Ekonomik sorunlar nedeniyle kapanan iş yerinin çok olduğunu söyleyen Salihoğlu, “2019 yeni kayıt 10’uncu aya kadar 3 bin 70, terk bin 100. 2018’de ise  yeni kayıt 3 bin 693, terk bin 383’tü. Kayıt az. Herkes önünü görmek istiyor. Kapanan işyeri çok… Asıl kapanmalar 12’inci olur. Bu sayı artar” diye konuştu.

Gazetemizin Soru Yağmuru köşesinin bu haftaki konuğu Sakarya Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Turhan Salihoğlu oldu. Sicil aflar, esnafın borçları, kapanan açılan iş yerleri, krizle mücadele, esnafın market zincirleri ve AVM’leri tehdit olarak görmesi, esnafın BAĞ-KUR’unu bile ödeyemeyecek durumda olmasıyla ilgili sohbet ettik. 

Gazetemiz yazarlarından Kamil Özkan, Erol Afşar, Orhan Topçu  ve Gaga Erol’un sorularını yanıtlayan Sakarya Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Turhan Salihoğlu, Sakarya Nehri taraflarında antik bir köy önerisinde bulunarak, Sakaryalı küçük üreticilerin burada satış yapabileceğini belirtti.

İrem Karabacak

Öncelikle bizi böyle bir ortamda çağırmanız gurur verdi, teşekkür ederim. Ben Turhan Salihoğlu Eskiden adı Adapazarı Esnaf ve Sanatkârlar Odası’ydı. Büyükşehir’e geçtikten sonra ismi Sakarya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları olunca da başımıza çok işler geldi. Adapazarı’yken rahattık. Herkes sanıyor ki Sakarya’nın tek odası. Öyle bir şey yok. İhtisas odası olmayanlar bize geliyor. Mesela otoparkçı, odası yok bize geliyor. Otelciler öyle. Karşılığı olmayan, ihsas odası olmayan esnaf bize geliyor.

Kamil Özkan: 5362 sayılı kanun çıktıktan sonra odaların açık kalabilmesi ya da yeniden açılabilmesi için bir sayı getirildi. Bu sayının altında kalan odalar kapatıldı. Dolayısıyla üyeleri boşa çıktı. O tip odalardan boşa çıkan herhangi bir yere kaydı olmayan esnaflarımızın kapsamı için değerlendirdi. Örneğin elektronik ticaretçiler sayı olarak kurulmamış. Esnafımızın da yine kaydı sizin odanızda kaydoluyor.

Şu an ki sistem bu. Ama biz kurarken birlik bünyesinde ajanlık vardı. O ajanlık bize devroldu. 2 bin 500 kişiden biz 400 kişi sağlayabildik. Diğerlerinin hepsi döküntü.

Tuncer Kalaycı: Sahipsiz esnafın şu an sayısı kaç, yoğunluk hangi alanda?

Şu an bin 300’e yakın. Bu Nace kodlarından sonra çok değişti. Eskiden internet kafeler, kafeteryalar bizdeydi. Nace kodlamasından sonra sistem onları başka yere attı. Mesela galericiler bizdeydi, şoförlere gitti.  Biz eski üyeleri alsak 5 bine gelirdik. Bizde şimdi et ticareti, sağlık, temizlik hizmetleri 80’e yakın meslek var.

“İnsanlar kahvaltılı toplantısına bile gelmiyor”

Tuncer Kalaycı: Şu an ekonomiden dolayı pek mutlu olan yok. Kriz var. Size gelen şikâyetler var mı?

Ben 20 seneye yakın bu işi yapıyorum. Bu şikâyetle gelen 2 kişi yok. Herkes memnun. Gelirse kooperatiften para lazımsa gelir. Bize kredi lazım diyenler gelir. Ama diğer türlü bugüne kadar 2 kişi ya geldi ya gelmedi. Biz her sene bütün meslekleri 3 kez kahvaltılı toplantıya çağırırız. İnsanlar kahvaltılı toplantısına bile gelmiyor. Çok az kişi geliyor maalesef. Duyarsızlık var.

Orhan Topçu: Esnafta şöyle bir düşünce var, odalar ne işe yarar? Kuruluşların bize bir katkısı yok, anca aidat topluyorlar deniyor…

Adam sıkıştığı yerde ilk önce bize gelse problemi çözeriz. Adapazarı’nda mesela sen esnafsın tanıdığın var. Önce sen kendi işini çözmeye çalışıyorsun, gidiyorsun her yerde kendini afişe ediyorsun. İş olmuyor. Tıkanıyor en son çare bize geliyorsun. Burada herkes kendi işini kendi yapmaya çalışıyor. Belediyeyle mi sorunun var gel bize, yok gelmiyor. Ben hallederim diyorlar. En son tıkandığı noktada bize geliyor.

