Sevgili okurlar,
Ülke gündeminin üst sıralarında yer alan “Barış Pınarı Harekatı” ile ilgili görüş ve düşüncelerimizi, bir nebze olsun paylaştık..
Elbette bu konuda daha yazacaklarımız ve sizlerle paylaşacaklarımız var..
Ancak takdir edersiniz ki, Sakarya’nın incisi Kırkpınar’da olup bitenlere de kayıtsız  kalamayız..
Eğer yerel deki sorunlara kulak tıkarsak, ülkenin diğer sorunlarını yazmanın ne alemi vardır!
Evet, Kırkpınar Sakarya’nın doğal güzellikleri ile bilinen bir beldemizdir..Sapanca Gölü’ne ayaklarını uzatmış, sırtını yeşil dağlara dayamış Kırkpınar’da huzurlu bir hayat içinde olanların talepleri, kulak arkası edilemez..
Bu bağlamda, Kırkpınar Hasanpaşa Mahallesi sakinlerinin direnişine katkı sunmak, hepimizin görevidir..
Başta Sakarya Valiliği, Sapanca Kaymakamlığı ,Sapanca Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesini yakından ilgilendiren bir sorun söz konusudur..Bu sorunun çözümü ve bir diyalog ortamı başlatmak üzere Sapanca Belediye Başkanı Özcan Özen’i olay yerine davet eden göstericiler, bir çözüm istiyorlar..
Yani, bu teleferik projesinin bir başka alana kaydırılmasını istiyorlar..
Bu halkın talebidir, önemlidir..
Bu talebe karşı çıkmak, halka karşı çıkmaktır, istekleri umursamazlıktır!..
”Biz bildiğimizi yaparız ”demektir!
Biz bu anlayışı yakından tanıyoruz!..
Memlekete ne kadar zarar verdiğini de bilmeyen yoktur..
Halkın sağlığından, geleceğinden daha önemli proje ne ola ki?
Kaldı ki, bu projeye karşı çıkanlarla birlikte olan siyasi parti temsilcileri, sivil örgütler mevcuttur..
En önemlisi yöre halkı ve çevreciler oradadır..
Daha ne bekleniyor ki?
Milleti coplayıp, biber gazı ve boyalı su mu sıkacaksınız!?
Ve ne yazık ki, şu yerel bir sorun ile ilgili olarak karakolluk ve polislik olundu!?
Biz milletçe sorunlarımızı ne zaman, oturup, konuşarak, tanışarak çözeceğiz?
Bak, burası çok önemli?!..
Bu ifadeyi yakından bilmeyen yok ta, asıl bir başka hususa dikkat çekmek istiyorum:
Bakınız, bu işler başka ülkelerde” istişare” ile yürütülüyor..
Hani bizimkilerin sözünü çok ettiği ve itibar etmediği,”İstişare!”
Projeyi resmi kurumlar yapmadan önce, halka götürüyor..Bir ay bu istek askıda kalıyor..Halkın o büyük veya küçük proje ile ilgili görüş ve düşünceleri çok önemseniyor..
Yani halka rağmen, “ben bilirim” anlayışı çoktan terk edilmiş..
Adına “uzlaşma” denilen bir süreçte sorun çözülüyor ve tatlıya bağlanıyor..
Ey yetkili makamdakiler, siz halktan daha mı önemlisiniz?
Projenizi alın başınıza çalınız!..
Sizin başka projeleriniz yok mu?
Unutmayanız ki, “bir yerde tepki, ıslık, karşı duruş” varsa, lütfen dikkate alınız!..
Bu memleketin asıl sahiplerine karşı direnmeyiniz..
Halk, ne diyorsa o!
Sakarya’da ve ülke genelinde yapılan binlerce yanlışı burada sayabiliriz!..
İşte şöyle başınızı kaldırıp, Sapanca, Kırkpınar dağlarına bir bakınız..
Neyi mi göreceksiniz?
Yıldızları değil ustam?
Bu mantar gibi apartmanlar, binalar size ne anlatıyor?
Bu yeşil doku içine, “bu imar izinlerini” hangi akıl, hangi kafa yapısı verdi?
Bütün bunlara rağmen, hala size karşı direnen bir nazar boncuğu Sapanca Gölü var..
Lütfen, bu güzelliklere kıymayanız!
