Üniversitelerin açılmasıyla birlikte nice zamandır halının altına süpürdüğümüz yurt ve barınma sorunu tekrar gündeme geldi. Gerçekten önemli bir sorun çünkü mevcut ekonomik şartlar ve ailelerin durumu ortadayken üniversite öğrencilerinin sokakta kalmaması için hiçbir neden yok. Neden yok? Kapasite arttırılmadı, tedbir alınmadı vesaire…

Aileler tepki koymaya, öğrenciler sokakta yatma eylemleri yapmaya başlayınca, iktidar da sıkıntıya girdi haliyle. Çünkü geniş kitleleri ilgilendirmesi iktidarın yumuşak karnını ve zaafını ortaya koydu ve muhalefette yumruğu oradan vurmaya başlayınca çarşı karıştı.

Elbette ki gençlerinin anayasal güvence altındaki eğitim haklarıyla bağlantılı olarak anayasal güvence altındaki barınma haklarından faydalanamıyor olmaları feci bir durum… Haliyle iktidar kapasiteyi arttırmamasının ve yeni yurtlar yapmamasının faturasını ödeyecektir.

Peki elindeki mevcut imkanları değerlendirmek şöyle dursun, mevcudu muhafaza etmeyi dahi beceremeyip, yangına körükle giden bürokratlara ne diyeceğiz?

Aslında burada iktidarın ne diyeceği önemli… Evet bir bürokratınız, yurt üzerinden kıyametin koptuğu şu anda yurt kapasitesini düşürüp öğrencileri mağdur ve iktidarınızı zelil ederse, buna ne diyeceksiniz?

Konu Sakarya Üniversitesi… Üniversitenin yıllardır bırakın depremi kuvvetli bir rüzgarla bile yıkılması an meselesi olan bir rektörlük binası var.

Yani tadilatı, onarımı, güçlendirilmesi gerçekten elzem… Ama zamanlaması?

Durdular, durdular, beklediler, onarım için gelen paraları başka yerlere kaydırdılar tam da okullar açılıp yurt sorunu had safhaya çıkınca, üniversite içindeki yurda el koyma pahasına harekete geçtiler.

Tadilat bitinceye kadar rektörlük müştemilatını ve çalışanları, şu yurt kıtlığında, şu meteliğe kurşun atılması misali tek bir yatağın bile çok kıymetli olduğu bu zamanda yurt öğrencilere kapatılacak, öğrenciler sokağa atılacak.

Sevgili yerel siyasetçiler, tamam, öğrencilerin yurt bulamadıkları için sokakta kalmasını, muhalefet istismarıyla ilişkilendirmeyi becerebiliyorsunuz da yangına körükle giden bu bürokratınıza söyleyecek sözünüz yok mu?

Benden iyi bilirsiniz; AKPARTİ’nin ve Reis’in bürokrasiye dair manifestosu vardır. Bu manifesto sizlerin ve özellikle bu Rektör’e kefil olanların tavrı ile hiç uyuşmuyor.

Reis “En iyi kadroları göreve getirerek milletimizden aldığımız desteği daha da yukarılara çıkarmanın gayreti içinde olmalıyız. Teknokratıyla, bürokratıyla bu yürüyüşe ayağını uyduramayan kim varsa bunların hepsini kenara koymalıyız. Bu yürüyüşe ayak uyduramıyor mu, kenara koyacağız. Engel mi oluyor, kenara koyacağız. Bu millete hizmette laubalilik mi yapıyor, kenara koyacağız. Bu millete hizmette kalkıp da af edersiniz her türlü yolsuzluğa bulaşan mı var, kenara koyacağız” diyor, siz aksine sahip çıkıyorsunuz.

Sayın Cumhurbaşkanı; “Partimizin çatısı altında FETÖ ile iltisakı olanları asla barındıramayız. Yol yakınken nerede, FETÖ ile bağlantısı olanlar varsa hemen bize bildirin. Anında kapıya koymaya mecburuz” diyor, siz aksini yapıyorsunuz.

Hadi bir hata ettiniz getirdiniz/seçtirdiniz diyelim.

Peki sizler, Sakarya İl Teşkilatı ve milletvekilleri, Reis’in bu manifestosuna ve uyarılarına rağmen, yerel basının size sunduğu hatanızı telafi etme fırsatını değerlendirmeyecek misiniz?

Size muhalefet eden herkes bir şekilde fetöcü hain oluyor da, size, davanıza ihanet eden, iktidarınızı zor durumda bırakanlar sütten çıkmış ak kaşık muamelesi görmeye nereye kadar devem edecekler bakalım?

Ve Reis bu işe ne diyecek?

Zamanla göreceğiz…