Orhan Topçu: Şöyle eleştiriler var, işçinin sendikası var hakkını arıyor, memurun sendikası var hakkını arıyor, esnaflarında sendikası var ama bir türlü başta duran yöneticiler kılını kıpırdatmıyor diye eleştiriler var.

Doğru.  Nasıl kıpırdayacak? Balcı yaşıyor bu durumu, nasıl kıpırdatacak? Hasan Ali Şen’de üstlerine gitti. Ne oldu? SESOB Başkanı baskınıyla gitti.

Kamil Özkan: En iyi sendikacı üyesi işçiye ve ya memura iyi rapor alabilen, en iyi esnaf odası başkanı yöneticisi de en iyi kredi sağlayabilen, en iyi para sağlayabilen birim mi diyeceğiz?

Tabii, günlük yaşam önemli. Kendi adıma konuşuyorum, günlük yaşamda toplantıya çağırırız, mesaj atarız. Ama zorla da bir şey olmuyor. Mesela ustalık belgesi, bir esnafın ustalık belgesi olmadan dükkan açamaz. Haklı olarak çağırıyoruz gel belgeni al, imtihanlara sokalım, ona bile gelmiyor. Sonra tıkanıyor bir yerde ondan sonra gelecek almaya. Ama zamanında gelmiyor.

“Benim belediyelerle uyumum yok”

Tuncer Kalaycı: Belediyelerle uyumunuz ne? Siz farklı bir konumdasınız şu anda.

Benim belediyelerle uyumum yok. Ben galericiler çarşısına üç senemi verdim. Hatta Kızılay’ın yerini ayarladık. Aziz Duran döneminde baya yol aldık. Şu işi anlat dediler anlattım. Ertesi gün Cumali haber yapmış, aynı konuyu. Sonra bir dernekle, bir ziraat odasıyla anlaşmışlar işi onlara verdiler. Biz de araya girdik, vermedik orayı. Kızılay’ı mahkemeye verdik. İptal edildi. Ondan sonra Zeki Toçoğlu’na hiç gitmedim. Ben bir kere geldim ikinciye gelmem.

“Kimse 12 ay da borcunu ödeyemez”

Orhan Topçu: Yeni yasalardan uygun gördüğünüz ya da çıkmasını beklediğiniz var mı?

Yeni yasayı acil olarak bekliyoruz. Yeniden vergi ve SGK barışı, sicil affını herkes acil olarak bekliyor. Herkes gırtlağına kadar borçta... Maliye 12 ay ödeme takvimi çıkarıyor. Kimse 12 ay da bunu ödeyemez ki. Esnafın önünü açmak için bütün borçlarını hepsini bir paket yapacak, bir bankaya gidecek bütün borçlarını sen kapat, buna bir takvim yap, en az beş yıl, aç önünü.

“Esnaflar, odalara ilgisiz”

Orhan Topçu: Yaptığınız değerlendirmeye göre, esnafın odalara ilgisiz olduğunu söylüyorsunuz.

Bize bir talep, şikayet ya da başka bir şey söylemiyor. Gelecek benim şu işim var, atacak dosyayı önüme.

Tuncer Kayacı: Her yerde aynı durum mu var?

Aynı. 20 senedir böyle.

“Kapanan iş yeri çok”

Tuncer Kalaycı: Birkaç ay önce yaptığınız bir açıklamada Eylül’den sonra büyük bir felaket bekliyor alacak diye. Eylül dönemi geçti. Açınan kapanan iş yerleri sayısıyla ilgili bir veri var mı?

Şimdi 2019 yeni kayıt 10. aya kadar 3 bin 70, terk bin 100. 2018’de yeni kayıt 3 bin 693, terk bin 383. Kayıt az. Herkes önünü görmek istiyor. Kapanan işyeri çok…  12. ayda da kapanmalar olur. Ülkemizin bugüne kadar 2-3 senedir hadi savaş dedik, şu oldu bu oldu. Bir karşı ses yapmadık.  Bugün ki gündem gereği bekledik. Ama hep bir tarafa bastırmak kötü.

Orhan Topçu: Peki esnafın bu sabrı nereden geliyor?

Biz kanaatkâr bir milletiz. Teslimiyetçi milletiz. Her şeyi Allah’tan bekleriz.

Tuncer Kalaycı:  Suriyelilerin olumsuz etkisi var mı? Ticaret hacminin gelişmesinde olumlu yanı vardır ama diğer taraftan esnaf açısından sıkıntısı ne?

