Sevgili okurlar,
Belçika’da “Coronalı hayat içinde” farklı tartışmalarda yapılmıyor değil..
Azınlık, ya da “coronavirüs hükümeti” Sağlık Bakanı Magie De Block, bugünlerde en çok eleştirilenlerin başında geliyor..
Niye mi?
Çünkü, “sağlık harcamalarını, en aza düşüren sağlık bakanı” olarak tarihe karıştı da ondan..
Bakan Magie De Block, “tasarruf yapacağım” diye, ülkenin sağlık stoklarının çoğunu çöpe göndermiş..Sağlık bütçesini büyük ölçüde aşağı çeken bir bakan,” sorgulanmazda, tartışmanın odağında olmaz da” ne olacak yanı?
Halk, muhalefet, bunun hesabını sormaz mı?
Evet, bugünlerde bu tartışma gündeme damgasını vuruyor..
Vatandaşlar, Belçika’nın sağlık konusunda,” Corona ile mücadelede neden güçsüz, hazırlıksız kalındığının” sorumlularını arayarak, Bakan Magie De Block’un istifasını istiyor..
Haksızlar mı?
Yerden, göğe kadar haklılar..
Siz, ülkenin sağlık Bakanı olarak, “bütçeyi aşağı çekeceğine, yani tasarruf yapacağınıza, stokları eritip, çöpe attıracağınıza, daha etkin tedbirler” ile bugünleri öngöremez miydiniz?
Çin’de ilk belirtileri ortaya çıktığında, gereken ihtimam gösterilseydi, Belçika, sağdan, soldan maske,sağlık yardımı talep edecek konumda mı olurdu?..
Sıkı durunuz, bir de bu tartışmalara,Türkiye’den sipariş verilen maske dolandırıcılığı, bu tartışmalara eklenince, beceriksizliğin ülke genelinde konuşulması, milleti çileden çıkarttı..
Nasıl olmuşsa, Belçika’da yaşayan biri vasıtası ile Türkiye’den maske alımına karar verilmiş, paralar gönderilmiş, ancak maske teslimiyatı, Türkiye’nin öncelikleri nedeni ile zamanında yapılamamış..Sonra araya Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin girmesi ile para kurtarılmış, ama  geç kalınmışlığın ardından,maskeler başka yerlerden temin edilmiş..
İşte bu süreçte, Belçika’da yaşayan Türk kadınları büyük bir seferberlik içinde, Belçika  Sağlık Bakanlığı için maske üretmek için makinelerin başına geçerek,sağlık çalışanlarına, farklı bir katma değer katarak takdir toplamışlardır..
Evet, bizim evde de, bu maskelerden üretilerek, gerekli yerlere teslim edilmiştir..Bizler böyle zamanlarda, nerede olursak, olalım, insanlık adına gerekeni yapmakla mükellefizdir..
Keşke, bu mükellefliği, herkes idrak edebilse!?
Gelelim, Coronavirüsün yaptığı tahribata?
Hastaneler tıklım, tıklım dolu..Morglar cenazeleri almıyor..Özel morglardan yardım istendi..Hatta yeni morglar oluşturulmakta..
Belçika’da şuana kadar, 16 Bin 770 kişi Coronavirüsü pençesine düştü.Bunlardan 1.143 hayatını kaybetti..Son 24 Saat içinde ölenlerin sayısı ise 132..Ülkenin üç siyasi bölgesinden gelen haberler pek iç açıcı değil..Bu bağlamında Belçika’da yaşayan 240 Bin Türk vatandaşı arasında da 12 ölüm vakası gerçekleşti..Bu ölümlerin çoğu, ileri yaş grubunu kapsıyor ve çoğu farklı hastalıklardan muzdarip olarak tedavi görüyordu..
Bu  rakamlarla Belçika, nüfus itibari ile ölümlü sıralamasında İtalya, İspanya’dan sonra üçüncü sıraya yerleşti..
Evet karantinadayız!..
Brüksel’in, yakında “farelerin istilası“ haberleri ile karşılaşabiliriz!..
Kentte hayat tamamen durmuş durumda..Esnaf, ticaret erbabı ile resmi kurum ve kuruluşlarda çalışanlar evlerine çekilmiş, illet salgının kontrol altına alınmasını bekliyor..
Bu durum 19 Nisan’a kadar sürecek..Yani karantinalı günlerin 19 Nisan’dan sonra, iki hafta daha uzatılması öngörülüyor..
Vatandaş, normal alış-verişler için sokağa çıkabiliyor, ancak, bu kontrollü ve çok hijyen kuralları içeriyor..
Bakalım insanlık, bu biyolojik savaştan nasıl çıkacak?
***
Sevgili okurlar,
Geçtiğimiz  Çarşamba günkü yazımda şu hususa özellikle dikkat çektim:
“Bu nedenle açılan kampanya, belki Türkiye’de “birlik ve beraberliğin, o eski güzel günlerin” habercisi olarak değerlendirilebilinir..
O savaş baltaları toprağa gömülmeli, bu illet salgını yenmek için elbirliği yapılmalı,bir yerde artık uzlaşmalıyız..”
Ama görülüyor ki, Türkiye bunu başarmış değil.. Üzülerek ifade edelim, iktidar, tartışmanın üstüne, üstüne gidiyor..Buradan bir nema çıkar mı bilmem?
Ancak, partili militanları, bu durum memnun edebilir!?..
Bir ülkenin en büyük belediyeleri, senden önce elini taşın altına koymuş, halka hizmet için fikirler üretmiş, hayata geçirmeye başlamış, “sen geç kalmışlığın, yani beceriksizliğin faturasını”,bu çalışkan belediye başkanlarına ve oralarda yaşayan insanlara kesiyorsun?!