Bu göle akan küçük derelerin önü, su dolum tesisleri ile dolduruldu!..
Sakaryalının içme suyu, gelecekte yeter mi sanıyorsunuz?
“Parayı veren düdüğü çalar da”, gelecek kuşakları hiç mi düşünmezsiniz?
Oldu, bitti, tamam ha?
Doğanın yakasından, “o nemacı ellerinizi” çekiniz!..

***
Sevgili okurlar,
Üzülerek ifade edelim ki, bir “Tank Palet Fabrikası” davamız vardı..
Ne oldu ki?
Sakarya Tank Palet Fabrikası satıldı mı?
Kiralandı mı?
Hani uğruna eylemler yapmıştık, “Fabrika vatandır, namustur, satılmaz” diye meydanlara dökülmüştük!..
Ne oldu, sahi fabrikamız satıldı mı, kiralandı mı?
İşte “nemelazımcı, vurdumduymaz” bir anlayış ile yan gelip yatarsak, fabrikamızda satılır, içme suyumuza da gem vururlar, halkın ortak malı meralarda talan edilir!
Olup bitenlere kayıtsız kalanlar gibi, konuları umursamayan, parmak kaldırmaktan bir işe yaramayanların varlığı yanında,  halkın sorunlarını da dert edinenler var şükür!
CHP, Sakarya Tank Palet Fabrikası’nın satışını, devrini Danıştay’a götürmüş..
Sakarya CHP Milletvekili Engin Özkoç, dilekçesinde;
Ordunun bir parçasının yabancılara devrinde hangi kamu yararı bulunmaktadır” diye soruyor?
Biz de aynen soruyoruz, “Milli Güvenli
ğimizin can damarı, geleceğimizin teminatı, bu fabrika yok pahasına devir mi edildi, satıldı mı?”
Öyle yağma yok!
Bu Millete rağmen, ülkenin değerlerini  “oldu-bittiler” ile elden çıkaramazsınız!

***
Sevgili okurlar,
Sakarya’dan bir güzel seste, Büyükşehir Belediye Meclisi Toplantısı’nda yukseldi.. Hendek Belediye Belediye Başkanı Turgut Babaoğlu, “Türkçe’nin korunması ve yaygınlaştırılması ve işyerlerine Türkçe isim verilmesi zorunluluğunun da” yer aldığı bir eylem planı sundu..
“Dil” deyip geçmeyiniz?
Bugün başımıza bela edilen “terör belasının” arkasında, bu “dil ve kültür isteklerinin” yattığını biliniz!..
Terör örgütü PKK, bu ,”dil ve kültür” istemini,  Belçika’da ayrılıkçı politikaları ile ülkede gündem yaratmaya devam eden Flamanlardan edindiler..Flamanlar, bu dayanışmanın, birlikteliğin bir simgesi için Kürt kızı, PKK sempatizanı Zuhal Demir’i bakanlık koltuğuna oturttular..
Lütfen,” kendi dilimizden, kültür değerlerimizden” kolay vazgeçmeyelim!..
Dilimizi kaybedersek, dinimizi ve kültürümüzü de kaybederiz..
Sakın ha, taviz yok!
Bu “dil ve kültür” farkına, bu yaz tatili tanıklık eden bir misafirim ile Sapanca’da dolaşırken, gördüğümüz manzara elbette bizleri de şoke etti!?..
Kılık kıyafetleri yanı sıra, Arapça yazı ve tabelaları ile Sapanca’da  öne çıkanların, bu ülkenin kültür geleneklerine, kurallarına uyması gerekmez mi?
Avrupa ülkelerinde yaşayan milyonlarca insanımız, bu yüzden “tu-kaka” edilmiyor mu, ayrımcılığa tabi tutulmuyor mu?
Başkan Turgut Babaoğlu’nun konuya parmak basışı önemlidir..
Dikkate alınması gerekir..
Temennim, “vatandaşımızın her konuda uyanık olması ve sorunlarına sahip çıkması, kendi kültür geleneklerinden taviz vermemesidir..
“Her şey, bu vatan, bu memleket ve insanımızın geleceği, bekası” için yapılmalıdır..
Bunun için de birlikteliğe, uzlaşmaya, istişareye ihtiyaç var..
Anlatabildim mi?