Geçen aya kadar 4-5 kurum ortaklaşa tek tek dükkânları dolaştı. Suriyeli, Iraklı arıyordu.  Sayısını vermiyorlar. Mühim olan kaçak mı değil mi? Yabancı işçi mi kaçak çalışıyor ona bakılıyor.

Tuncer Kalaycı:  Esnaf olarak faaliyet gösterenlerin sayısı?

Onlar zaten buraya parayla gelmiş. Sabiha Hanım’ın orası dolmuş, garajlar dolmuş, bunlar bizim için tabii ki rakip. Kayıtlı sayısı var ama paylaşılmıyor. Biz de e-fatura var. Onlarda hep Iraklı, Suriyeli değil. Hepsi döviz bürosu açacakmış, bir şey bekliyorlar.

Orhan Topçu: Esnafın şöyle bir sorunu var, BAĞ-KUR’u ödüyor. Sonra dükkânı devrediyor.  Başka yere sigortalı geçiyor. Sigorta ödemeye başlıyor. Bu BAĞ-KUR’la SGK birleştirilme durumu ne aşamada?

Bir gelişme yok. Hatta ben hanımı 3 yıl bir yerde sigortalı gösterecektim. Hiçbir umut yok. Şu an en iyisi son 3,5 yılını sigortalı geçirmek.

Tuncer Kalaycı:  Peki bu yönde talep var mı?

Tabii ki talep var. Konfederasyonlar onları yapıyor. Ama ısrarcı değil. Konuşuyor geçiyor.

“Şehir dışında AVM olmaz”

Orhan Topçu: 20 yıldır bu iştesiniz. Babadan kalma. Bu AVM’ler esnafı tehdit eder, şehir dışına çıkacak, ara mecliste tartışmalar olmuştu, şu an bir ses yok.

Şehir dışında AVM olmaz.  Zincir marketler nereye gidecek. Avrupa açık kanyona yönelmiş, artık kapalı AVM’ler iş yapmıyor. Halk çocuğunu alacak açıkta dolaşacak. O atmosferi yaşayacak. Bunu bir iki kere belediyede dile getirdim. Artık AVM’ler de boğuyor. Şu Çark Caddesi, Uzun Çarşı adam gibi bir projelerle çıkılsın. AVM’ye kimse gitmez. Uzun Çarşı eskiden iş yapıyordu. Şimdi üstünü açtılar, yağmurda kim geçecek oradan? Kimse gitmez.

Orhan Topçu: BİM ve A101 gibi market zincirleri bir ara bir yerde 3’ten fazla açamıyordu. 3’ü geçmeye başladılar. Hukuksal mücadele yapmayı düşünüyorlar mı esnafın lehine?

O liberal sistem. Adam geliyor, istediğini açıyor. Burada belediye meclis kararı alacak. Sokmayanlar var.

Orhan Topçu: Çifte standart olduğuna inanıyor musunuz? Küçük esnafın önüne bakıyorsunuz trafik uygun değil. Ama zincir marketlerin park yeri var, gerekirse yer açıyor, bidonlar koyuyor. Bu çifte standartla ilgili bir mücadele düşünüyor musunuz?

Hukuksal değil de Sakarya’da bununla ilgili çalışma hiç yapılmadı. Ama başka şehirlerde yapanlar var. Kipdaş’a kavşak açtılar. O zaman dört yola kavşak açamayanlar Kipdaş daha gelmeden yol açtı. Neyin gücü? Paranın gücü. Şimdi A101’de ruhsat alırken Allah bilir kaç lira veriyor?

Tuncer Kalaycı: Esnaf örgütleri, kooperatifler aracılığıyla daha ucuz mal temin etme çalışması var mı?

2002 yılında tekellere bakkallar odası ürünlerini pazarlıyordum. Tekelle ilgili bir şey olmuş. Bize yukarıdakiler geldi. Şirket kurun, ihaleye girin, bizde anonim şirket kurduk. Su satacağız. Suyu biz 40 kuruşa veriyorduk. Bizi 150 koli için kendi yöneticileri sattı. Ben o günden sonra paralı işe girmeyeceğime yemin ettim. İnsanlar 50 kuruşa birbirini satar. Karşıdaki güçler hemen birleşiyor.

Orhan Topçu: 3 Milyondan fazla esnaf sayısı var. Aileleriyle birlikte nerden baksanız 10 Milyon insan yapar. Bu 10 milyon insanın hakkı yeniliyor, eziliyor da nasıl sesini duyuramıyor.

Damarlar kronik, damarlar bitmiş, çalışmıyor.