Neymiş,”paralel devlet” olur muymuş?
Anlaşılan bu “paralel devlet korkusu” hala gitmemiş!?
“Adil, eşit, tarafsız, şeffaf ol, hakka, hukuka, yasalara riayet et, paralel çalışmalara” kimse yapmaz usta!?
Demek ki, ortada bir “güven sorunu” var!
Bu “güven bunalımını da”,ülkede “birlik, beraberlik” nasıl sağlanır ki?
Kendi başına,” İtalya ve İspanya’ya yardımlar”, kendi halkına ise,” dua ve sabır “ önerenlere, elbette “güven” duyulmaz!
Elbette “güven” denilen olgu pazarda satılmıyor..
Gelelim işin püf noktasına!..
Devleti yöneten iktidar olarak, neden öncü rolü üstlenmezsiniz?
Karar almakta, neden geçikiyorsunuz, aldığınız kararlar içinde, “betoncuları, iş dünyasını korumak fikirleri öndeyken”, vatandaşlar için ne önerdiniz ki?
Sonra, bu tartışmaların ardından, “yardımları bloke” ediyorsunuz?
Hemen ardından da, kendi belediye başkanlarınız ile maşallah telekonferans yapıyor, yapabiliyorsunuz?
Tamam, anladık, iki şapkanız var?
Partili şapkanız ile kendi belediye başkanlarınız ile konuşuyor ve “bu durumu fırsata çeviriniz, insanımızın gönül kapılarını açın, oraları kazanın” demek ne oluyor?
Peki ülkenin, öteki yarısının “gönül kapılarını” kim, kimler açacak?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun CNN-Türk TV’de Ahmet Hakan’ın sorularına verdiği cevapları, can kulağı ile dinledim..
İnanın ikna olmadım!..
Bir bakan bu kadar taraflı olabilir mi?
“Benim devletim” diyor da, diyor!
Güzel de, “öteki yarının devleti “ nerede?
Siz, bütün milletin bakanı ve devleti temsil ettiğinizi nasıl unutursunuz?
İşte size “güvensizlik” burada başlıyor..
Aile ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından “yardım” altında “maaşa  bağladıklarınız” kimlerdir?
Bunlar, partinizin üyeleri mi, gerçekten yoksul insanlarımız mı?
İşte Akyazı’dan bir vatandaşımız aradı, zor durumda olduğunu beyan etti.. Hastası var, kendisi çalışmıyor..Tüm kapıları zorlamış,”dinleyen yok.. Kaymakamlık bize umursamıyor, ciddiye almıyor” diyerek, çevresinden yardım talep ediyor!
Evet, gerçekten Aile ve Sosyal Yardım Bakanlığı, kimlere yardım ediyor?..
İnsanımızın,” bu güvenini, hoşgörüsünü” nasıl kaybettiniz?
İşte burada, büyük bir “güvensizlik” yatıyor!..
İktidarın borazanlığı yapan,belli kesim, belli kişiler, kurum ve kuruluşlar destekleniyor, muhalif kesim ise öteleniyor!..
Oludu mu?
Devlet böyle yönetilmez, halka böyle hizmet edilemez!?..
Size yapılan, size ulaşan yardımları yerinde kullanmazsanız, hak sahiplerine dağıtmazsanız,o zaman milletin size olan güveni kalmaz ve işte yukarıdaki tartışmalar su yüzüne çıkar..
Kimse,” bu milleti aptal “ yerine koyamaz!?..
Herkes görevini,” tarafsızlık, eşit, adil” bir şekilde yerine getirecektir..
Ülkenin her tarafından yardım talepleri çığ gibi büyüyor..
Böyle bir durumda, insanları evlere bile kapatsanız, bunların geçimlerini, günlük ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaksanız?..
Devlet, işte burada “devlet baba” olarak görevini yapmalı..
Bu bir İstanbul ile kaim değil!?..
Bunun Ankarası, İzmir ve diğer kentleri var..
Oraları, yok mu sayıyorsunuz?
Kendi kurum ve kuruluşlarınız “maşallah” yardım toplayacak, istenilen siyasete hizmet edecek, öteki kesime gelince,” hop ikilik yaratmayınız” diye yol keseceksiniz?
Böyle bir anlayışa, kim teslim olur!?
İşte karşınıza İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Ankara’da  Mansur Yavaş ve İzmir’de Tunç Soyer ve diğer illerde, öteki belediye başkanlar, yapamadığınızı yapar ve size iyi bir ders verir..
Ne olacak şimdi?
Coronavirüs ile gelen bu illet salgını birlik ve beraberliğe dönüştürmek varken, buradan neden farklı, karşı muhalefeti dışlayan politikalar ürettiniz ki?
Bu şekilde daha fazla iktidarda kalacağınızı mı sanıyorsunuz!
Lütfen daha fazla, Türkiye’ye yazık etmeyiniz!..
Madem,” gün, birlik ve beraberlik günü, bu birlik ve beraberlik adımını “lütfen siz atınız!..
Halkı üzmenin, germenin, ayrıştırmanın, psikolojik bunalımlara sokmanın kime ne yararı var?..
Mücadele ise, birlikte yapılmalı ve bu illet salgın böyle yenilmeli..
Nerede yanlış yaptığınızı hesaplayarak, bu yanlıştan tez elden dönünüz!..
Zira, bu ülke sizin olduğu kadar, size muhalif olanlarındır..
Allah’ın sağlığı, bereketi üzerinize olsun!