkış yapılıyor. Bunu dengelemek için ne yapılacak, 5 yerine 1 yazılıyor. Sebze meyve de kayıp kaçağı önlemek istiyorsanız şu an yıllık 400 milyon ton sebze meyve ticareti var. Kayıt altında 179 milyon ton, gerisi kayıt dışı. Küçük esnafa pazarcılara 500 bin liraya kadar fatura toplama yetkisi verin dedim. KDV oranını sıfırlayamazsınız da yüzde 1 giriş yüzde 1 çıkış lazım. Devletin kasasına daha çok para girer dedim. Yeni hal yasası yapılıyor, şu an da taslak halinde. İlk hal yasası yapılırken bazı şeyler soruluyordu, herkesin fikri alınırdı. Şimdi yeni hal yasası yapılıyor kimsenin bir şey sorduğu yok. Danışmanları var yanlış yönlendiriliyorlar. Yeni hal yasasıyla beraber tarım politikası da değişmesi gerekiyor.

Devletimiz, hükümetiz, yerel arkadaşlarımız olsun, bizim pazarcımıza sahip çıksın. güzel güzel alışveriş yapacağımız alan sunsunlar. Pazarcıyı üzmesinler. Biliyorsunuz yeni gelen belediye başkanları pazarcılarla uğraşıyor. Pazar yerlerindeki sorunları yetkili kişilerle konuşup halletsinler.

Editör: TE Bilişim