“Esnaf BAĞ-KUR’unu yatıramıyor”

Kamil Özkan: Esnaftan yüzde 2 devletten yüzde 1 katkıyla çalışmayan işsizlik fonundan sıkıntıya düşmüş esnaflarımıza 8-10 ay süreyle kapatmış esnaflara işsizlik maaşı verileceği gündemde. Bu konuyla ilgili çalışmalar yapılıyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu konuyu ilk defa şimdi duyuyorum. Ama esnaf BAĞ-KUR’unu yatıramıyor onu nasıl yatıracak? Esnaf isterse vermez.

Kamil Özkan: Plan bütçe komisyonunda kabul edilen bazı vergi kanunlarında değişiklik yapılan kanunda da, özellikle işçi ve esnafı ilgilendiren dilimlerin arttırılması vergi oranlarının yükseltilmesiyle ilgili kaldı ki kurumlar vergisinde de indirimle ilgili bir yasa tasarısı var bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Yeter ki kazanalım”

Kazanalım verelim. Yükseltilmesinde bir sıkıntı görmüyorum. Yeter ki kazanalım. Daha çok para lazımmış ki öyle kanun çıkarılmış. Nace kodlaması dediği tamamen ticaret. Borsalar birliği yaptığı kodlamayı bizimkilere dayatmışlar, bizimkiler uyguluyor. Örtüşmeyen o kadar çok şey var ki. Borsanın ki farklı bizim ki farklı. Ona göre uyun diyor. Bir talepte bulunmadık. Esnaf vergi falan vermediği için, en son affı bekliyor.

Kamil Özkan: Son 4-5 yıldır Sakarya’nın her yeri tabure ve kısa masalarla doldu. Tipik bir Ortadoğu ülkesi görünümünü aldı. Bununla ilgili feci şikayetler olmasına rağmen yerel yönetimler bu konuda adete teşvik edercesine iş ve eylemler yapıyor. Esnaf odalarımızın kendine yıllarca aidat ödemiş, destek vermiş yöneticisi olmuş üyelerinin haklarını gasp edildiği, mantar biter gibi yeni yeni rakiplerin türetildiği bu sisteme karşı diyecekleriniz nelerdir?

Şimdi Orhan Cami’yi başka bir belediye öyle açsaydı ne olurdu? Tarihi mezarlar yok oldu, mezarlar yok şu an. Kadınlar oradan geçerken ben görüyorum. Dolaşmak zorunda kalıyor. Bir işlem yapıyorsun Kahveciler Odası ayağa kalkıyor. Senin üyene orası verilmedi ki. Ama belediye de işgal edene koy diyor. Talep nereden geliyor, odadan geliyor. İki tabure yer ver üçüncüyü koydurma. Bunlar komple yer işgal ediyor, yayanın hakkı. Biz bu sorunu kafeler sokağında da yaşadık. Yayaya yer bırakılmıyor. Orta yolu bulmak gerekiyor. Bu Sakarya’daki insanların sorunu. Belediye’de çağırmadı ki bizi. Bakın işgaliye var, ne yapalım denmedi ki. Bir Orta Cami’ye belediye giremediği zaman İşgaliyeyle ilgili bize geldi. Sonra bir ara bulduk 45 cm herkes mutabık oldu.

Tuncer Kalaycı: İşportayla ilgili sorun var mı?

O konuda belediyeler iyi çalıştı. Hakkını yemeyelim. Bir seçim zamanı hariç, işportayla ilgili mücadele oldu.

Tuncer Kalaycı: Birlik başkanı yaz aylarında, bahar aylarında kermes olayı başlıyor. Niye engel olunamıyor?

O herkesin en büyük sorunu. Karşınıza hep dernekler çıkıyor. Aşamıyoruz. Bir iş yeri açarken sizden 50 tane şey istiyorlar. O ruhsat olmadan ruhsat açamıyor muyuz? Orada satılan malın kalitesini kim biliyor. Ama Tarım İl Müdürü görevini yapmıyor, maliye müdürü yapmıyor.

Tuncer Kalaycı: Benim anladığım bu konuşmada Esnaf Odalarının pek bir hükmü yok.

Yasa olarak Esnaf odasının şunu yapar diye bir madde yok zaten. Genel sorunları iletir deniyor.

Tuncer Kalaycı: Esnaf gelip hakkını aramıyor, bir şey istemiyor, kahvaltıya eğitime gelmiyor. Peki, seçimlere neden gidiyor?

Seçimlere de gelmiyor ki. Çok hatır gönül işi olunca seçimlere geliyor.

Tuncer Kalaycı: Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Bu benim çoktan beri içimde olan bir şey. Sakarya Nehri’nin arka tarafı çok atıl bırakıldı. Meralar meralığını kaybetti. Oraya antik bir köy yapsak yöresel… Oranın köylüleri gelse satış yapsa! Orada bir fuar yapılsa her türlü etkinlik yapılır. Ne istersen yaparsın!

Editör: TE Bilişim